İdare Mahkemesi'nin kararıyla durdurulan Ermeni Konferansı siyasilerin de gündeminde. DYP lideri Mehmet Ağar konferans hakkında şu değerlendirmeyi yaptı.
Abone olDYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Ermeni Konferansı'nın durdurulmasına ilişkin mahkeme kararını değerlendirirken, ''Türkiye'nin tarihinden korkacak hiçbir şeyi yoktur. Şerefli tarihi, yargının korumasına ihtiyaç olmayacak kadar güçlüdür'' dedi. Ağar, TBMM'de düzenlendiği basın toplantısında, dün Manisa'da yapılan çiftçi mitingi ile ''hakkı sokakta demokratik meşruiyet içinde aramanın önünün açıldığını'' söyledi. Hükümetin, uyguladığı tarım politikaları ile ''toprakların ekilemez hale getirdiğini'' öne süren Ağar, Anadolu'da, ''Allah veriyor, hükümet elimizden alıyor'' denildiğini savundu. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker'in, mitingi ''siyasi gösteri'' diye nitelemesini eleştiren Ağar, böyle olmasının demokrasi açısından hiçbir sakıncası bulunmadığını ifade etti. DYP'nin bundan sonra meydanlarda olacağını kaydeden Ağar, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. -ERMENİ KONFERANSI- Ağar, bir gazetecinin, ''Ermeni Konferansı''nın mahkeme kararıyla durdurulmasını siyasi ve demokrasi açısından nasıl değerlendirdiğine ilişkin sorusu üzerine, ''Türkiye'nin hiç utanılacak bir tarihi olmadığını biliyorum ve buna da gönülden inanıyorum. Türkiye'nin tarihi, mahkeme kararlarının korumasına ihtiyacı olmayacak kadar şeffaf ve berraktır'' diye konuştu. Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu, bu kararın düzelmesini isteyenlerin başvuracağı yerin yine yargı organları olacağını anlatan Ağar, ''İşine geldiğinde Türkiye'de bağımsız yargıyı öne çıkaranların, işine gelmediğinde yargı kararlarını tenkit etmeleri doğru bir davranış değildir. Mesele yargıdadır, meseleyi çözecek olan da yargıdır.'' dedi. Ağar, ''Konferans sizce yapılmalı mı, yapılmamalı mı?'' şeklindeki başka bir soruyu yanıtlarken de Türkiye'nin tarihinden korkacak hiçbir şeyi olmadığını söyledi. Türkiye'nin şerefli tarihinin, yargının korumasına ihtiyaç olmayacak kadar güçlü olduğunu belirten Ağar, ''Böyle bir karar varsa, yargıyı tenkit edici bir tavır içinde olunmamalı'' dedi. -OFER İLE GÖRÜŞME- ''Başbakan Erdoğan'ın İsrailli işadamı Sami Ofer'le görüşüp görüşmediğine ilişkin çelişkili açıklamaları olduğu ve bunu nasıl değerlendirdiğine'' yönelik soru üzerine Ağar, ''Türkiye'deki devlet geleneği içinde görüşmelerin ne şekilde ve hangi şartlarda yapılacağının belli olduğunu'' ifade etti. ''Türkiye'de, devlet makamlarında oturanlar görüşmelerini resmi makamlarında yaparlar ve ileride sıkıntı yaratacak her türlü görüşme, tutanak altında yapılır''diyen Ağar, şöyle konuştu: ''Şimdi Türkiye'de cevabı çok beklenen sualler var. Önce 'görüşmedim' diyorsunuz, sonra 'görüştüm' diyorsunuz. Türkiye'de kamuoyuna karşı başbakanlar, bakanlar doğru söylerler. Bir bakanın, Uzakdoğu ülkesine seyahatinin resmi ziyaret olmadığı ifade edilmektedir. Buna Bakanın açıklık getirmesi lazım. Ortaya konan tablo, hükümetin, geçmişte tenkit ettikleri her şeyi fazlasıyla yaptığıdır. Bugün unutulmamalıdır ki Başbakanlık Konutu'nda yapılmamış bir ihale yüzünden, sadece görüşmeler nedeniyle eski bir başbakan bu hükümetin oylarıyla Yüce Divan'da yargılanmaktadır. Hükümet, bu şartlar altında kendini kurtarabilmek için Yüce Divanı da mı özelleştirecektir. Gidilen yol, doğru yol değildir. Gidilen yolda, şaibe, rahatsızlık vardır.'' -''ACIKLI DEDEKTİF ROMANI''- Hükümetin özelleştirme politikalarına toplumun güveninin kalmadığını öne süren Ağar, Tüpraş'ın yüzde 14.76'lık hissesinin satışının hikayesinin, ''acıklı bir dedektif romanı'' gibi bir gazetede yer aldığını anlattı. Ağar, ''Bunlarla ilgili hesap vermek yerine, yeşil kart peşine düşmüş garibanları 'hortumcu' diye tanımlayıp, onları ezeceğini ifade eden hükümet, önce kendi etrafındaki hortum olaylarını ezmeye gayret etsin'' diye konuştu. Türkiye'de, başbakan ve bakanların, ''işadamı'' gibi görüşme yapamayacağını kaydeden Ağar, özelleştirmenin kuralları içinde yapılması gerektiğini savundu. ''Kimsenin babasının malını satmadığını'' anlatan Ağar, ''Önceden ortaya çıkıp da mal pazarlayan tüccarlar gibi başbakanlar, bakanlar ne zamandan beri bu işe soyunmuşlar'' diye sordu. Ağar, başka bir soru üzerine de AB'nin karşı deklarasyonun, Türkiye açısından sıkıntı verici maddelerle dolu olduğunu söyledi.