Adaptasyon süreci…
Tatil dönüşü siyasete adapte olamadım…
Gazetelerin arşivlerine bir göz gezdireyim dedim, “Aman Tanrım!”
Vazgeçtim…
“Asker siyasete karışmasın” cümlesini, yandaş medyada defalarca okudum birkaç dakika içinde…
Doğru, asker karışmasın, ulema karışsın!
Neyse…
Zaten tatil dönüşü, soğuk, itici gündemi yazmak da istemiyor canım…
Canım, masmavi denizden, o güzel görüntülerine rağmen çirkin sesleriyle şarkı söyleme cesaretine sahip martılardan, kelebeklerden, parmağıma konan uğur böceğinden bahsetmek istiyor…
Aşklardan, sevdalardan…
Kardeşlerimden…
Bircik yeğenim Berkay’dan…
Onun gülen gözlerinden, kırmızı yanaklarından…
Biz ona bir şeyler öğretmeye çalıştıkça ondan öğrendiğimiz en güzel şeyden…
Sevgiden…
Bir çocuk, yapıştırıcı gibi bir şey…
Bütün aileyi kendi etrafında toplayıp, bir sürü gülen yüzü aynı anda bir araya getirebiliyor…
Cem Yılmaz’ı izlemiyorsanız aynı anda hepinizin yüzünün gülmesi imkânsız…
Bazen o bile beceremeyebilir bunu…
Ama Berkay öyle mi?
Herkes onu kendine çekmek için büyük yarış içinde ama onu kazanan kadar kaybedenler de çok mutlu…
Onun yüzü gülüyor ya, gerisi fasa fiso…
Canım kardeşlerimle deli dolu bir hafta geçirdim…
Arada onlara kızdım, naz yaptım…
Ama dediğimi de yaptırdım…
Eee bir tanecik kız kardeşleri var, olsun o kadar…
Gördüğüm bütün güzel çiçeklere dokundum, sevdiklerime de…
Dalından erik, kayısı kopardım yedim…
Bahçeden, biber, domates…
Bir kere daha söz verdim kendime, köyde yaşayacağım…
Her şeyden uzak…
Kötü şeylerden yani…
Minicik bir ev, kocaman bahçesi olsun…
Ben doğaya teslim olayım orada, doğa benim olsun…
Tabii tüm sevdiklerim de yanımda olsun…
nsrnylmz@gmail.com