Aydın Göz Hastanesi Konsültan Hekimlerinden Prof. Dr. Erkin Kır, maküla hastalığı ile ilgili açıklama yaptı.
Abone olAydın Göz Hastanesi Konsültan Hekimlerinden Prof. Dr. Erkin Kır, maküla hastalığı ile ilgili açıklama yaptı. Kır, bayanların ve açık renkli göze sahip olanların, hastalık riskinin daha yüksek olduğunu belirtti.
Sarı Nokta Hastalığı ya da Yaşa Bağlı Maküla Hastalığı olarak da isimlendirilen Makula Dejeneresansının görme merkezini tahribata uğratan bir hastalık olduğunu ifade eden Prof. Dr. Erkin Kır, “Görme zamanla kademeli olarak azalır ve merkez karanlık bir odak haline gelir. Merkez çevresindeki retinanın sağlam olması nedeniyle tam olarak körlüğe yol açmaz, ancak bakılan bölgenin merkezinin görülememesi hastanın hayat kalitesini olumsuz yönde etkiler. Maküla dejenerasyonun gelişmesinde temel risk faktörü ilerleyen yaştır. Bunun yanı sıra aile öyküsü, cinsiyet (kadınlarda daha fazla), açık renkli göz, hipertansiyon, kalp hastalığı, sigara öyküsü ve UV ışınları da risk faktörleridir. Özellikle güneş ışığına, elektrik lambasına uzun süre direkt maruz kalmak hastalık riskini artırır” dedi.
Hastalık tek gözde ve başlangıç aşamasında ise durumun hasta tarafından fark edilmeyebildiğini ifade eden Prof. Dr. Erkin Kır, “Görme bozukluğu olarak şu tip belirtiler izlenebilir: Bulanık, puslu görme, elektrik direkleri, kapı-pencere kenarları, yazıların satırları gibi düz çizgilerin dalgalı ve eğri görünmesi, odaklanılan bölgenin merkezinin görülmesinde güçlük. Görme keskinliğinizde bir azalma hissettiğinizde doktorunuz görme fonksiyonunuzu değerlendirmek için çeşitli testler yapacaktır. Sarı Nokta Hastalığı oftalmoskopi ile ya da çeşitli merceklerle makulanın incelenmesi sonucu anlaşılabilir. Bazı olgularda fundus fluoresein anjiografi (FFA) denilen ve damardan renkli bir ilacın verilmesi ardından retinadaki kan damarlarının görüntülenmesi prensibine dayanan bir tetkik gerekebilir. Kısaca FFA denilen tetkik sonrasında hastalığa neden olan damar oluşumları ve yerleşimi saptanabilir. FFA tanı ve takip açısından makular dejenerasyon olgularında son derece yararlı bir tetkiktir. Retinanın kesitini gösteren optik koherens tomografi (OCT) tetkiki de hastalığın tanısında ve tedavinin değerlendirilmesinde çok önemlidir. Son yıllarda vitreus içine yapılan ilaç enjeksiyonları günümüzde en çok tercih edilen bir tedavi yöntemidir.. Bu yöntemle farklı ilaçlar göz içine uygulanmaktadır. Tedavinin amacı esas olarak görmenin korunmasıdır. Son 3-4 yıldır sıklıkla kullanılmaya başlanan bu ilaçlar görmenin korunmasında büyük yarar sağlamaktadır. Enjeksiyonun steril ortamda uygulanması enfeksiyon riskini azaltacağından, işlemin ameliyathane ortamında yapılması tercih edilir. Yine enfeksiyon riskini azaltmak için enjeksiyon sonrası antibiyotikli göz damlaları kullanılır” diye konuştu.