BIST 9.949
DOLAR 35,15
EURO 36,70
ALTIN 2.980,05
HABER /  GÜNCEL

Adli Yıl açılışında mesaj düellosu

Adli Yıl açılışı töreni gergin başladı. Yargıtay Başkanından sonra söz alan TBB Başkanı hükümeti eleştirdi yanıt ise adalet bakanından geldi.

Abone ol

İNTERNET HABER- 2013-2014 Adli Yılı, düzenlenen töreni hukukçuların mesaj düellosu ile gergin başladı. Yargıtay Başkanı'nın "ifade özgürlüğü" temalı mesajlarının ardından Barolar Birliği Başkanı'ndan hükümete, yeni anayasa çalışmalarına ve adli süreçlere yönelik eleştiriler geldi. Barolar Birliği'ne yanıt ise Adalet Bakanı'ndan geldi.

Adli Yıl açılış törenine, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, bazı bakanlar, HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, yüksek yargı mensupları katıldı.

YARGITAY BAŞKANI ALKAN'DAN "İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ" MESAJI

Yargıtay Başkanı Ali Alkan, konuşmasında ifade özgürlüğünden, yeni anayasa yazım sürecine, çözüm süredinden adliyenin yüküne kadar pek çok konuda mesaj verdi:

"İfade özgürlüğüne meşru olmayan nedenlerle yapılacak her müdahale, aynı zamanda büyük toplumsal müzakereyi engelleyecek ve uzlaşma zeminine giden yolları kapatacaktır. İnsanların düşüncelerini özgürce ifade edemedikleri toplumlarda, bunun bedelinin çok ağır ödendiği ve ifade edilemeyen taleplerin birer sosyal risk ve manipülasyon alanı olarak ortaya çıktığı tarihsel tecrübeyle gözlemlenmektedir.

Bir düşünce ve kanaate sahip olma, bunu açıklama, yayma ve uygulama hakkının meşru sınırlar içerisinde gerçekleşebilmesi için devlet bazen bir düşüncenin açıklanmasını izleyici, bazen imkan sağlayıcı, bazen de siyasal partilerin iktidara gelmesinde olduğu gibi, bizzat uygulayıcı konumda olması gerekebilir. Hiçbir durumda devlet, izlemek, imkan sağlamak ya da uygulamak zorunda olduğu düşünce karşısında beğenmemek biçiminde bile olsa tavır almamalıdır."

ÇÖZÜM SÜRECİ TAVSİYESİ

Konuşmasında terörü sona erdirme yönünde atılan adımların ve gösterilen çabaların amacına ulaşmasını temenni ettiklerini de söyleyen Alkan, "Lakin, terör örgütünün alışkanlıklarını bırakmasının ve terör örgütüne karşı hassasiyetleri oldukça gelişmiş olan toplumun sürece inanmasının hayli zor olacağı gözden uzak tutulmamalıdır." tavsiyesinde bulundu.

Devletin meşru erklerini ve temel organlarını hedef alan ve organize biçimde cebir, şiddet, tehdit, korkutma, yıldırma ve sindirme yoluyla işlenen eylemler terör eylemleri olduğunu kaydeden Yargıtay Başkanı, "Hiçbir çağdaş hak ve özgürlük sistemi kendisini tehdit eden eylem ve yöntemlere göz yummayacak ve bunlara müdahaleden geri durmayacaktır." dedi.

'DEMOKRASİNİN ÖZÜ'

Ali Alkan, demokrasinin özünün, temel hak ve özgürlüklerle çoğulculuk ve bunları garanti eden hukukun üstünlüğü ilkesi olduğunu belirterek, "Kurumlar ve kurallar, bu özü sağladığı oranda gerekli, koruduğu oranda da değerlidir. Demokrasinin düzeyini ölçmeye kurum ve kurallardan değil bu özün gerçekleşme oranından başlanmalıdır" diye konuştu.

Alkan, demokratik bir toplumda kişilerin herhangi bir düşünceye sahip olması, o düşünceyi bireysel ya da toplu olarak ifade edebilmesi, sivil toplum aracılığıyla uygulamaya çalışması ve hatta siyasi partiler kurup iktidar olarak hayata geçirebilmesinin mümkün ve meşru olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

"Demokrasinin, belki de en güçlü olduğu farklı düşünceleri içinde barındırma yönü aynı zamanda onun risk potansiyelini de oluşturmaktadır.(...)

Demokrasilerde yönetim, kendisine yakın olanlara teslim olmadığı gibi uzak olanları da dışlamaz. Demokratik rejimlerde kişiler ya da kesimler dost-düşman tanımlamasına göre değil insani değerler ekseninde değerlendirilir."

Demokratik toplumlarda sahip olunan değerlerin, dayatmayla değil, toplumsal kabulle oluşacağına işaret eden Alkan, şöyle devam etti:

"Kişiler sahip oldukları düşünceyi açıklayarak, yayarak ve hatta aynı düşüncedekilerle birlikte uygulayarak toplumun beğenisine sunar ve toplum tarafından benimsenmesi halinde bu düşünce bir değer haline gelir.

