BIST 9.673
DOLAR 35,17
EURO 36,60
ALTIN 2.962,18
HABER /  GÜNCEL

AB'ye Türkiye ile ilgili çağrı

Türkiye'ye methiyeler dizen iki yazarın yaptığı yorumda, Türkiye ile ilgili şu endişelere yer verdiği görüldü.

Abone ol

Financial Times gazetesi, AB-Türkiye ilişkilerine ilişkin bir yorum yazısına yer verdi. Guardian ise Iraklı Kürtlerin savaş sonrası beklentileri konusunu ele aldı. Diğer Avrupa gazetelerine, Prenses Diana'nın mektubu ile İsviçre genel seçimlerinin yankıları yansıdı. 21 Ekim 2003 Salı 10:35 LONDRA - Financial Times gazetesi, AB-Türkiye ilişkilerine ilişkin bir yorum yazısına yer verdi. Guardian ise Iraklı Kürtlerin savaş sonrası beklentileri konusunu ele aldı. Diğer Avrupa gazetelerine, Prenses Diana'nın mektubu ile İsviçre genel seçimlerinin yankıları yansıdı. Şu sıralarda avukatlık yapan Amerikalı iki eski hükümet yetkilisi Stuart Eizenstat ve David Marchick, Financial Times gazetesinin yorum köşesinde birlikte kaleme aldıkları yazıda, Avrupa Birliği'ne seslenerek ''Türkiye fırsatı kaçmasın'' dedi. Önümüzdeki ay Avrupa Komisyonu aday ülkelerin üyelik planlarını tartan ilerleme raporunu yayınlayacak. Türkiye'den yeni döndüklerini söyleyen Amerikalı iki yazar, ''Avrupa Birliği yönünde köklü reformlara girişen Ankara hükümetinin üyelik hayalleri bir takvime oturtulmalı ki, bu ivmenin devamı da gelsin'' diye yazdı. Amerikalı iki yazar, ''Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye ilişkin alacağı kararın İslam dünyasındaki yansımaları, Afganistan ve Irak'ın işgali ve yeniden yapılanmasından çok daha etkili olabilir. Brüksel'in Türkiye'ye vereceği yanıtın tarihi sonuçları olacak. Ortadoğu'da demokratik ve laik olan tek Müslüman ülkenin batılı değerler istikametinde yürümeye devam edip etmeyeceğini etkileyecek. Avrupa Birliği'ne üyelik gayesi, demokratik reform programını yüreklendirerek, kökleri İslam'a dayanan AK Parti hükümetini, yaygın kuşkulara rağmen, laik bir rotada tutuyor. Irak'ı laik ve demokratik bir ulus haline getirme planlarına bir diyeceğimiz yok ama Türkiye zaten gelişmeye yatkın bir temele sahip. Şayet ılımlı İslamcı bir parti, Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne üyelik yolunda götürebilirse, bütün Müslüman dünyada dönüşümün emsali olacaktır'' diye devam etti. Yorum yazısında, Avrupalıların Türkiye'ye ilişkin coğrafi ve kültürel birçok çekince dile getirdiği, ama muhalif kanadın en başta Fransa ve Almanya olmak üzere esas endişesinin, işsiz Türklerin Batı Avrupa'ya olası göç dalgası olduğu yazıldı. Fakat Amerikalı iki yazara göre, Türkiye'nin üyelik süreci kademe kademe uzun bir zamana yayılabilir. Yorum yazısında, ''Yeter ki kesin bir takvim belirlensin, sınırların kalkması gibi konularda Türk kamuoyu sabırlı davranacaktır'' denildi. Guardian'ın Kuzey Irak'tan yazan muhabiri, Kürtlerin hayal kırıklığını bildirerek, ''Kürtlerin yeni Irak'tan umutları hızla eriyor'' dedi. Guardian muhabirine göre Iraklı Kürtler, savaş sonrası Irak'ın etnik, dini ve siyasi sorunlarının düğümü içinde, taleplerine artık kimsenin kulak asmadığını düşünüyor. Gazete, 12 yıldır Bağdat'ın yörüngesi dışında özerk bir düzende yaşamaya alışmış Iraklı Kürtlerin, şimdi federal bir yapı içinde bu düzeni sürdürmek istediğini ama Türkiye dahil komşu ülkelerin bu senaryodan duyduğu derin kuşkular bir yana, Iraklı Arapların da çekinceleri olduğunu yazdı. Gazete, ''Kürtlerin federalist talepleri, Arap milliyetçiliği ile çatışabilir. Araplar, Kürt