BIST 9.300
DOLAR 34,35
EURO 36,33
ALTIN 2.825,05
HABER /  GÜNCEL

Açık Radyo 10 yaşında

İlk kez 13 Kasım 1995'te 'merhaba kainat' diyerek yola çıkan Açık Radyo 10 yaşına bastı. Dinleyicide fena halde tiryakilik uyandıran radyo adeta bir okul haline geldi.

Abone ol

10 sene önce 'merhaba kainat' diyerek yayın hayatına başlayan Açık Radyo emekleme dönemini bitirdi. Dinleyicide adeta bir yaşama biçimi haline gelen Açık Radyo ele aldığı program ve yayın politikalarıyla adeta bir okul haline geldi. Radikal 2 Yazarı Nazan Özcan, Açık Radyo'yu deyiş yerindeyse 'dinleyici kulağı'yla değerlendirdi:

Yazı: Nazan Özcan
Kaynak:


Açık Radyo deyince aklıma beyaz bir at geliyor", "Açık Radyo deyince aklıma düğmesi açık olan radyo geliyor", "Açık Radyo deyince aklıma araba geliyor, kırmızı"... Özel bir okulun anasınıfı öğrencileri, öğretmenlerinin çizdiği ve Açık Radyo yazdığı kocaman bir kartona bu cevapları yazmışlar. Açık Radyocular da bunu çerçeveletip duvarlarına asmışlar. 10. yıllarını kutlama vesilesiyle gittiğimizde, okuduklarımızla hem çok eğlendik hem de böyle radyoya böyle cevaplar cuk oturmuş dedik.

13 Kasım 1995'te ilk sesini veren Açık Radyo'ya, o zamanlar da işin başında olan Ömer Madra ve arkadaşları "Müthiş bir proje, altı ay gider işte" diye ömür biçmişler ama öldürmeyen Allah öldürmez! "Kurulamazdan çok yaşayamaz hakimdi. Dönüp baktığımda, kurulduğu ilk günden beri değişmeden, çürümeden, yozlaşmadan sürmesi, başarı denecekse budur Açık Radyo için" diyor Madra. Üç aşağı beş yukarı eşit pay sahibi 92 ortaklı bir kolektif olarak bölgesel yayın yapan radyo çoğulcu demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler dışında hiçbir ideolojiye bağlı değil. Kâr amacı gütmüyor ve tabii ki tekel medyasından çok uzaklarda, kendi kafalarına göre takılıyorlar. Kendilerini "Kainatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine açık" tutarak. Her sese açıklar ama elbette kendi ölüm fermanlarını imzalayacak olanlara değil. "Tekel medya ortamında çok zor ama bağımsız olmak keyifli, çekilen eziyetleri anlamlı kılıyor. Kainatın bütün seslerine açıklık totaliter düşünceyi kapsamıyor. Tek doğrucu, yani çoğulcu demokrasinin dışında, onu yok edecek faşist bir yayın yapmayız" diye açıklıyor durumu Madra.

