Ergenekon davasında eski Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan dinlenen Başsavcıyla ilgili kafa karıştıran iddialarda bulundu.
Abone olİstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi'nde görülen duruşmada, söz alan eski Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, Ergenekon savcılarının kendisinden, ilk soruşturmada takipsizlik kararı veren ve şu sıralarda dinlendiği ortaya çıkan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin aleyhine ifade vermesini istediklerini öne sürdü.
İkinci ''Ergenekon'' davasının 16. duruşması başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşmaya, gazeteci Tuncay Özkan, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ve eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin'in de aralarında bulunduğu tutuklu 46 sanık katıldı.
Tutuklu yargılanan Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, İnönü Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Adil Serdar Saçan, İbrahim Özcan, Ersin Gönenci ve Mustafa Dönmez ise duruşmaya gelmedi.
Duruşmada, tutuksuz yargılanan Emin Şirin, Tanju Güvendiren, Muhittin Erdal Şenel, İlyas Çınar, Noyan Çalıkuşu ve Yüksel Dilsiz de hazır bulundu. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, 5 celse duruşmalardan men cezası aldığı için duruşmalara katılamayan Durmuş Ali Özoğlu'nun yokluğunda yapılan işlemleri usul gereği anlattı.
Duruşma, tutuklu sanık emekli Albay Hasan Atilla Uğur'un avukatı Zeki Aksoy'un savunmasıyla devam etti.
Bu arada, Şahin Mengü'nün de aralarında bulundu 8 CHP milletvekili duruşmayı izledi.
SAVUNMALAR 1.5 - 2 YIL SÜRER
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan emekli Albay Hasan Atilla Uğur'un avukatı Zeki Aksoy, 108 sanıklı davada sorgu ve savunmaların tamamlanmasının 1.5-2 yıl gibi bir zamanda gerçekleşeceğini söyledi.
Davanın kurgulanışına uygun olmadığı için sanıkların 1-2 cümleyle savunma yapamayacaklarını belirten Aksoy, sanıklar gibi kendisinin de uzun bir savunma hazırladığını ifade etti.
Geçmişte açıklanamayan her türlü suikast ve faili meçhul olayın, ''hayali örgüt'' olarak nitelendirdiği ''Ergenekon''a yıkıldığını kaydeden Aksoy, iddianamelerde, örgütün 1999'da yeniden yapılandığı, ancak 2002'ye kadar hiçbir faaliyeti olmadığının belirtildiğini dile getirdi.
Aksoy, iddianamede, 23 Mayıs 2003'te ''Genç Subaylar Hareketi' başlıklı haberi yaptıranın Cumhuriyet Çalışma Grubu olduğunun belirtildiğini ifade ederek, ''Aynı iddianamede Cumhuriyet Çalışma Grubunun Aralık 2003'te kurulduğu belirtiliyor. Grup, bu haberi geriye dönük nasıl yaptırabiliyor'' dedi.
Şaibeli olduğu öne sürülen olayların Aksiyon Dergisi'nde yer aldığını savunan Aksoy, ''Ben Aksiyon dergilerini okudum. İddianameyi okumama gerek kalmadı. Çünkü bire bir aynı. Şaibeli olduğu öne sürülen tüm olaylar Aksiyon'da nasıl yazılıyorsa bire bir aktarılmış'' diye konuştu.
''YAKINLARIM TEHDİT EDİLİYOR''
''Ergenekon'' soruşturmasında TCK'nın uygulanmadığını ileri süren Aksoy, şöyle devam etti:
''Soruşturmada 'Ergenekon ceza kanunu' uygulanmaktadır. Burada başka bir hukuk var. Müvekkilimin gözaltına alınması, tutuklanması, tutukluluk halinin devamı, hepsi hukuka aykırıdır. Müvekkilim hakkında tek bir somut delil, fiil yoktur. İddianame, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 12, 13, 14, 15, 17, 19, 36 ve 38. maddelerine aykırıdır. İddianamede, 'Ergenekon terör örgütünün gerçekleştirmeyi planladığı darbe teşebbüsüne ilişkin deliller' diyor. Bir şeyi planlamak suç değildir. İddianamede var olan belgelerin tümünün gerçek olduğu kesin olarak tespit edilse, bu dava 10 yıl sürse bile buradaki insanlara TCK'nın 311 ve 312. maddelerinden ceza verilemez. Teşebbüsten ceza verilemez. Terör örgütü yok. Buradaki herkes tutuklu.''
Aksoy'un savunmasının ardından söz alan Hasan Atilla Uğur da bu soruşturma kapsamında gözaltına alındıktan sonra deşifre edildiğini belirterek, yakınlarının tehdit aldığını söyledi.
