BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Ağar'a göre AK Parti çöküyor

DYP lideri Mehmet Ağar, İnternet Haber'in röportaj konuğuydu. Ağar, yazarlarımızın karşısına geçti, hem yazarlarımızın, hem de okurlarımızın sorularına cevap verdi.

Abone ol

İki saat süren toplantıda İnternet Haber yazarları Ağar'a sordu, Ağar bu sorulara açık sözlülükle cevap verdi. Hadi Özışık, Baki Karakol, Süleyman Özışık, Tanyel Yılmaz ve Merve Aysan'ın çapraz sorularının yanısıra,  İnternet Haber yorumcularından Murat İlkter,  Aliye Dal, Kerim Kerimoğlu, Zafer Göbekçi, Tolga Hamza ve Salih Başer'in soruları da Ağar'a soruldu.

Üç bölüm halinde yayınlanacak röportajda tüm sorulara yer vereceğiz. İşte ilk bölüm: 

Hadi ÖZIŞIK-Olağanüstü toplandı meclis niye toplandı?

Mehmet AĞAR- Olağanüstü toplanmanın anlamı kalmadı şimdi. Olağanüstü niye toplanır bir meclis? Aciliyeti olan bir yasayı çıkarmak için. Ortaya çıkan sonuç çıkmasında aciliyet var. İfade edilen yasanın aciliyeti yokmuş demek ki. Çıkmaz oldu. İkincisi bu meclise gelen tasarı hükümet tasarısı. Bu hükümet tasarısının altında başbakan ve bütün bakanların imzası var. Herhalde kanunu, tasarıyı iyice okuduktan, hazmettikten sonra ve bu haliyle çıkmasına rıza gösterdikten sonra meclise gönderilmesi gerekir. Meclise gönderdiğiniz tasarının arkasında durmamanın mantığını anlayabilmek mümkün değildir.Hiç anlayabilmek mümkün değildir ve olay hükümetin 24 saat içinde iktidar partinin üç dört kez fikir değiştirdiğini ortaya koymuştur. Böylesine temel bir konuda bu kadar zigzag çizen bir yönetim yapısına halk nasıl güvenecek? Temel konularda bu kararları nasıl verecek? Şimdi iş bir medeniyet safhasına girmiştir. Her zaman olduğu gibi AB den beyanatlar başlamıştır. Hükümet milletin talebi olduğunu söylediği şeyin arkasında mı duracak; yoksa AB nin taleplerini mi yerine getirecek hep beraber izliyoruz.

Hadi Özışık- Şimdi bu durum "AB'den veya işte biryerden işaret geldi bu geri çekildi" şeklinde değerlendiriliyor?

Mehmet AĞAR-
Bir başka ifade başka bir rivayet bunlar. Kendi istediklerini yapabilmek için zinayı mutlaka tabanlarını biraz hoş tutmak için ertelediler ve bunu geri çektiler böyle rivayetler var. Güzeldir de; yani bunda hazırlığı olmayan bir hükümet niye olağanüstü bir toplantıya çağırılır? Madem yasayı çıkarmıyacaktınız neden olağanüstü toplantıya ihtiyaç duydunuz. 1 Ekim de zaten Meclis açılacaktı. Kendi imzalaladıkları bir tasarıya sahip çıkmamanın mantığını açıklayabilmeleri mümkün değildir. Madem CHP ile mutabakata vardılar. Sonra sen imzalayarak tasarıyı meclise gönderiyorsan "Bunun arkasındayım ben bu tasarı yasalaşsın diye gönderiyorum" demektir. Bunun da arkasından çekilmek yani bunların hiçbirini izah edemezler.

Baki Karakol- Siz nasıl izah edebilirsiniz? Bir Mehmet Ağar DYP genel başkanı olarak siz bu olayı halkın anlayabileceği bir mecra kapsamında nasıl izah edersiniz?

