TBMM Genel Kurulu’nda, Afet düzenlemesi başta olmak üzere birçok kanunda değişiklik öngören Torba Kanun Teklifinin görüşmeleri sürüyor.
Abone olMeclis’in çalışma düzeni ve ilkelerinin tümüyle çökertildiğini kaydeden CHP Manisa Milletvekili Sakine Öz, "seçim zamanı yaklaştıkça bir telaş bastı. AKP kadroları artık torba tasarıyı bıraktı, son derece sorunlu bir yolla torba teklife geçti. Hükümet, kendi tasarısını getirmek yerine milletvekillerine kanun teklifi olarak imzalatıp görüştürmeyi deniyor. Ayrıntıdan uzak, hız telaşına kurban edilen, çelişkili, hükümetin tam anlamıyla sorumluluk üstlenmediği, komisyonlarda doğru dürüst tartışılmayan yasalar Meclisten geçiyor" dedi ve kanun teklifinin ayrıntılarını aktardı. AFAD ile ilgili kanun teklifi hakkında Sözcü Gazetesinden Cengiz Aldemir'e değerlendirmelerde bulundu.
Sakine Öz, şöyle konuştu :
“Afet yönetimi ile ilgili araştırma ve resmi görüş edinme elimizden alınmak istenmiştir.”
“Yasama organı, “yasa” yapma işini terk ederek, hükümetin yanlışlarına “yama” yapma telaşına itilmiştir. 2012 yılındaki Büyükşehir yasasında yazılması unutulan birçok yerel kurumun ve personelin durumu, bugün yine birçok hata ve boşlukla dolu düzenlemeyle seçime yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Mecliste son haftalarda yaşanan büyük yanlışları halkımıza şöyle özetlemek isterim. Son eklerle birlikte bugün 53 maddeye ulaşan bu kanun teklifi, aslında başta 19 maddeden oluşmaktaydı.
Seçim bölgelerimizde olduğumuz 31 Ocak Cuma akşamı Meclisteki odalarımıza bırakılan ilk kanun teklifi, yine bölgelerimizde çalışmamız gereken 3 Şubat pazartesi günü, Meclisteki komisyonlarda görüşmeye zorlanmıştır. Devlet örgütlenmesi, bakanlıklar, belediyeler, kooperatifler, personelin özlük hakları, yeni kadrolar, afet yönetimi gibi önemli başlıklar hakkında araştırma ve resmi görüş edinme olanağımız, bir cuma akşamı baskınıyla elimizden alınmak istenmiştir.
“Teklif görünümlü tasarı, yarım bırakılmış”
19 maddelik bu kanun teklifi Pazartesi günü komisyonumuzda tam görüşüleceği sırada yeni bir skandala imza atılmıştır. Komisyon üyesi milletvekillerinin bilgisi olmayan 35 maddelik, taze verilmiş bir kanun teklifi, Cuma akşamı dağıtılan teklifle bir çırpıda birleştirilmiştir.
Bu teklif görünümlü tasarı, yarım bırakılmış, unutulmuş, yanlış ya da eksik yazılmış kanunları gündeme alayım darken, yeni boşluklara yol açmaktadır. Büyükşehir yasası hazırlanırken, illerdeki afet ve acil durum müdürlüklerinin durumu düzenlenmeli iken, afet yasası bugün önümüze gelmekte, AKP sıraları buna hiç sıkılmadan “o zaman yazmayı unutmuşuz” demektedir. Gelin görün ki, il özel idaresini kapatan büyükşehir yasası, illerde yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarını kurmuş, ancak bu birime hangi birimlerin, nasıl devrolacağını kapsamlı biçimde öngörmemiştir.
Bugün, afet kapsamındaki düzenleme il afet müdürlüklerinin yapısını değiştirirken, ülkemizin afet konusundaki temel hazırlık süreçlerine değil, önceki büyükşehir yasasının açık bıraktığı bir idari hatayı kapatmaya yönelmiştir. Kısacası biz bu afet yasası ile yine bütünleşik afet yönetimi adı verilen kapsamlı bir düzenlemeye gidemiyoruz. 2014 bütçesinden afet önlemleri için ayrılan pay neden bu kadar az, sorusuna yanıt alamıyoruz. Bu yasa teklifi, Büyükşehir yasasının yarattığı yetki karmaşası ile oyalanmakta; Ne var ki, afet yönetiminde bütçe, risk unsuru, geçici görevlendirmelere, yerel müdahale kanallarına, arama kurtarma birliklerine kapsamlı biçimde odaklanmamaktadır.
