BIST 9.420
DOLAR 34,42
EURO 36,38
ALTIN 2.836,46
HABER /  GÜNCEL

Af anketinden çarpıcı sonuçlar çıktı

Af konusunda yapılan bir anketten çarpıcı sonuçlar çıktı. Milletvekillerinin de aralarında bulunduğu katılımcılar, af konusunda ilginç açıklamalarda bulundu.

Abone ol

Af konusunda yapılan bir anketten çarpıcı sonuçlar çıktı. Milletvekillerinin de aralarında bulunduğu katılımcılar, yolsuzluk ve devlet aleyhine işlenen suçların affedilmesine karşı çıkarken, düşüncenin ifade edilmesinden kaynaklanan suçların affedilmesinden yana olduklarını bildirdiler. Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü'nde yüksek lisans öğrenimi gören, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde Emniyet Amiri olarak görev yapan İbrahim Hakkı Seydioğulları, ''Türkiye'de Ceza Afları ve Afların Toplum Üzerindeki Etkileri: Ankara'da Af Konulu Anket Çalışması ve Analizi'' adı altında bir tez hazırladı. Ankete dayalı tezin danışmanlığını Prof. Dr. Mesut Gülmez yaptı. Ankete Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde görev yapan çeşitli rütbede polisler, Ankara Adliyesi'nde görev yapan savcı ve hakimler, Ankara Barosu'nda görev yapan avukatlar, 3 Kasım 2002'de seçilen 22. dönem milletvekilleri, Ankara Ulucanlar Cezaevi'ndeki tutuklu ve hükümlüler ile vatandaşlardan oluşan bin 300 kişi katıldı. Ankete katılanların yüzde 48'i yüksek öğrenim, yüzde 29.6'sı lise, yüzde 12'si orta ve yüzde 10.4'ü ilkokul mezunu kişilerden oluştu. POLİSLERDE DE SOKAĞA ÇIKARKEN SUÇUN MAĞDURU OLMA ENDİŞESİ... Afla ilgili sorulardan önce ankete katılanların düşüncelerini irdelemek amacıyla bazı sorular yöneltildi. Bunlardan ''Sokağa çıkarken, herhangi bir suçun mağduru olma endişesi yaşıyor musunuz?'' sorusuna katılımcıların yüzde 26.9'u ''hiçbir zaman'', yüzde 51.7'si ''nadiren'', yüzde 13.4'ü ''genellikle'', yüzde 8'i ise ''her zaman'' yanıtını verdi. Polislerin ise yüzde 53.8'i ''nadiren'', yüzde 10.7'si ''genellikle'', yüzde 9.5'i ''her zaman'' sokağa çıkarken suçun mağduru olmaktan endişe ettiklerini bildirdi. TUTUKLU VE HÜKÜMLÜLER ÇIKINCA İŞ BULMAKTA UMUTLU... ''Bireylerin ekonomik güçlükler içerisinde yaşaması suça neden olur'' varsayımına, ankete katılanların yüzde 1.4'ü ''hiç katılmıyorum'', yüzde 6.5'i ''katılmıyorum'', yüzde 2.9'u ''fikrim yok'' derken, yüzde 35.9'u ''katılıyorum'', yüzde 53.4'ü ''tamamıyla katılıyorum'' diye yanıt verdi. Ankete katılan 208 tutuklu ve hükümlünün yüzde 53.4'ü, ''cezaevinden çıktıktan sonra iş bulup bulamayacağı'' sorusuna ''Evet'' yanıtı verirken, yüzde 46.6'sı ise iş bulamayacağını bildirdi. Bu kişilerden yüzde 36.2'si İŞKUR'un iş bulmada yardımcı olabileceğine inanırken, yüzde 63.8'i buna inanmıyor. ''NASIL OLSA BEN DE AFFEDİLİRİM'' DİYE SUÇ İŞLENİYOR... Suç işleyenlerin ''Nasıl olsa ben de affedilirim'' güvencesi ile hareket edip etmediklerine ise anket formu dolduranların yüzde 66.4'ünün katıldığı belirlendi. Tutuklu ve hükümlülerin yüzde 51.6'sı bu düşünceye katılmadığını ifade etti. ''Suçlara öngörülen cezaların caydırıcı olmamasının suça neden olduğu'' varsayımına katılımcıların geneli yüzde 72.7 ile onay verdi. Hakimlerde bu oran yüzde 76.3, savcılarda yüzde 78.2, milletvekillerinde yüzde 77.5, polislerde ise yüzde 93.6 oldu. ''KADER MAHKUMU'' KAVRAMI İNANDIRICI DEĞİL.... Ankete katılanların yüzde 68.9'u cezaların uygulama biçiminin caydırıcı olmadığına inanırken, polis, hakim, savcı ve avukatlarda bu oran yüzde 90'a kadar yükseliyor. Katılımcıların yüzde 66.8'i ''İnsanın kaderine karşı gelememesi, suça neden olur'' önermesine inanmadıklarını belirtirken, yüzde 24.6'sı buna inandığını bildirdi. Yüzde 8.6'sı ise fikirlerini açıklamadı. CEZAEVLERİNİN DURUMU? ''Ülkemizde birçok cezaevi suç işleme yöntem, biçim ve tekniklerinin öğrenildiği 'suç okulları' haline gelmiştir'' şeklindeki düşünceye ankete katılanların yüzde 73.3'ü iştirak etti. Hakimlerin yüzde 70.4'ü, savcıların yüzde 75'i, avukatların yüzde 92.5'i, polislerin yüzde 86.8'i, vatandaşların yüzde 66.6'sı, tutuklu ve hükümlülerin yüzde 50.7'si bu düşünceye katıldıklarını bildirdi. Ankete katılanların yüzde 68.5'i şartla salıverme ve ertelemenin de af niteliği taşıdığını belirtti. YENİ BİR AFFA TEPKİ ''Yeni bir af yasasına göstereceğiniz ilk tepki ne olur?'' şeklindeki soruya katılımcıların yüzde 36.7'si ''öfke duyarım'', yüzde 11.6'sı ''onaylarım'', yüzde 37.9'u ''onaylamam'', yüzde 7.9'u ''sevinç duyarım'', yüzde 5.9'u ise ''umursamam'' yanıtını verdi. Milletvekillerinde ''öfke duyarım'' ve ''onaylamam'' diyenlerin oranı yüzde 97.3 oldu. Tutuklu ve hükümlülerden yüzde 44'ü ''onaylarım'', yüzde 38.2'si ''sevinç duyarım'' dedi. Ankete katılanların yüzde 65.2'si düşüncenin ifade edilmesinden kaynaklanan suçların affedilmesinden yana tavır koyarken, polislerde bu oran yüzde 50.8, hakimlerde yüzde 79.5, savcılarda yüzde 80.6, milletvekillerinde yüzde 90.9, avukatlarda yüzde 85.2, tutuklu ve hükümlülerde yüzde 44.1, vatandaşlarda ise yüzde 79.9 olarak gerçekleşti. Hafif hapis veya hafif para cezalarının affedilmesine ankete katılanların yüzde 57.3'ü, kasıt olmaksızın, kazayla işlenen suçların affedilmesine ise yüzde 84.1'i ''evet'' dedi. Devlet kuvvetleri aleyhine işlenen suçların affedilmesine katılımcılar yüzde 90.7 ile karşı çıkarken, devletin uluslararası şahsiyetine yönelik suçların da affına yüzde 95.2 ile ''hayır'' denildi. Rüşvet, zimmet, ve benzeri suçların affedilmesine yüzde 93.6 oranında karşı çıkıldı. Katılımcıların yüzde 95.1'i devletin ekonomik varlığına yönelik, yolsuzluk türü suçların affına ''hayır'' dedi. Milletvekillerinin tamamı rüşvet, zimmet ve benzeri suçlar ile yolsuzlukların affına karşı çıktı. Ankete katılanların yüzde 70.7'si adi suçlar için af çıkarılmasına engel olunmasını istedi. CEZA AFLARI İNSAN HAKLARINA AYKIRI... Ankete katılanların yüzde 78.1 aftan yararlananların yeniden suç işleyeceğini belirtirken, affın cezaların caydırıcılığını önlediğini düşünenlerin oranı yüzde 84.5 oldu. Ayrıca katılımcıların yüzde 64.5'i bazı suçların mahkemeler tarafından affının engellenmesi ya da bazı suçların affedilmesinde yetkili olmasını istediler. Hakimlerin yüzde 68.4'ü bu düşünceyi onaylarken, avukatlar ve milletvekillerinde bu oran yüzde 50'lere düştü. Ankete katılanların çoğunluğu siyasetçilerin af yasalarıyla kuvvetler ayrılığına müdahale ettiğine inanıyor. Katılımcıların yüzde 78.8'i ise, ceza aflarını, bireylerin haklarını ihlal eden suç ve suçluları kapsadığı için insan hakları kavramına aykırı buldu. Affın amacının bozulan toplumsal barışı yeniden tesis etmek, cezaevlerinin yükünü azaltmak olduğu görüşüne katılanlar çoğunluğu oluştururken, ankete katılanlar affın toplumsal kin duygularını ortadan kaldırmadığı, adli hataları ise ortadan kaldırdığı düşüncesinde olduklarını belirttiler. Anket sonuçları, Türkiye'de afların cezaevlerini boşaltmak, suçlu yakınlarının mağduriyetini önlemek, yargının iş yükünü hafifletmek için değil, siyasi partilerin oy oranlarını artırmak için başvurulan bir yöntem olduğuna inananların büyük çoğunlukta olduğunu ortaya çıkardı. Af konusunda tek yetkilinin Cumhurbaşkanı olmasına yüzde 88 ile karşı çıkılırken, TBMM'nin bu yetkiyi referanduma sunarak halkla kullanmasına katılımcıların yüzde 55.6'sı ''evet'' dedi. AFFIN TANIMI YENİDEN YAPILMALI... Emniyet Amiri Seydioğulları'nın tezinin sonunda affın tanımının yeniden yapılmasına ihtiyaç duyulduğu vurgulanarak, ''Önemli olan, yetkinin kötü niyet taşımadan, hukuka ve etiğe uygun, toplumsal gerekleri karşılayabilecek şekilde kullanılmasıdır. Bu beklenti, toplumun her kesiminde vardır'' deniliyor. Sonuç bölümünde ayrıca Türkiye'de adi suçlara yönelik af yasalarının seçimler öncesi döneme denk geldiğine dikkat çekilerek, şu görüşe yer veriliyor: ''Suç ve suçlulukla etkili mücadele edilebilmesi, toplumsal barış ve güvenliğin sağlanabilmesi için, günü kurtarıcı önlemlerde ısrar etmek yerine, daha köklü mücadele yöntemlerinin geliştirilmesi gerekir. Bunun için en başta yapılması gereken, ceza adalet sistemini oluşturan tüm birimleri eksiksiz bir eşgüdümle çalıştırmaktır. Ceza adalet sisteminin içinde bulunan tüm birimler merkezi bir bilgisayar ağında çalışmalarını sürdürmelidir. Hukuku, gücü elinde tutanların tekelinden çıkararak tüm toplumun hizmetine sunmak, hukuk devleti olmanın bir gereğidir. Toplumsal barış, güvenlik ve beraberlik, ancak hukuk devleti çatısı altında gerçekleşebilir.''