Mehmet Ağar- Şimdi olay şu... Hükümetin ciddi bir hazırlığı yok. Hükümet kendi hazırlığı içerisinde olan bir konu değil. Başka hazırlıkları kendi hazırlığıymış gibi takdim etmeye çalıştı ve altında kaldı bu işin. Hazırlıklarının olmadığı ortaya çıktı. Kendi programının içinde olmadığı ortaya çıktı. Madem öyle idi niye CHP ile anlaşıp da mecliste bunu müzakere içine aldınız?. Meclisi niye açtınız.? Meclis'in daha 1 Ekim'e kadar zamanı vardı; yani hükümetin her konudaki programsızlığı her konudaki hazırlıksızlığı her konudaki ciddiyetsizliği burda bir kere daha ortaya çıktı. Bu kadar çelişkiler içerisinde olan bir yapıya millet nasıl güvenebilir? Bu millet ülkeyi rahat yönetir diye bu hükümete nasıl gönül rahatlığıyla iktidarı teslim edebilir?

Baki Karakol- Peki nasıl olacak bu iş? Hükümet AKP nin içinden çıktı.. AKP de bu toplumun içinden çıktı bu toplum nasıl kucakladı?

Mehmet Ağar-
3 Kasım 2002 nin şartları bugün yok artık. Bu şartlar Türkiye'de kalmadı. İnsanlar bu imkanı verdiler bu gücü de verdiler siyasi anlamda ama bu gücün yeterli ölçüde ve etkili bir biçimde kullanılmadığını görüyorlar artık. O zamanın siyasi şartları farklıydı bugünün siyasi şartları farklı hale geldi. Herkesin gözünün önünde oluyor bu işler.

Baki Karakol- Bunda siyasilerin payı büyük mü? Yani seçmen mi etkili oldu yoksa o dönemin siyasileri mi?

Mehmet Ağar- O dönemde bir siyasi süreç ve bir siyasi kadro tasfiye edildi. Kendilerini yeni diye takdim edenler aslında siyaseten eski geçmiş bir 30 senelik fikriyatın sahibi olan kimseler yeni diye takdim edilerek öne çıktılar. Millet bir şans vermeyi düşündü, bir deneme şansı vermeyi düşündü. Aşağı yukarı 2 seneye yakın da bir zaman geçti. Bugün 3 Kasım 2002'nin siyasi şartları ortada yoktur.

Hadi Özışık - Bugünkü şartlar neye işaret ediyor?

Mehmet Ağar- Şimdi yeni bir siyaset anlayışı içerisinde olacağız diyenler eski siyasetin takipçisi olmuşlardır. Farklı bir siyaset anlayışını getirememişlerdir. Böyle çelişkilerle dolu zigzaglarla dolu sürekli bu zigzag yapmayı ve çelişkiler içerisinde bulunmayı da huy haline getirmiş bir siyaset anlayışının inandırıcılığı kalmamıştır. Bir hafta evvel başka konuşuyorsun 3 gün sonra başka. Bugün ortaya çıkan sonuç bambaşka. Böyle bir yapı kendini nereye kadar taşıyacak?

Baki Karakol- Sayın Ağar bir hareket bu kadar bilgisiz, bu kadar cahil bu kadar hazırlıklı olamaz. Yoksa onları zorlayan ktidara gelmeden Türkiye gerçekleri miydi? Türkiye gerçeklerinden uzak mı yaşıyorlardı da iktidara gelince ne yapacaklarını şaşırdılar diyebilir miyiz?

Mehmet Ağar-
Öyle bir tablo çizmek istemiyorum. Tabi ki iktidara gelen Türkiye'nin gerçeklerini bilmek zorundadır. Dünyanın da gerçeklerini bilmek zorundadır.Bütün bunları bilmek için seçim meydanlarında önünüze geldiği gibi konuştuğunuz vakit bütün konuştuklarınız gün gelecek karşınıza çıkacaktır. Bütün bu hesapları iktidara gelmeden evvel yapmanız lazımdı; programınızda kadronuzda politakalarınızda ona göre şekillendirmeliydi. Şimdi son olayda durduk yerde meclisi olağanüstü toplantıya çağırdınız ve bir takım vazgeçilmezleriniz olduğunu ifade ettiniz

Hadi Özışık- Zina konusu?