BİRÇOK HUKUKİ BOŞLUK VAR
Afetle mücadele yolları ve temel hazırlık süreçleri konusunda yetkiyi bu kadar merkeze taşıyan hükümetin yerel kaynakları ve müdahale yollarını yeterince sağlam tutmadığını sürekli anlatıyoruz, ama gereken önceliği bir türlü bu alana göstermiyorsunuz. Sivil savunma uzmanlarının sosyal denge tazminatı, yemek yardımı, özlük hakları, 50 yaşından sonraki iş durumları ne olacak diye sorduğumuzda yine yasanın boşluklarıyla karşılaşıyoruz. Getirdiğiniz hemen her yasa, kapsamlı bir tartışma sürecinden geçmediği için, kısa süre sonra ihtiyaçları karşılamıyor ve değişmek zorunda kalıyor. Öyle görünüyor ki, AFAD il müdürlüklerini il özel idaresinden alıp merkeze bağlarken AKP’nin yarattığı birçok hukuki boşluk da hem devlet örgütlenmesi, hem de mali hükümler ve özlük hakları açısından yakın zamanda yeni bir yasa düzenlemesini daha gerektirecektir.”
AKP'LİLERİN TORBA KANUN TEKLİFİ (AFAD) HAKKINDA
Ülkemiz, afet öncesi hazırlıklar konusunda gerek merkezi-yerel planlama, kadrolaşma ve uzmanlaşma düzeyinde, gerekse mali bütçede afet yönetimine ayırılan pay bakımından oldukça geri durumdadır. Üyeliğimizin bulunduğu uluslararası kuruluşlar ve rekabet halinde olduğumuz birçok ülkede afet öncesi hazırlıklara dair yatırım, kamu örgütlenmesi, yerel düzeyde işbirliği, planlama ilkeleri oldukça ilerlemişken, 2014 yılı bütçesi, imar, çevre, kamulaştırma, afet riski altında alanların dönüşümüne dair mevzuat, Koruma Kurulu Kararları ve Büyükşehir Yasası’nın değişen hali, afet konusundaki çalışmaları oldukça sekteye uğratacak aşamalara varmıştır.
MESLEK ODALARININ YETKİLERİ AZALTILDI
Bütünleşik afet yönetimi modelini dünyada birçok ülke uygulamakta iken, ülkemiz henüz Büyükşehir Yasası’nın yarattığı örgütlenme ve yetki karmaşasına mesai harcamaya zorlanmakta, planlı, halkın, STK’ların ve meslek odalarının görüşünü almaktan uzak bir afet yönetimsizliği sürmektedir. Bütçeden afet yönetimine ayrılan paylar, sorunumuzun siyasal tercihler ve yönetim anlayışında olduğunun diğer kanıtıdır. Yerel yönetim reformlarındaki temel ilkelerden yerelleşme, halka yakınlık, yersellik, planlı kentleşme, kent hakkı, çevre hakkı, yaşanabilir kent gibi kavramlar yaşama geçirilememekte, düzensiz hazırlanan Büyükşehir Yasası’nın boşluklarını ve çelişkilerini doldurma yoluna gidilmektedir. AKP Hükümeti, özellikle Haziran 2013’te başlayan idari, yasal yaptırımlar yoluyla meslek odalarının yetkilerini azaltılırken, bakanlık yetkilerini arttırma yoluna gitmiş ve odaların gelir kaynaklarının daraltılması, polis baskınları, gözaltı gibi süreçlerle, uzmanlık alanı afet yönetimi ve planlı kentleşme olan birçok aktörü, kent yönetiminde dikkate almayacağını açıkça göstermiştir.
SINIRSIZ YAPILAŞMA İÇİN ÇIKARTILAN YASALAR
Planlı, yaşanabilir, kentsel dönüşümün yıkıcı ve sermaye transferine odaklı yapılaşma anlayışı, ülkemizde afet riskinin düşürülmesine ve önlem alınmasına olumsuz etki etmektedir. Afet riskinin kademeli olarak düşürülmesine odaklanmayan, afet hazırlığına gereken önemi göstermeyen devlet, afete hazırlıksız yakalandığı günlerin hesabını nasıl vereecektir? Yaşanan yasal ve idari sorunlarla bir devlet krizi yaşayan ülkemizde, son dönemde yayınlanan kasetler ve belgelerdeki iddialar ile komisyonumuzdan tüm eleştirilerimize karşın oy çoğunluğuyla geçirilen yasa tasarıları ve tekliflerini karşılaştırdığımızda, yaşanan bu kişiye özel yasa ve sermaye transferi ilişkisinin boyutları açığa çıkmaktadır. Kentsel yenilenme temeline oturtulmuş bir afet planlaması yerine, sınırsız bir yapılaşma için çıkarılan yasalar, kendi içlerindeki eksik ve çelişkileri, deyim yerindeyse yamamak adına, üzerinden henüz birkaç ay geçtikten sonra yeniden Meclis gündemine getirilmekte ve tasarı, teklif ya da komisyon içi önergelerle afete karşı kapsamlı bir mücadeleyi yürütmek zorlaşmaktadır.