Uğur, yakınları veya kendisinin başına bir şey gelirse, deşifre edenlerin sorumlu olduğunu kaydetti.
''ADİL DURSUN ÇİÇEK OLSAYDIM BELKİ BURADA OLMAZDIM''
Tutuklu sanık Adil Serdar Saçan da ''Asıl adım Adil Serdar Saçan, ama burada Adil Dursun Çiçek, Adil Sinan Aygün de olur'' dedi.
14 aydır tutuklu olduğunu dile getiren Saçan, ıslak imza ile darbenin ortasında bulunduğu iddia edilen Dursun Çiçek'in tutuklanıp tutuklanıp serbest bırakıldığını ifade ederek, ''Burada hiçbir zaman tahliyemi talep etmedim. Bu durumun bana açıklanması lazım. Hukukçu olarak hicap duyuyorum. Adil Dursun Çiçek olsaydım belki burada olmazdım. Kuvvetli suç şüphesi olmadığı gerekçesiyle Çiçek tahliye ediliyor da bende nasıl kuvvetli suç şüphesi bulunuyor'' diye konuştu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'in ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında dinlendiği iddialarına da değinen Saçan, şöyle devam etti:
''Fethullahçılarla ilgili soruşturma izni verdi diye Başsavcıyı da dinliyorlar. Gözaltına alındığımda bana ifademde sordular, 'Sen bu soruşturmayı niye kapattın?' diye. Ben kapatmadım, savcı Muzaffer Yalçın'ın imzası var. 'Fethullahçılarla ilgili soruşturma iznini, Tuncay Güney ile ilgili soruşturma iznini kim verdi?' diye sordular. Aykut Cengiz Engin. Demek ki sen Ergenekoncusun... Savcı olarak izin verilmiştir, çalışma yapılmıştır, bir şey bulunup bulunmamıştır. Bunu savunmamda açıklayacağım. İnsanlara yazık ediyorlar. Doğru düzgün insanları yanlış yamuk gösteriyorlar.''
UĞUR'UN AİLESİNE KORUMA TAHSİS EDİLECEK
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, sanık ve avukatların taleplerine ilişkin alınan kararları açıkladı.
Buna göre mahkeme heyeti, ''deşifre olduğu için ailece tehdit edildiğini'' belirten tutuklu sanık emekli Albay Hasan Atilla Uğur'un ailesi için koruma tedbirlerinin uygulanması amacıyla Beşiktaş'taki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılarak, gereğinin yapılmasının istenmesine karar verdi.
ZİR VADİSİ KAYITLARI DÖNMEZ'E VERİLECEK
Tutuklu sanık Adil Serdar Saçan'ın avukatı Celal Ülgen'in talebi doğrultusunda, müvekkiline ait cep telefonları ile Adnan Bulut'a ait telefon görüşme dökümlerinin Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından istenmesini hükme bağlayan mahkeme heyeti, tutuklu sanık Yarbay Mustafa Dönmez'in talebi doğrultusunda da 12 Ocak 2009'da Ankara Zir Vadisi'nde bulunan silah ve mühimmatlarla ilgili olay yerinde çekilen görüntü kayıtlarının bir suretinin Dönmez'e verilmesini kararlaştırdı.
SES KAYITLARINA YAYIN YASAĞI KONULARAK SANIKLARA VERİLDİ
Mahkeme heyeti, ses kayıtları bulunan sanıklara ait kayıtların ayrı ayrı DVD ortamına aktarılmasına ve talepte bulunan sanıklara savunmalarında kullanmaları için verilmesine hükmederken, ancak özel hayatın gizliliğini içeren görüşmeler olabileceği, yine dosyada sanık konumunda olmayan kişilerle yapılan görüşmeler de bulunabileceğinden, iddianameye konu olan görüşmeler ile sanığın savunmasına dayanak yapılacak görüşmeler dışındaki kayıtlar hakkında yayın yasağı konulmasına karar verdi.
Bu konuda gereğinin yapılması için ilgili mercilere yazı yazılmasını kararlaştıran mahkeme heyeti, ayrıca bu konuda kendilerine DVD verilecek sanıklara da cezai ve hukuki sorumluluklarını hatırlattı.
Yargılamanın ileriki aşamalarına geçilebilmesi için bundan böyle sanık ve müdafilere ait talep ve beyanların haftanın son oturumunda değerlendirilmesine karar veren mahkeme heyeti, bugünkü oturumla ilgili olarak sanıkların tutukluluk durumlarının da haftanın son oturumunda değerlendirilmesine hükmetti.
Mahkeme heyeti, bir sonraki duruşmanın 19 Kasım Perşembe günü saat 09.30'da yapılmasını kararlaştırdı.