BIST 9.636
DOLAR 34,65
EURO 36,34
ALTIN 2.928,40
HABER /  GÜNCEL

Adli Tıp personeline baskı iddiası

Adli Tıp Uzmanları Derneği Adli Tıp Uzmanlarına yapılan baskıların artığını ve hekimlerin sürgün ve sözde soruşturmalarla istifaya zorlandığını iddia etti.

Abone ol

Adli Tıp Uzmanları Derneği( ATUD) Adli Tıp Uzmanlarına yapılan baskıların artığını ve bağımsız görüş bildirmeye çalışan, bilimselliğinden ödün vermeyen hekimlerin sürgün ve sözde soruşturmalarla istifaya zorlandığını açıkladı.

Adli Tıp Uzmanları Derneği , İstanbul Tabip Odası imzasını taşıyan yazılı açıklamada şu bilgiler yer alıyor:

" 14.01.2004 tarihinde Adli Tıp Kurumu'nda kadrolaşma ve sürgünleri eleştirdiğimiz bir basın açıklaması yapmıştık. İstanbul Tabip Odası, Adli Tıp Uzmanları Derneği (ATUD) ve İstanbul Barosu olarak 1.5 yıl önce dile getirdiğimiz eleştiriler dikkate alınmadığı gibi ne yazık ki adli tıp uzmanları üzerinde yapılan baskılar arttırıldı ve bağımsız görüş bildirmeye çalışan ve bilimselliğinden ödün vermeyen meslektaşlarımız birer birer sürgünler ve sözde soruşturmalarla istifaya zorlanmaktadır.

Adli Tıp Kurumu (ATK) mahkemeler, hakimlikler ve Cumhuriyet savcılarının istemi üzerine adli tıpla ilgili konularda resmi bilirkişilik yapan, Adalet Bakanlığı'na bağlı bir kurumdur. ATK verdiği raporlar ile ülkemizdeki adalet ve yargı sistemimizi önemli ölçüde etkilemektedir.

ATK'nun, ideal bir bilirkişilik kurumu yapısına sahip olmadığı, yılda 120.000 'inin üzerindeki adli dosyanın ve tüm bilirkişilik hizmetlerinin tek elden ve sınırlı sayıdaki adli tıp uzmanıyla yürütüldüğü resmi açıklamalarda dahi yer almaktadır. Rutin hizmetlerin giderek artması, atama ve görevlendirmelerde kullanılan tercihler nedeniyle bilimsel niteliğini de yitirmeye başlamıştır.

Seçim bildirgesinde kurumun bilimsel ve çağdaş yapıya dönüşeceği sözünü veren AKP Hükümeti bu sözü yerine getirmek bir tarafa tüm kurumlarda yürüttüğü kadrolaşma hareketini ATK'nda da aksatmadan sürdürmektedir.

İstanbul Tabip Odası tarafından, birbiriyle çelişkili raporlar veren ATK ilgili İhtisas Kurulları'nda görev yapan hekimler hakkında soruşturma açıldığı ve meslekten men cezaları verildiği, kamuoyu ve basında ATK raporlarının objektifliğinin tartışıldığı süreçte ATUD'nin de Kurum'a ve Kurum'un kadrolaşma politikalarına yönelik eleştiriler yapması, Kurum ve Bakanlık bünyesinde husumetin ATUD üzerinde yoğunlaşmasına neden olmuştur.

Derneğin eleştirel tutumunu sürdürmesi nedeniyle, Dernek Yöneticileri'ne karşı olumsuz tutum takınılmıştır. ATUD Başkan Yardımcısı Uz. Dr. Coşkun Yorulmaz'ın Adli Tıp Kurumu'ndaki ek görevine hiçbir gerekçe gösterilmeksizin 07.01.2004 tarihinde son verilmiş, ATUD Genel Sekreteri Uz. Dr. Lale Tırtıl ve ATUD Yönetim Kurulu Üyesi Uz. Dr. Muhammed Can merkezden çevre şubelere istekleri dışında atanmışlardır.

Yine İstanbul il içi görev yeri değiştirilen Uz. Dr. Sadık Toprak, İstanbul dışına naklen atamaları yapılan ATUD Yönetim Kurulu yedek üyesi Uz. Dr. Taner Güven ve Uz. Dr. Nevin Küçükçallı Adli Tıp Kurumu'ndaki görevlerinden istifa etmişlerdir. Görev yaptıkları birimlerde eleman açığı bulunduğu resmi yazılarda dile getirilmiş olmasına karşın Uz. Dr. Esra Saka, Uz. Dr. Gökhan Batuk, Uz. Hülya İşler, Uz. Dr. Hakan Kar, Uz. Dr. Celal Bütün çalıştıkları yerlerden başka illere atanmıştır.
16.01.2004 tarihinde ATUD'nin internetteki haberleşme grubuna ATK Başkanı Dr. Keramettin Kurt'a ait e-posta adresinden kendi imzasıyla listede bulunan 66 adli tıp hekiminin ATUD'den istifa ettiği mesajı gelmiştir. Hatta dernek üyesi olmayan bazı adli tıp uzmanlarının da bu süreçte yanlışlıkla istifa ettirildiği gözlenmiştir.

Kendilerinin de istifa ederek Dernek'e karşı olumsuz duygularını gösteren yazıdan sonra bu istifa listesinde yer alan kişilerin bir kısmı, dernekten istifa etmediğini, bir kısmı da Kurum Başkanı tarafından toplu bir istifa dilekçesi gönderilmiş olmasının hatalı olduğunu aynı haberleşme grubuna yazı yazarak iletmişlerdir.

Wernicke Korsakoff Hastalığı tanısı olan kişilerde Kurum tarafından düzenlenen çelişkili ve bilimsel niteliği tartışmalı raporlar nedeniyle Onur Kurulları tarafından ilgili hekimlere ceza verilmiş, AİHM bu raporların ve muayenelerin bağımsız ve bilimsel niteliği tartışılmayan kurumlardan alınmasını önermiştir. Adalet Bakanlığı'nın yürüttüğü "yargının iyileştirilmesi projesi" çerçevesinde yapılan değerlendirmelerde de bu tür sonuçlara yol açan İhtisas Kurulları'nın ve Genel Kurul'un lağvedilmesi yer almıştır.

Yeni TCK ve CMK'nun 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe gireceği ve uygulamada Adli Tıp Kurumu'nda görev yapan meslektaşlarımızın iş yükünün daha da artacağı bilindiği halde, uygulamalar Adli Tıp Kurumu'nda çalışma barışını bozmaya yöneliktir. Adli tıp uzmanları, kazandıkları deneyim ve üstlendikleri iş yüküne bakılmaksızın keyfi olarak görevlendirilmeye devam edilmektedir.
Bir kez daha Adalet Bakanlığı ve Adli Tıp Kurumu'nu keyfi uygulamalara son vermeye çağırıyoruz. Adli tıp alanında yaşanan her türlü olumsuzluğa karşı hukuksal mücadelemizi bundan sonrada sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz. "

Kaynak: www.sagliginsesi.com