BIST 9.247
DOLAR 34,56
EURO 36,57
ALTIN 2.928,14
HABER /  POLİTİKA

Adnan Menderesi de dinlemişler

Yassıada belgeleri, Türkiye'nin telekulakla 56 yıl önce tanıştığını ortaya çıkardı.

Abone ol

DP iktidara gelince Menderes'i dinlemek için PTT bünyesinde özel birim kurulmuş. Başbakanlık'ın kamuya açtığı Yassıada belgeleri, Türkiye'nin demokrasiye geçtiği gün telekulakla tanıştığını ortaya koyuyor. 1950 yılında Demokrat Parti (DP) işbaşına gelir gelmez PTT içinde özel bir dinleme birimi oluşturulmuş. Kime bağlı çalıştığı konusunda bilgi verilmeyen birim, cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanların konuşmalarını 'temin etmiş'. Kayıtların bir bölümü 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından talep üzerine mahkemeye gönderilmiş.

Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Yassıada'nın duruşma tutanaklarını ve yazışmaları araştırmacılara açtı. Arşivler üzerindeki ilk araştırmayı yapan Zaman, resmî tarihi değiştirebilecek nitelikteki belgeleri yayınlamayı sürdürüyor. 3 bin 200 klasörden oluşan arşivdeki en önemli belgelerden biri telekulakla ilgili. Yassıada'daki Soruşturma Kurulu, Ankara Telefon Müdürlüğü'ne bir yazı yazarak, cumhurbaşkanı ve başbakan başta olmak üzere birçok bakan ve milletvekilinin telefon görüşmeleri hakkında bilgi ister. Cevabî yazısında mahkemenin talebini yerine getiren PTT, 29 Nisan-3 Mayıs 1959 tarihleri arasında dinlemesi yapılan telefonlardan kimlerle ve ne kadar konuşulduğuna dair bir listeyi de teslim etmiş.

PTT'nin 15 Aralık 1960 tarihinde Soruşturma Kurulu'na gönderdiği cevabi yazıda şu ifadeler yer alıyor: "Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden bir müddet sonra hususi bir pozisyon tefrik ettirilmiş ve cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanların konuşmaları grup şef ve yardımcıları tarafından temin edilmiştir... Bahis konusu konuşmaları temin eden ve konuşmaların aksaksız olarak devam etmesi için arada sırada araya girerek dinlemede bulunan grup şef ve yardımcılarının ad ve soyadları ikinci listede sunulmuştur." PTT, 29 Nisan-3 Mayıs 1959 tarihleri arasında dinleme yaptığı telefonlarla ilgili bir listeyi de mahkemeye teslim etmiş.

Menderes de CHP'yi dinletmiş

Başbakan Menderes, bir yandan dinlenirken diğer yandan da CHP'yi takip ettirmiş. Menderes, buna gerekçe olarak ülkedeki önlenemeyen olayların bu partiden kaynaklanmasını gösteriyordu. Kayıtların en çok dikkat çekeni eski Başbakanlardan Bülent Ecevit'e ait. Ankara Milletvekili Ecevit, CHP lideri İsmet İnönü'nün gözdelerinden biriydi. Telefon konuşmalarında Hıncal Uluç, Mehmet Ali Kışlalı ve Turhan Dilligil'in sokaktaki olaylara karıştığından bahsediliyor. Dinleme kayıtlarından bazıları şöyle:

Bülent Ecevit (25 Mayıs 1960'da İzmir'de bulunduğu sırada) mecliste meydana gelen kavgayla ilgili Ferit Melen'den bilgi alıyor.

M: Ben Ferit, şimdi geldik meclisten

E: Haber rica ediyorum

M: Mecliste celse açıldı, Turhan Feyzioğlu çıktı güzel bir konuşma yaptı. Ötekiler de cevap verdiler. Ara yerde Kasım söz istedi, Bölükbaşı söz istedi. Söz verilmeyince Kasım fırladı kürsüye bu sefer de onun üzerine yürüdüler. Sıra kapakları havada uçuştu. Yarım saat süren büyük bir muhabere cereyan etti. İki taraftan 20 kadar yaralı var.

E: Bizden kimler var efendim?

