Adana'lı Jülide Sarıeroğlu !..
Recep Tayyip Erdoğan bu ülkeye sadece hizmetleri ile değil bu ülkenin geleceğinde rol oynayabilecek isimlerde damgasını vuruyor..
Bu köşede bazı siyasetçilerin çalışmaları ve duruşları karşısında haklarını teslim ettim…
Çünkü bir gazetecinin her zaman eleştiren olmasına değil, zaman zaman da başarılı insanları takdir etmesi gerektiğine inanan biriyim..
“Gazeteci eleştirir, övmez” fikrine de katılmam…
Başarılı insanlar takdir edilmeli ve örnek gösterilmelidir…
Siyaset dünyasında da bu böyle olmalıdır…
Son yıllarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk siyasetine kazandırdığı, üstlendikleri sorumlulukların hakkını en iyi şekilde yerine getirmeye çalışan örnek isimler gördük…
İşte onlardan biri de Jülide Sarıeroğlu…
Belki AK Parti teşkilatları onu tanıyor ve biliyordu…
Ama Türkiye onu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olduğunda tanıdı.Bakan olduğu açıklandığında “Kim bu kadın” diyenler çok oldu…
Fakat kısa zamanda son derece liyakat sahibi bir isim olduğunu herkese göstererek dikkat çekti.
Çünkü damdan düşer gibi siyaset sahnesine inmedi ve bakanlık koltuğuna oturmadı…
Kimdi bu kadın?
Çalışma Ekonomisti…
Sendikacı…
İnsan Hakları İnceleme Komisyon Üyesi…
Yerel yönetimlerde tecrübe sahibi…
Çalışan Kadınlar, Çocuk Hakları, İş Arama Teknikler, AB ülkelerinde Sosyal Diyalog örnekleri üzerine kitapları olan…
İki dönem Ankara ve Adana Milletvekilliği görevini üstlenen…
Doğu ve Güneydoğu’da Koordinatör olarak çalışıp halkla bütünleşen…
65. Hükümette Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevini yürüten…
Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlenen…
Doğup büyüdüğü topraklar olan Adana’nın sevgisini kazanmış…
Sade yaşamayı seven, son derece ciddi ve tutarlı duruş gösteren…
Konuşmaktan değil iş yapmaktan hoşlanan…
Böyle bir CV’si olan bir siyasetçiden bahsediyoruz…
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı döneminde tarihi kararlara imza atmak ona nasip oldu…
Taşeron işçilerin kadro alması bu ülkede hayaldi…
Ama onun bakanlığında bu HAYAL GERÇEK OLDU..
Bu bile başlı başına devrimdi…
Türk siyaset dünyasında Bülent Ecevit örneği gibi bazı Çalışma Bakanları unutulmaz ya…
İşte taşeron kararının altına imzasını atan, sendikalarla sorunları rahatlıkla çözmesini bilen Sarıeroğlu’nun bakanlık dönemi unutulmazdır…
Sessizce geldi…
Az zamanda büyük işler yapmak ona nasip oldu..
'Birdaha gelmek üzere' dercesine ardında iz bırakarak gitti..
Bakın Çalışma bakanları bu ülkede işçi haklarına karşı ketum tavırları nedeniyle fazla sevilmez ama çalışma dünyası Sarıeroğlu’nu sevdi.
Dikkat ettim bakanlığı döneminde kendisine yönelik sendikalar dahil bir olumsuz açıklama yapılmadı…
Siyaset dünyasına damdan düşer gibi gelmedi…
Emek vererek, işinin ehli olarak, sendikacılığın, teşkilatçılığın hamuru ile yoğrularak, çalışma dünyasının derdini bilerek gelip bakanlık koltuğuna oturmak ve üstlendiği sorumluluğun hakkını vermek işte böyle bir şey…
Hizmet bayrağını teslim ederken partisinde ‘Sivil Toplum ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı’ olarak karargahta nöbete çekildi diyeceğim ama nerede…
Sosyal medya hesapları da dahil bakıyoruz…
Genel Merkezde boş günü yok…
Ankara-Adana hattında koşuşturuyor…
İlleri geziyor, halkla buluşuyor…
Bakıyorum kısa zamanda Adana gönül ışığı ile ‘ADANAM’ diyen bir siyasetçiyi ancak bu kadar bağrına basabilirdi..
Bir düşünün Adana Demirspor’un yıllarca kangren olmuş sorunlarına bile el atıp çözdü…
Yani bir kısa araştırma yaptığınız zaman Jülide Sarıeroğlu’nun sıradan bir kadın siyasetçi olmadığını görürsünüz…
Alfred Lord Whıtehead’ın güzel bir sözü vardır;
‘Büyük düşler kuranlar düşlerini gerçekleştirmez, aşarlar’
İşte Sarıeroğlu bunu başarmaya çalışan bir siyasetçi…
Davasına, partisine, dava arkadaşlarına öylesine bağlı bir siyasetçi ki yazımın çıkış noktası da bu.