Mehmet Ağar- Evet o konuyu öne çıkardılar. Ondan sonra bu konuyu yapamaz hale geldiler . Yapamaz hale gelince yapamamının da maliyetinede katlanamayız korkusuyla bu sefer de tasarıyı durdurdular.

Baki Karakol- Ama daha beter oldu.

Mehmet Ağar -Elbette öyle olacak. Ortaya çıkan sonuç bu oldu.Yani bir kere "Türk kadınının onurunu koruyacağız" sözü de yanlış bir laftır bana göre. Türk kadını yıllardan beri onurunu koruyor. Kimsenin onurunu korumak gibi bir sıkıntısı bir endişesi yoktu. Onurlar kanun maddelerine sığmayacak kadar yüce ve yüksektir. Hiç kimse onurunu kanun maddelerine güvenerek korumuyor. Kendi kişisel hayatı içerisinde zaten herkes bu onuru koruyor. Yasa maddesi haline getireceklerini ifade ettiklerini getiremez hale geldiler. Bu sefer de "verdiğimiz sözden geri düşüyoruz" siyasi endişesine düştüler. Toplumla da paylaşmadılar. Şimdi ne karar çıkacak hep beraber bekliyoruz. Kendi kendilerine sıkıntı çıkardılar.

Tanyel Yılmaz- Parti içerisindeki bazı dengelerde hassalık var?

Mehmet Ağar- Olabilir tabi. Biz prensip olarak hiçbir partinin iç işleriyle meşgul olmayız. Bizim açımızdan doğru bir şey değil. Bir takım belirtiler olduğu görülüyor değil. Dediğim gibi başka bir partinin içişleriyle meşgul olmayız..

Tanyel Yılmaz- Olayın kırılmasını engellemek isterken bu sefer böyle bir tablo ortaya çıkmış olabilir mi?

Baki Karakol- Parçalanma olabilir mi?

Hadi Özışık - Mesela sizinle görüşen varmı Ak Parti'den?

Mehmet Ağar-Yok hayır biz hiçbir partinin içişleriyle ilgilenmeyiz. Doğrudan doğruya böyle bir şey ilgimiz alanım içinde değil. Herkesin gördüğü kadarıyla biz de bazı şeyleri görüyoüruz. Doğrudan doğurya Ak Parti milletvekilleriyle görüşme yapmak bize uygun bir tavır değildir. Ben o tür bir siyaset anlayışının tasfiye edilmiş olduğunu düşünüyorum. Bizim kapımız açık. Fikriyatımız, tavrımız ve tarzımız belli. Bizimle beraber olan olmak isteyen gelir. Özellikle bu konuda bir çalışma yapmak, çeşitli pazarlıklara girmek bizim işimiz değildir. O tür bir siyasetin de artık Türkiye’de olmaması lazım

Hadi Özışık-Bugünlerde DYP nin bir grup kurma girişiminden söz ediliyor?

Mehmet Ağar-Böyle bir potansiyelin varlığı gözükmeye başladı. Ancak bunun için özel bir gayret içinde olmamız söz konusu değil. Gecmişte bu tür gelme gitmeler, özel bir takım vaadlerde bulunmak suretiyle yapılan transferler halk tarafından hoş karşılanmadı. Dediğim gibi biz o tür faaliyetlerin içine girmedik ama bizimle beraber yola çıkmak isteyen varsa gelir bizimle beraber yürür. Ancak illa birileri gelsin diye bizim gidip kapı kapı gezmek doğru bir iş değildir.

Baki Karakol-Bu gidiş bize yönelişi sağlayacak demişsiniz..?

Mehmet Ağar-Toplumda bir yöneliş varsa bu o toplumun her kesimini etkiler. Parlementoyu da parlemento dışındaki yerleri de etkiler. Her yeri etkileyen bir gelişme haline gelir ama biz mahsus hiçbir özel gayret içinde olmamızı doğru bulmam.