MERKEZ TEŞKİLATININ HEGEMONYASI
Yasa Teklifi, Büyükşehir Yasası yoluyla yeni kurulan büyükşehirlerde kapatılan il özel idarelerine bağlı görev yapan birimlerin geleceği konusundaki kuşkuları, muğlak hükümleri azaltmaktan uzaktır. Büyükşehir Yasası taslağının hazırlık sürecinde ve Genel Kurul aşamasında, tasarının boşluk, çelişki, muğlaklık ve aşırı merkezileşmeye dayalı olduğunu savunmuş ve AKP Hükümeti’ni uyarmıştık. Özellikle illerdeki Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarına aktarılan yetkiler, bir yerel yönetime yakışmayacak düzeyde, Merkez teşkilatının yerel yönetimler üzerinde gölge oluşturması, yetkilerini farklı il ve ilçe müdürlüklerinden alarak adeta o il sınırları içinde egemenliğini ilan etmesi anlamına gelmektedir. Yerelleşmenin tam tersi yönünde adımlar atılmakta, Merkez-taşra örgütlenmesinin ötesinde, yerel yönetimler açısından da yetkilerin farklı torba yasa ve teklif maddeleri yoluyla Bakanlık yetkilerine alındığı bir süreçten geçmekteyiz.
VALİLERİN YETKİSİ ARTIYOR, BELEDİYECİLİK SINIRLANIYOR
Büyükşehir Yasası’nın görüşüldüğü süreçte tasarıya eklenmeyen birçok madde, şimdi yamalar yoluyla değiştirilmektedir. Yasama organı, yasa adı altında açıkma hatalara yama yapmaya zorlanmakta, her bir yama ise, alttaki temel sorunlara ulaşmayı, kapsamlı ve planlı bir kentleşme ve afet yönetimi kurmayı engellemektedir. Plansız bir afet ve kent yönetiminin uzantısı, kapsamlı biçimde düzenlenmemiş yasalarla kendisini göstermekte, zamanında yasa yapma tekniğine, yerel yönetim-merkezi yönetim ilişkilerine dair uyarılarımız geçerliliğini korumaktadır.
Büyükşehir Yasası’nın uygulama döneminden önce, gelecekte ne yapacakları, hangi birime, nasıl devredilecekleri öngörülmeyen kurumlar, yetki çatışması yaşayan idari birimler, sürekli yasa değiştirilerek Meclis oyalanmakta, yasama süreci de aksatılmaktadır. Teklifin AFAD ile ilgili düzenlemesi yasalaşırsa, Büyükşehir kurulan illerde kapatılan il özel idarelerine bağlı faaliyet gösteren İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığına bağlı olarak taşrada valiye bağlanacaktır.
Teklifte merkezileşmeyi arttıran hamlelere İçişleri Bakanı’nın Mahalli İdare Birlikleri Başkanı yapılması ve valilerin kendi aralarında seçim yaparak başkanı belirleme yetkilerinin sona erdirilmesi eşlik etmektedir. Ayrıca, daha önce il özel idarelerinin yetkilerinde bulunan Organize Sanayi bölgeleri ile ilgili düzenlemeler, mal sahiplikleri de Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarına devredilerek, merkezileşme uğruna yerel yetki ve adımlar yok edilmektedir.
MALİ ÖZERKLİK HİÇE SAYILMAKTA
Teklif yoluyla, yerel yönetimlerin bütçelerine Merkez eliyle müdahale edilerek, afet ve acil yardım için “yatırım projesi” yaptırma adı altında bir bütçe payı ayrılmaya zorlanmakta, yerel özerklik ve mali özerklik hiçe sayılmaktadır. Bütçenin yüzdelik alt sınırı belirlense de üst sınırının saptanmaması, yatırım projeleri adı altında belli kişi ve kurumların ekonomik çıkar sağlamasına dönük şüpheleri arttırmıştır. Teklifle, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüklerinin taşınır malvarlıkları, belge ve kayıtları Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) bünyesinde il afet ve acil durum müdürlüklerine teslim edilecek, personelleri araştırmacı kadrosuna kaydırılacaktır. Taşınmaz malları ise Maliye aracılığıyla Hazine’ye devrolacak, ardından yeni işlem yapılmadan AFAD’a teslim edilecek, vergi ve harç işleminden muaf olacaktır. Personel açısından da hak kayıpları içereceği anlaşılan bu teklif, afet planlaması ve il özel idarelerinin durumunu doğrudan ilgilendirdiği için, personele ilişkin kadrolar tümüyle teknik ayrıntılar içerdiği için, özünde hükümet tasarısı olarak önümüze gelmeliydi.
ŞİDDET KULLANARAK YASA ÇIKARMAK, BAĞIMLILIK YAPTI
Bu yasa teklifinde AFAD ile il özel idareleri, AFAD ile İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri arasındaki yetki ve görev karmaşası, Büyükşehir Yasa tasarısının önümüze geldiği ilk dönemde hükümet tarafından karara bağlanmalı idi. Ne var ki, AKP’li yılların yasa yapma yolu, tasarıyı teklif olarak getirip süreci hızlandırmak, yasal sorumluluğu gölgeleyecek, ülke gündemini sarsacak hükümet hatalarının şiddetini bir nebze azaltmak üzerine kurulmuştur. Öte yandan, yine AKP’li yılların yasa yapma “tekniği”, adrese teslim kişiye özel yasalarda geçen istisna hükümlerini komisyonlara İçtüzük’e aykırı ek önergelerle vermek, uzmanlığı olmayan komisyonlara madde sevk etmek ve şiddet kullanarak yasaları çıkartmak üzerine inşa edilmiştir.