Bizzat yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum…
Geçtiğimiz ay Karadeniz Bölgesi’nde fındık fiyatının bir türlü açıklanmaması üzerine bölge milletvekillerini “Hepiniz sınıfta kaldınız. Yarın üreticinin karşısına nasıl çıkacaksınız?” diyerek eleştiren bir yazı yazmıştım…
Hem köşemde hem de sosyal medya hesabından yazımı paylaştım…
O akşam otururken Twitter adresimin mesaj kısmına bir ileti düştü...
“Osman Bey hayırlı akşamlar. Müsaitseniz arayabilir miyim?” diyordu...
Yazan kişi eski bakanımız Jülide Sarıeroğlu...
Ardından telefonda görüştük…
Sarıeroğlu’nun aramasının nedeni ise Karadeniz milletvekillerinin fındık üreticisine sahip çıkmadıkları yönünde kaleme aldığım eleştirel yazıydı...
Dedi ki;
“Osman Bey arkadaşlarımıza haksızlık yapmayın. Ben Karadenizli milletvekillerimizin bölgelerin sorunlarını çözmek için nasıl çalıştıklarını, nasıl uğraş verdiklerini çok yakın bilen biliyorum. Fındık üreticilerimiz için de neler yaptıklarını TBMM’de görüyorum. Kimse merak etmesin yakında yaptıkları çalışmalar neticesinde gereken açıklama yapılacak.”
İnanın şaşırmadım dersem yalan olur!
Sayın Bakan’ın seçim bölgesi Adana…
Sahip çıktığı milletvekilleri Karadenizli…
Şöyle bir düşünün şimdi;
Karadeniz milletvekilleri fındık fiyatının açıklanmaması üzerinden yaptığımız eleştirilere kayıtsız kalıp açıklama dahi yapma gereği duymazken, Genel Başkan Yardımcısı Jülide Sarıeroğlu yazımızı okuyup eleştirilerden rahatsızlık duyarak bir akşam yazarı arayıp milletvekili arkadaşlarına sahip çıkıyordu.
“HELAL OLSUN” dememek mümkün mü?
Dava arkadaşlığı işte bu..
Siyaset dünyasında kendinden başka kimseyi düşünmeyen birçok insanda “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mantığı hasıl olmuşken Sarıeroğlu’nun ortaya koyduğu bu duruş ve duyarlılık önemli bir örnektir..
Liyakat denince Alev Alatlı hocanın o muhteşem sözlerini yazmamak mümkün olmaz;
Der ki;
*
Liyakat sorunu çözüldüğünde Türkiye şahlanır. Bir kere, eğitimden adli sisteme, imardan enerjiye, tarımdan basına hemen her alanda gözlemlediğimiz o müthiş savurganlığın sonu gelir. Zor kazanılmış birikimlerimizi rasyonel yatırımlara dönüştürme imkanı doğar.
Zaman yönetimi mümkün olur.
Bir günlük işi bir aya yayıp sürüncemede bırakmaz, ödenekleri çarçur etmez, bütçeleri delmeyiz. Mahkemeler daha hızlı karar alır.
Çocuklar hangi sınava gireceklerini bilir.
Tesisatçı gideri yanlış yere bağlamaz. Elektrikçi kabloyu izole eder, yangın çıkartmaz. Caddeler, en ufak bir serpintide göle dönmez.
Dünyayı doğru okur, doğru yorumlar, kim dost, kim düşman doğru kestirirsek olası FETÖ'lere hazırlıksız yakalanmayız.
Hepsinden önemlisi, liyakat noksanının suçunu birbirimize atmaz, birbirimizi haksız kazançla, ihanetle suçlamaktansa meselelerin kök nedenlerine inme alışkanlığı kazanırız.
Siyaset bile rasyonelleşir.
Bizi kahreden olumsuzlukların ezici çoğunluğu, aktörlerin ehil olmamalarından kaynaklanıyor, ahlaksızlıklarından değil.
Hasılı, liyakat meselesini çözer, emaneti ehline bırakmayı ilke edinirsek, etnik veya sınıfsal veya ideolojik kutuplaşma kaygıları yok olur, Türkiye 21 yüzyılda uçar! Ele güne karşı
*
Bu sözlerin var mı ötesi!..
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu gerçeğin artık iyice farkında…
İşi ehline vermek için mücadele ediyor..
Ve bu ülkeye hizmet ederken, Türkiye’nin hem bugününe hem de geleceğine damgasını vuracak genç liyakat sahibi isimleri de hem devlete hem de siyaset dünyasına kazandırmak için çalışıyor.
Neyi nasıl yapacağını iyi bilen siyaseti rasyonelleştirmeye çalışan isimlere dikkat çekiyor…
İşte Jülide Sarıeroğlu öyle bir isim..
Alanında kendini çok iyi yetiştirmiş, çalışkan, sorumluluk ve risk almasını bilen halkta karşılığı olan Sarıeroğlu gibi liyakat sahibi siyasetçiler 2023 Türkiye’sinin birer aydınlık yüzü olarak devletin yönetim kadroları için bir şanstır…
O nedenle örnek olması açısından bir hakkın teslimini yapmak istedim…