BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,68
ALTIN 2.965,68
HABER /  GÜNCEL

Adnan Hoca, Berkan'a tatili zehir etti

Adnan Hoca, İsmet Berkan'ı yaz tatiline çıktığına bin pişman etti. Berkan tatil yorgunluğunu üzerinden atamadan hesapta olmayan bir savunmayla başbaşa kaldı.

Abone ol

Harun Yahya takma adını kullanan ve kamuoyunda daha çok 'Adnan Hoca' diye bilinen Adnan Oktar'ın kitaplarının tanıtımını içeren bir ilan, Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan'ı tatile çıktığına çıkmışına bin pişman etti.

Tatilden döner dönmez ayağının tozuyla " adlı yazıyı kaleme alan Berkan, yapılan 'hata'yı telafi etmek için aynı gün, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü'nden Prof. Dr. Haluk Ertan'ın makalesine tam sayfa yer ayırdı. Berkan bununla da kalmadı. Radikal okurlarına hassasiyetini gözönünde bulunduran Berkan, ne dair bir yazı daha kaleme eskilerin tabiriyle 'zevahiri kurtarmaya' çalıştı:

Yazı: İsmet Berkan
Kaynak:


- Bilimin temeli kuşkuculuktur; dinin ise iman. Bilimde imanın yeri yoktur; olsa olsa bilimsel metodolojiye iman duyulur. Oysa dinin tamamı iman üzerine kuruludur; kuşkuya hiç ama hiç yer yoktur.

Charles Darwin, Evrim Teorisi'ni ortaya attığında başına gelebilecekleri de tahmin ediyordu. Teori, çok kısa zaman içinde 'dine küfür' olarak algılandı İngiltere'de ve Batı Avrupa'da.

Darwin'in teorisi dinamik bir modeldi.
Türlerin gelişimi hakkında yeni bir bakış açısını ortaya atıyordu. Bugün hâlâ elimizdeki en iyi bakış açısı bu. Türlerin ortaya çıkışını, gelişimini veya ortadan kalkışını bugün hâlâ Darwin'in ortaya attığı teori ile açıklıyoruz.
Hoş, aradan geçen zamanda teori çok sayıda değişikliğe uğradı ama yine de işin özü değişmedi; daha doğrusu işin özünü değiştirecek bir bilimsel kanıt ortaya konmadı.

Bilimsel teori ile dogma arasındaki temel fark da budur işte. Bilimsel teori, dinamik bir modeldir. Her gün yeniden test edilir, eğer yanlışsa hemen değiştirilir.

Dünya 2500 yıl boyunca Öklid geometrisiyle yaşadı, sonra derken Öklid dışı geometrilerin de olabileceği ortaya çıktı.
Isaac Newton, yerçekimi kuramını geliştirdikten yüzyıllar sonra Albert Einstein, bu kuramın hesaplamalarının kısmen yanlış olduğunu ortaya koydu. Bugün belki lise sırasındaki hesaplarımızda hâlâ Newton'un formüllerini kullanıyoruz ama uzaya uydu fırlatmak gerekirse Einstein'ın formüllerine dönmeliyiz.

Bilim, örneklerle de anlatmaya çalıştığım gibi dinamiktir. Bilimsel bilgi, doğası gereği sürekli değişir.
20. yüzyılın büyük bilim felsefecisi Karl Popper'ın ortaya koyduğu haliyle, bilimsel bilgiler, yanlışlanana kadar doğrudur.
Oysa dinsel dogma bunun tam tersidir.
Dinsel 'gerçek', o dine inananlar için tarihten önce de sonra da 'gerçek'tir, çünkü 'tanrı kelamıdır.' Değiştirilmesi, günün şartlarına uydurulması imkânsızdır.

Hıristiyanlar ve Yahudiler, evrenin ve bu arada dünyanın yedi günde yaratıldığına, ilk insanın Âdem Peygamber olduğuna, onun eşi Havva'nın Âdem'in bir kaburgasından yaratıldığına ve ikisinin Tanrı'nın koyduğu bir yasağı çiğnedikleri için cennetten kovulduklarına inanırlar.
Âdem, cennetten dünyaya kovulduğunda, dünyaya ayağını bastığı ilk yer, bugün üstünde Müslümanların üçüncü en önemli dinsel yapısı kabul edilen Kubbetül Sahra Camii'nin bulunduğu 'Tapınak Dağı'nın tepesidir. Hıristiyanlar ile Yahudiler, bu tepenin zirve noktasındaki bir taştaki ayak izine benzer izin Âdem'in ayak izi olduğuna inanırlar. Müslümanlar için ise bu tepenin önemi, Hazreti Muhammed'in buradan Mirac'a yükseldiğine, yani cennete gidip Allah ile görüştüğüne duyulan inançtır. Hazreti Muhammed cennete giderken veya cennetten dönerken bu ayak izini oraya bırakmıştır Müslüman inancına göre.
Bu saydığım dinsel dogmalar, hepsi de kutsal kitaplarda yazılı olan şeylerdir, dolayısıyla değiştirilmeleri, günün şartlarına uyarlanmaları vs. söz konusu değildir. Bunları gerçek kabul etmek için iman sahibi olmak gerekir.

Oysa Darwin'in veya Einstein'ın veya Feynmann'ın veya Hawking'in teorilerine inanmanız gerekmez. Onları kendi aklınızın ve insanlığın ortak aklı denilebilecek olan bilimsel bilgi birikiminin süzgecinden geçirirsiniz ve aklınızın bir kenarına yazarsınız, o kadar.