M: Müvit Yaycıoğlu, Selim Soley, Turgut Göle...

E: ................... (anlaşılmıyor)

M: Efendim sıra kapağı kalmadı. İki taraf sıra kapakları ile birbirine hücum etti. Polisleri içeri soktular. 20 Haziran'a kadar meclis tatil edildi. Bunun üzerine bizim Esat Mahmut konuştu. Dedi ki; "Hadiseler cereyan ediyor, meclis nasıl bırakır seçime gider?"

E: Seçime mi gider?

M: Tatile gider. Ölen gençlerin cesetlerinin üzerine basıp bayram edeceksiniz, şeklinde ağır bir konuşma yaptı. Karşı taraftan da İzzet Akçal, hükümet olarak esasen biz hür seçime taraftarız DP bir seçim istemektedir, dedi. O takdirle kabul edildi.

E: Ha gündeme alınacak.

M: Ama 20 Haziran'a kadar tatil etti tabi.



Ecevit-(İzzet Akçal olduğunu söyleyen bir arkadaşıyla konuşuyor-14 Haziran 1960)

A: Ecevit Bey, ben İzzet Akçal, Devlet Vekili nasılsınız?

E: Teşekkür ederim.

A: Ecevit Bey'ciğim, birkaç başıbozuk Atatürk Bulvarı'nda bir hareket yapmaya teşebbüs ettiler. Belki gördünüz. Bizi üzen şey büronuza mensup insanların da bunların arasında bulunması.

E: Kim mesela?

A: Doğan Bey filan nümayişçiler arasında bulunmuşlar.

E: Öyle mi?

A: Bundan fevakalede üzüntü duyduk.

E: Öyle mi, öyle mi Turan Bey

A: Bir daha böyle haraketlerin tekkürrür etmemesini rica edeceğim. Biliyorsunuz biz gazetecileri çok severiz. Ben bilhassa kendilerine karşı hususi bir sevgi duyarım. Devlet otoritesinin bu şekilde sarsılmasına müsaade edemeyiz.

E: Söyleyeyim efendim kendisine

A: Onu rica edecektim.

E: Takip için göndermiştik, bir daha

A: Vakıa Yeni Gün'ün de bazı muhabirleri vardı. Onlar hakkında da kanuni muamele yapmaya mecbur kaldık.

E: Yeni Gün'ün mü?

A: Evet

E: Yeni Gün kapandı zannediyorum.

A: Kapanmış olmakla beraber Yeni Gün'de çalışan bazı çocuklar Mehmet Ali Kışlalı ve Can mı idi, neydi çocuğun, onları tevkif etmek zorunda kaldık. Bir daha böyle bir şey olursa maalesef Turan Bey'i de içeri atmak mecburiyetindeyim. Bilmem izah edebildim mi?

E: Evet.

A: Kendileri köşeye çekiliyorlar, gençleri tahrik ediyorlar. Buna mani olacağım. Asrın dahisi Başvekilimiz bu hususta kati talimat vermiştir.

E: Evet beyefendi Vallahi iyi olur. Huzursuzluk duyuyoruz. (Aralarında şakalaştıkları için gülüşmeler)

E: Bizim Mehmet Ali Kışlalı ile Hıncal Uluç mu idi ne idi?

A: Yok canım

E: Götürmüşler yahu çocukları

A: Yok canım

E: Götürmüşler tabi yahu

A: Doğan'ı sen mi gördün orada

E: Ben gördüm.

A: Doğan orada karşıda duruyordu.

E: Hayır bizim serseri de girer de

A: Yahu bu çocukları ne yapsak sendikacılar, cemiyetler uğraşmaz mı bu işlerle?

E: Örfi, işte götürmüşler

A: Kim bu işlerin patronu?

E: Turhan Dilligil

A: Ne Turhan Dilligil canım. Sizin kaç tane cemiyetiniz var yahu.

E: Yahu Turhan Dilligil cemiyetin Genel Sekreteri. Bunu Turhan Dilligil halleder.

A: Sen telefon et de söyle. Seni daha iyi tanır. (gülüşmeler)

E: Sen İzzet Akçal olarak telefon et gene.

Kaynak.