Demokrasilerde değerler, toplumda kamusal tartışmaların potasında üretilirler. Demokratik toplum için gerçek tehdit, benimsenmeyen fikirlerin varlığı değil, benimsenmeyen fikirlerin temsilinin yadsınmasıdır. Kişilerin sahip olduğu düşüncelerini iktidarlara ve başkalarına kabul ettirebilmek amacıyla çeşitli organizasyonlar yapabilmeleri meşru bir yoldur."

Yargıtay Başkanı Ali Alkan, yeni adli yılın açılış töreninde "hak ve özgürlüklerin hayata geçirildiği, her türlü şiddet ve nefret söyleminin terk edildiği, insanların birbirlerini farklılıklarıyla kabul ettiği, hukuk devleti idealine ulaşma yönünde atılan demokratik adımlarla büyük mesafelerin alındığı, barış içinde geçen bir yıl olmasını" dileklerinde bulundu. 

Yargıtay Başkanı'nın ifade özgürlüğü temalı konuşmasının ardından ilk kez konuşmak için kürsüye gelen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, konuşmasında hükümeti sert sözlerle eleştirdi. Feyzioğlu "Geçici bir çoğunluk kişilere nasıl yaşayacağını, hangi okula gideceğini, hangi inanca sahip olacağını dayatmaya kalkışamaz" dedi.

İLK KEZ KONUŞTU SERT ÇIKTI

İlk kez konuştuğu adli yıl açılış töreninde intihar eden hakim adayı Didem Yaylalı mesajı veren Feyzioğlu, Cumhurbaşkanı'na hitaben yaptığı konuşmasına başlamadan önce görevi başında şehit edilen yargı mensupları başta, emniyet ve ordu mensuplarını rahmetle andığını yaralananları acil şifalar diledikten sonra şöyle dedi:

"Kendisini baskı altında gören mensuplara ise direnme gücü diliyorum. Geçtiğimiz günlerde gençliğinin baharında hakim adayı Didem Yaylalı ve aynı durumdaki meslektaşlarımızın bu trajik sona doğru niçin, nasıl yürüdüklerini ve bizlerin niçin onların yaralarına merhem olmadığımızı düşünmemizi ve hepimizin bundan dersler çıkarmamızı umut ediyorum."

TÜRK TİPİ BAŞKANLIK BAŞKANLIK DEĞİL

Anayasa sürecini de yorumlayan Feyzioğlu başkanlık sistemi önerileri ile ilgili de şöyle konuştu: "Anayasa değişikliği tartışmaları sürecinde gündeme gelen ve başkanlık sisteminin demokratik olmasının vazgeçilmez koşulu olan denet ve denge mekanizmalarından arındırılmış “Türk tipi başkanlık sistemi”nin, aslında başkanlık sistemi değil kuvvetler birliği esasına dayanan otoriter bir yapılanmayı hedeflediğini tarihi sorumluluğumuzun gereği olarak burada ifade etmek durumundayım."

"DEVLET ÇOK SESLİ KOROSUNA
TEŞEKKÜR EDERİM"

Feyzioğlu, "Hukukun sanatla yoğrulmadığı takdirde hem hukukçuların hem idarecilerin çağdaşlık ve ilerleme yolunda adım atmaları ve kaliteli hizmet vermeleri kanaatimce mümkün değil. O nedenle bizi bu konseri sunan Devlet çok sesli Korosu'na teşekkürlerimi arz ediyorum" dedi.

ADALET BAKANI'NDAN SERT YANITLAR

Feyzioğlu'nun açıklamalarına hükümet kanadından yanıt gecikmedi.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin törenin çıkışında gazetecilerin sorularını , "Oturdukları koltuğa çoğunlukçu yöntemlerle gelenler, bize çoğunlukçu tavsiyelerde bulunma hakkına sahip değiller" şeklinde konuştu.  

"Bugüne kadar yasal değişiklikler için Barolar Birliği'nin küçük talepleri oldu ama yeni bir Avukatlık Yasası değişikliği ve Barolardan yapılacak delege seçimleri konusunda hiç bir öneri getirmediler. " diyen Ergin gazetecilerin soruları üzerine Feyzioğlu'nun
"Darbe yapanla darbeye muhattap olanları aynı kefeye koyduğunu" bu bakış açısının ise sağlıklı olmadığını söyledi.

Ergin şöyle devam etti. "Konuşmanın kendi içinde çelişkiler de var. Ama parlamento açıldıktan sonra çoğulculuğu sağlayacağız. Umarım sayın başkan çoğulcu çalışmalarımıza da destek verir."

Gazetecilerin "Türk tipi başkan otoriterleşmedir" sözleriyle ilgili yorumunu sorması üzerine ise Ergin şunları kaydetti: 

"Ortada olmayan bir şey hakkında açıklama yapıyor. Yanıt vermeyeceğim."