Çok konuşan radyo

94.9'un 10 yıllık ömrü en az kendisi kadar enteresan. Bir kere yayınların yüzde 40 civarı konuşma ve tartışma. Hatta en çok eleştirilen halleri bu. Bu kadar çok konuşmayı yüreği kaldırmıyanlar var elbet. Ama eskisine göre az. Ya sağlam "mazoşit" oldular, ya alıştılar ya da her yerde dinleyecemeyecekleri müzikler hatrına konuşmalara da kulak veriyorlar. Ne de olsa o müzikler neredeyse bulunmaz hint kumaşı. Klasik öncesi dönemden tutun İskandinavya müziklerine, operetlerden ortaçağ müziklerine, Osmanlı müziğinden şansona kadar açılıyor yelpaze. Bu yelpaze içinde 10 yılda her kesimden, meslek dalından 728 kişi, 698 program yaptı. Şu anda her hafta 154 programcı 122 program kotarıyor. "Mesela bir taksi şoförü, altı ay 'Dikiz Aynasından' diye bir program yaptı. Kulak burun boğaz uzmanı olan bir profesör de, Bach'ın 250. yıldönümünde dört buçuk sene Bach üzerine her hafta program yaptı. Gençken yeni bir plak çıktığında birkaç arkadaşımı toplar, birlikte dinlerdik. Şimdi biraz daha fazla insanla yapıyoruz yani. Programcılardan kimse bir kuruş almadı hatta onları sömürdüğümüz oluyor, CD'lerini kendileri almanın yanında arşive hediye eden insanlar var" diyor Madra. Konuştukları konular da düşman başına denecek türden: İklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma, felsefe, çocuk hakları, kadın meselesi, 6-7 Eylül Olayları, Irak Savaşı, Sabra Şatila katliamı, 15-16 Haziran yürüyüşleri, Cemal Reşit Rey'e kadar her şey. Yani hem biyolojik çeşitlilik var hem de ana akım medyanın pek de meyletmediği konular. "10 yıl boyunca dinleyicinin ruhunu karartmak, intihara sevk etmek pahasına bu yayını sürdürdük" diyor Madra. Mesela 99 depreminden sonra 60 gün kimsenin radyodan çıkmadan ihtiyaçlarla insanları buluşturduğu dönem en gurur duyduklarından. Ayrıca minicik mekânları 10 yıl içinde yaklaşık 10 bin konuk ağırladı. Naom Chomsky'den Robert Fisk'e, Hasan Cemal'den Gilberto Gil'e, Yaşar Kemal'den İbrahim Ferrer'e, Manu Chao'dan Tarık Ali'ye, Aykut Kocaman'dan Arif Mardin'e, Jose Bove'den Kazım Koyuncu'ya kadar... Ve dahası; 68'le ilgili olarak açtıkları Magnum sergisi, iki defa düzenledikleri müthiş eğlenceli ve keyifli olan müzik şenlikleri, konferanslar, paneller, partiler, son dönemde başladıkları adamakıllı radyo tiyatroları... Şimdi de herkesi 3 Aralık'ta Türkiye'de ilk defa yapılacak ilklim değişikliğine karşı gösteriye davet etmekle meşguller. Yataklık yapmaktan hoşnutuz elbet!

Kaçık programcıya kaçık dinleyici

Genel dinleyici profili eğitim ve gelir düzeyi yüksek olanlar ama bunun yanı sıra taksi şoförleri de var, beni unutmayın diye telefon eden bakkal da. Evde ve arabada dinlenme eşit. Ayrıca kadın erkek dinleyici eşitliği de var. Son araştırmalardan birine göre günlük dinleyici oranı 45-60 bin arasında, bir önceki gün dinleyicisi 80 bin. Programcılar "kaçık" olunca dinleyiciler de imama uyuyor elbet. "Jew's Harp diye bir alet var, bir programda bunu kullanan bir grubun parçasını çaldım. Biri telefon etti, bunun ne olduğunu biliyor musun? Yahudi ya da çene arpı deniyor, az kullanılan, kökeni bilinmeyen bir şey. Bir tartışma başladı dinleyiciler arasında, birisi bir CD gönderdi. Jew's Harp konçertosu!" diyor Madra ve devam ediyor: "Bilgi ve deneyim paylaşımı var, bizim için en heyecanlı yanı. Radyolara eğlence mecrası olarak bakılıyor, dolayısıyla da dünyanın en fazla eğlenen ama en az bilgilenen toplumları ortaya çıkıyor. Bunun böyle olmaması için çalışıyoruz". Durum interaktifi çoktan geçmiş, gece çalınan müzikleri tanıyanlara sabah tost ve ayran ısmarlayan programcılar bile var.

En son dinleyiciler para pul meselesine de el attılar. Çünkü bu 10 yıldır Açık Radyo'nun en öldürücü derdi paraydı. Önceleri reklam alamamak, sonra krizler süründürmüş, hâlâ da süründüklerini söylüyorlar. Geçen yıl katkı kampanyası başlatmışlardı. Dinleyicilerin 100 ya da 50 YTL vererek bir programa sponsor olacağını ve programın başında ve sonunda adlarının söyleneceğini duyurmuşlardı. Geçen sene tam 2,500 kişi isterse kuruş vermeden dinleyeceği programlara sponsor oldu, bu sene de sayı aynı. Neyse şu aralar reklam gelirleri çok fena değil, giderleri aşağı yukarı karşılıyor. Ama tabii ki yeni tekliflere açıklar. Teklif yapmak için durumu tekrar tartmak istiyorsanız, bu pazar saat 14.00'te 94.9'u ayarlayın ve 10. yaşları için "Neler yapmışız" şiarıyla hazırladıkları radyo belgesellerini dinleyin. Gri arabanızda da olsanız, düğmeyi açın!