milliyetçiliğini güçlü bir merkezi hükümetle kontrol altında tutmak istiyor. Kürtlerin talebi, İslami bir devlet hayalini kuran Şii unsurlarla da sorunlar yaşayabilir'' diye yazdı. Guardian'a göre, sokaktaki Iraklı Kürtler, gidişattan hoşnut değiller ve Erbil Üniversitesi'nde okuyan genç bir Kürt, ''Bizim Bağdat'la işimiz ne?'' diye sorduktan sonra ''Ben ve arkadaşlarım Arapça bile bilmeyiz. Son 12 yıldır kendi başımıza gayet iyi idare ettik. Bundan sonra da böyle devam edelim'' dedi. Guardian'ın konuştuğu bir diğer genç, Amerika'ya savaş sırasında verdikleri desteğin karşılığını alamamaktan şikayet ederek, ''Amerikalıların yanında savaştık biz. Ve Türklerin iddia ettiğinin aksine, bağımsızlık ilan etmedik. Peki Amerika bizi nasıl mı ödüllendirdi? Türk askerlerini Irak'a davet ederek'' dedi. Prenses Diana'nın ölümü üzerinden 6 yıl geçti ama söylentiler dinmek bilmiyor. Times, ''Acaba basit bir kaza mıydı, yoksa bir suikast mi?'' diye sordu. Prenses'in eski kahyasının dün ortaya çıkardığı mektup, komplo teorilerini yeniden alevlendirdi. Ölümünden 10 ay önce, sırlarını paylaştığı kahyaya yazdığı mektupta Diana, ''Birilerinin kendini öldürmek istediğini, hatta, arabasında kaza planları yapıldığını'' ileri sürdü. Times, bu sabahki başyazısında, ''6 yıldır İngiltere'de hala açılmayan şu soruşturma artık açılsın ve Diana'nın ölümü konusundaki efsaneleri gömelim'' dedi. Gazete, ''Prenses Diana'nın mektubundaki sözler, başına gelecekleri haber verir gibi. Ama acaba Diana bunları yazarken haklı bir panik içinde miydi, yoksa akıl dışı bir paranoya mı yaşıyordu? Gerçeği söylemek gerekirse, o bir prensesti ama ayılıp bayılmayı da çok severdi'' diye yazdı. Times'a göre, ''mektupta yazanların Paris kazasıyla örtüşen unsurları, bir komplodan ziyade, basit bir tesadüfe benzese de kamuoyunun birinci şıkkı tercih ettiği de bir gerçek''. İsviçre genel seçimlerinin yankıları Avrupa gazetelerinde ortak konulardan birini oluşturdu. Pazar günkü genel seçimlerde aşırı sağ Halk Partisi'nin, yabancılara ve Avrupa Birliği'ne karşıt bir kampanya yürüttükten sonra, parlamentoda en büyük grubu oluşturması, Belçika gazetesi Le Soir'da ön sayfaya ''İsviçre artık eski İsviçre değil'' manşeti ile yansıdı. Belçika gazetesine göre, ''Yabancı düşmanı sağ kanat partinin İsviçre'deki kazanımlarını, siyasi bir deprem olarak yorumlamak yanlış olmaz''. Danimarka basınından Information gazetesi de İsviçre seçimlerinden pek memnun olmadığını dile getirdi. Information, seçim sonuçlarının ''toplumsal bir güvensizlik duygusunu'' yansıttığı görüşünü savundu. Gazete, ''İsviçreli olmak demek, kendini güvende hissetmemek demek. Dünyanın en zengin ülkelerinden birinde yaşayıp, çevreni adi suçluların sardığı hissiyle yaşamak demek'' diye yazdı. Danimarka gazetesi, Halk Partisi'nin Avrupa Birliği karşıtlığının İsviçre'de zaten pek göze batmadığını çünkü ülke kamuoyunun genelde bu konuda çok hassas olduğunu ve ''evetçi'' partilerin bile sessiz kalmayı tercih ettiğini yazdı. Gazete, ''Avrupa'nın kalanı birleşip bütünleşme sürecinde iken, İsviçre halkı Alpler'de kendini biraz daha tecrit etmeyi uygun gördü'' diye yazdı. Information, İsviçre'nin kendi bildiği yolda ayakta durmaya devam edeceğini ifade ederek ''Bankacılık sektöründe gizlilik politikası ve düşük vergilerle, İsviçre sermaye ve yabancıları çekmeye devam edecek. Zenginseniz, kapıları sonuna kadar açık; ama siyasi sığınmacılara değil'' diye yazdı.