BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Acılı aile mücadeleyi bırakmayacak

Hastanede bir dizi ihmal sonucu öldüğü iddia edilen İrem Yağcı'nın babası Ahmet Yağcı, kızının ölümünde ihmali bulunanlarla ilgili yetkililere çağrıda bulundu.

Abone ol

Kurban Bayramı'nın 4. günü fenalaşarak Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'ne kaldırılan ve ilk müdahalede mantar zehirlenmesi teşhisi konulan ilköğretim okulu öğrencisi İrem Yağcı'nın babası Ahmet Yağcı, yaşadıklarını anlattı. Ahmet Yağcı, "Kızımı, Zonguldak Kadın Doğum Hastanesi'ne getirdik. Orada da doktor müdahale etti, tahliller sonucu 'çocuğunuzda bir şey bulamadım' dedi. Bize tekrar sordu. Sonra, çocuğun ne yediğini sordu. Çocuğum da o sırada, 'Biz akşam mantar yemiştik' dedi.

Benim çocuğum mantar sevmiyor. Doktor da başka hiçbir müdahale de bulunmadı. Zehirlenme olduğunu söyledi. Acilmiş demek ki. Doktor bana sevk ettiğini önce söylemedi. Benimle birlikte hastaneye gelen komşuma söylemiş. Ben de doktor hanımla görüştüm. Doktora, 'Sevk ediyormuşsunuz' dedim. Bana, 'Sevk ediyorum. Yerini arıyorum. Bölgeden daha çıkmadı yeriniz. Zonguldak Karaelmas Tıp Fakültesi kabul etmedi. Bolu İzzet Baysal'da da yer yok' dedi. Ankara Çocuk Hastanesi'nde yer bulunmuş" dedi.

"4.5 SAAT AMBULANS BEKLEDİK"

Kendilerine çocuğunun sevk edilmesiyle ilgili öğle saatlerinde haber verildiğini anlatan baba Ahmet Yağcı, 4.5 saat ambulansın gelmesini beklediklerini iddia etti. Yağcı, "Bize öğle saat 13.30 gibi geldi söyledi. Ondan sonra da biz ambulans beklemeye başladık. Yaklaşık 4.5-5 saat ambulans bekledik. Ambulans geldi ama doktor tam donanımlı ambulans istemiş. Ambulansın içinde hiçbir sağlık personeli yokmuş. Yalnızca şoför vardı. Ambulans tam donanımlı değildi zaten. Hemşire geldi. Oradaki çalışan bayanıgörevlendirdiler. O da hamileydi.

Ambulansta biz arkada çocuğun yanındaydık. O bayan görevli ise ön tarafa bindi. Önemli bir şey olursa cama vurmamızı söyledi. Yola çıktık. Devrek ilçesine kadar geldik. Orada alışveriş yaptılar sanırım. Yine yola çıktık, Mengen'e doğru geldiğimizde çocuk fenalaşmaya başladı. Hemen hemşireye haber verdik. Ambulansı durdurup, çocuğa baktı. Doktora telefon edip durumunu soracaktı. Ne benim telefonum ne de hemşirenin telefonu çekti. Yola biraz daha devam ettik.

Telefon çekmeye başlayınca görevli, doktoru aradı. Doktor, tepki verip vermediğini sordu. Görevli de tepki verdiğini söyleyince Ankara yoluna devam etmemizi söyledi. Yine yola çıktığımız da bu sefer çocuğun ağzından kan gelmiş. Görevli tekrar doktoru aradı. Doktor da en yakın hastaneye gelmemizi söyledi. O sırada çocuğun öldüğünü anladım da yine de ümitliydim. Hastaneye vardığımızda çocuğa müdahale yaptılar ama çocuk ölmüştü" dedi.
"DOKTOR ŞÜPHELENDİ"

Ambulansla Gerede Devlet Hastanesi'ne geldiklerini anlatan Yağcı, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen çocuğunun kurtarılamadığını söyledi. Doktorun, çocuğunun ölüm şeklinden şüphelendiğini söylemesi üzerine otopsi istediğini anlatan Ahmet Yağcı şunları söyledi:

"Doktor bizi odasına çağırdı ama çocuğun zehirlenmeden dolayı ölmediğinden şüphelendiğini dile getirdi. Bize, 'Bu çocuğun zehirlenmeden dolayı ölmediğinden şüpheleniyorum. Otopsi isteyeceğim' deyip gözlerinde yırtık olduğunu söyledi. Biz de otopsi yapılmasını kabul ettik, çocuğu da defnettik. Adli Tıp Raporu da 4 ay sonra gelecekmiş. Doktor, herhalde çocuğun ölüm şeklinden şüphelendi. Benim şüphelendiğim bir durum yok. Çünkü çocuğum rahatsız değildi ki. Bir anda oldu. Çocuğun bir anda gözleri kaydı. Savcılığa şikayette bulundum. Adli Tıp'tan sonuç gelene kadar soruşturma başlatılamayacağı söylendi."

Zonguldak Cumhuriyet Savcılığı'na şikayette bulunduklarını söyleyen Ahmet Yağcı, "4,5 saat ambulans bekledik. Bunlar nerede, kaç tane? Doktorlar nerede? Başhekim nerede? Zaten başhekim de istifa etmiş bu olaydan dolayı. Ne için gelmediler, ne iş yapıyorlar. Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi'nin sağlık çalışanları yoktu zaten, bizimle birlikte gelen personeli bile hamileydi. Şehir dışına pratisyen doktorla gidiliyormuş. Doktora da bu yüzden şikayet ettim. Dedim, 'Tam teşekküllü ambulans istiyorsunuz ama onları kullanacak personel yok' dedim. Niye istedin o zaman ben arabama koyar yine getirirdim. Allah kimsenin başına vermesin. Başkaları bizim yaşadıklarımızı yaşamasın. Bizim canımız gitti. Aynı olay tekrarlanmasın, herkes dikkat etsin. Herkes yaptığı işe dikkat etsin. Herkes sorumluluğunu bilsin" diye konuştu.