Baki Karakol-AKP'deki bu zigzaglar geri dönüşler geri adım atmalar tabiki size puan getirirken bundan hoşnut oluyor musunuz?

Mehmet Ağar- Mesele şudur. Birtakım insanlar bu geri dönüşleri sağduyu işareti olarak görmeye çalıştılar. Sözkonusu geri dönüşler bir alışkanlık ve devamlılık haline geldiği vakit bu siyasette güvensizliğide getiriyor. Kendiliğinden ve bunun rakip bir siyasi parti olarak bize getirisi var. Böyle bir siyaseti zaten taşıyabilmek mümkün değildir. Bizim hoşnut olup olmamızdan ziyade milletin bundan nasıl etkileniği önemlidir.

Baki Karakol-Önemli olan bu hoşnut olup olmadığınızı millete yansıtmanızdır.

Mehmet Ağar-Millette bu güvensizlik olarak yansıyor.

Baki Karakol -Ben bir şey daha soracağım. AKP'deki seçimlerde iktidara getiren Türkiye'nin o dönemdeki siyasi koşullarının seçmenin siyasete ve siyasetçiye olan uzaklığı mıdır; yoksa Amerika başta ortadoğu politikası olmak üzere sesini soluğunu çıkarmayacak bir Türkiye isteyip böyle bir formülü manipüle mi ettiler?

Mehmet Ağar -Şimdi bir dönem iki merkez sağ parti lideri gruplarını kilitledi. Bunun doğru bir tarafı yok. Ben Doğru Yol Partisi Genel Başkanı oldumda ilk dilekçeyi dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin olarak Meclise sundum. Türkiye’nin hala devam edegelen en büyük sorunu işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluktur. Bunlarda ciddi bir gerileme söz konusu değildir. İşsizlikte tersine artış vardır, yoksullukta keza öyle. Bu sorunların çözümü noktasında toplumda büyük bir beklenti vardır. Şimdiye kadar gelen siyasi iktidarlardan bunların hiçbirisine çözüm gelmemiştir. Bizim genel başkan yardımcılarımız çeşitli arkadaşlarımızın verdiği beyanatlar vardır. Beğenmediğiniz 57. Hükümet döneminde cezaevindeki hortumcuların şimdi villarında tahsilat yapabilceğinize dair bir umut yoktu. Çünkü göreve getirdiğimiz insanlar artık bunlara biz bir şey yapamayız diyorsunuz bir yandan da hortumları kestik diye övünüyorsunuz . Bu nasıl bir çelişkidir. Bunu anlayabilmek mümkün değildir.Yolsuzluklar, şatafatlı görüntüler gösterişli işler devam edegelmektedir. Millet rahatsızdır. Şimdi Zeytinburnu’ndan geliyorum. İşçi emeklileri önümü kesti, "herşey daha kötü" diyorlar. "Biz çok güvenerek oy verdik ama herşey daha kötü" diyorlar. Memuru aynı, kamu çalışanı aynı. Yarın Konyalılarla seçim mitingi yapıyoruz. Tarım kesimi kan ağlıyor, esnaf kan ağlıyor. Bütün bunlar bir partiyi iktidara taşıyan sebepler idi. İktidara taşıyan sebepleri ve o sebeplerden mağdur olmuş kesimleri rahatlatıcı tedbirler iki seneye yakın bir zaman oldu hala görülmedi o kesimlerde. Bir rahatlama olmadı; tam tersine doğru bir rahatsızlık başladı, çözümsüzlüğün getirdiği umutsuzluk başladı.İktidara taşıyan sebepleri ve olumsuzlukları ortadan kaldırmaları mümkün gözükmüyor. Bir netice almaları da mümkün gözükmüyor.Bunlar devam ettiği sürece iktidarın değişikliği kaçınılmaz olacaktır.Sosyolojik bir gerçek olarak ortada duran vaka bu. Biz de toplumsal muhalefet yapma konumunda olan kesimlerle yüzleşiyoruz ve bütünleşiyoruz .

Yarın: Medya karşımda olsa da, millet yanımda olsun!