BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

AB'nin gözü Türkiye üzerinde

AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'yi izlediğini ve gözlerin üzerinde olduğunu belirtti.

Abone ol

AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'yi izlediğini ve gözlerin üzerinde olduğunu belirterek, ''İçeride ne yaptığınız dışardan gözleniyor. Artık hoşlanmadığınız durumları gizleyemezsiniz'' dedi. Lagendijk, Kurumsal İletişim Profesyonelleri Platformu tarafından düzenlenen ''Stratejik İletişim Yönetim Zirvesi''nde yaptığı konuşmada, AB'de Türkiye'nin algılanmasında bazı sorunlar olduğunu söyledi. Türkiye'nin nasıl algılandığını bilmesi halinde, Türk hükümetinin AB ile iletişiminde büyük kapıların açılacağını ifade eden Lagendijk, Türkiye'de, AB'nin en küçük açığı yakalamaya çalışarak kamuoyu nezdinde kötü duruma düşürmek istediği yönünde yanlış bir algılama bulunduğunu, dolayısıyla tarafların karşılıklı olarak algı düzeylerinde değişiklik yapmaları gerektiğini kaydetti. Lagendijk, ''AB sizi izliyor. Bunu unutmayın. Gözleri üzerinizde. (İç politikada çekişmeler önemli değil. Biz iç politikayı yaparız, dış politika önemli) tarzı bir yaklaşım artık Türkiye açısından geçerli değil. Basın, parlamento hepsi gözlerini size çevirdiler. İçeride ne yaptığınız dışarıdan gözleniyor. Artık hoşlanmadığınız durumları gizleyemezsiniz. O bilgiler dışarıya gidiyor'' şeklinde konuştu. Türkiye'nin dış politikasını bu perspektif doğrultusunda belirlemesi gerektiğini vurgulayan Lagendijk, ''Ancak hükümet tabii ki (herkes dışarıda beni beğensin) diye de dış politika oluşturamaz'' dedi. ''EKONOMİ KÜÇÜK YER ALDI, ORHAN PAMUK İLK SAYFALAR ÇIKTI'' Joost Lagendijk, Kıbrıs konusuna da değinirken, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün izledikleri politikayla başarılı olduklarını ifade ederek, ''Kıbrıs'ta iyileşmeye taş koyanlar, Kıbrıslı Rumlar oldu, Türkler değil'' diye konuştu. AB kamuoyunun politikalara değil, hassas konulara önem verdiğini ve bu konuları izlediğini anlatan Lagendijk, ''Mesela bir gazetede Türkiye'nin müthiş ekonomik büyümesi küçük bir makaleyle yer alırken, Orhan Pamuk üzerine koparılan tartışmalar, kocaman bir makale olarak ilk sayfalara çıktı'' dedi. Sivil toplum örgütlerinin bu noktada çok önemli olduğuna dikkat çeken Lagendijk, karşılıklı bilgi akışıyla iletişim kanallarının açılması gerektiğini vurguladı. Lagendijk, şunları kaydetti: ''Eğer kabul edilmiş bir karara uymak zorundaysanız, sadece karara uyup geri çekilmeyin. Mesela Ankara protokolü, Gümrük Birliği... 3 Ekim'de farz edin imzalar atıldı. Bu yeterli değil. Protokolü neden şimdi imzalamıyorsunuz? 3 Ekim'den önce imzalayarak herkesi, Kıbrıslı Rumları, Avrupalılar'ı şaşırtın. Kıbrıs Türk tarafına verilecek yardımın blokajla karşılaşması AB'nin utancıdır. Bu ambargonun kaldırılmasını, siz protokolü önceden imzalayarak niçin sağlamıyorsunuz? Lütfen son dakikada hareket etmeyin. Lütfen siz yolu verin, AB'ye, dünyaya, Kıbrıslı Rumlara inatçı keçi olmadığınızın işaretini verin.'' Lagendijk, İstanbul'da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla 6 Mart'ta izinsiz gösteri yapan gruba yapılan müdahaleye de değinerek, şöyle konuştu: ''Bu her yerde olabilir. İtalya'da, İsveç'te de olmuştu. Ama burada dayak meselesinden sonra otoritenin, yöneticilerin olaya yaklaşımı son derece önemliydi. Bu, olmaması gereken bir yaklaşımdı. AB'de de böyle olaylar oluyor ama yetkililerin yaklaşımı AB'yi AB yapan değerlerle uyumlu olmak zorunda. (Dayak meselesi hatalıdır) diye yetkililer yaklaşırlarsa, her şeyden önce bana yardım etmiş olurlar.'' ''KİTAP YAKMAKTAN SÖZ EDİLMESİN'' Joost Lagendijk, ciddiye aldığı bir diğer konunun da Orhan Pamuk konusu olduğunu dile getirerek, ''Bir yazar kalkıp bir konuda konuşuyor. Hemfikir olabilirsiniz, olmayabilirsiniz... Son derece alt kademedeki bir memur kitap yakmaktan, kitapları ortadan kaldırmaktan bahsediyor. Lütfen kitap yakmaktan söz edilmesin. Söz edilirse ayağa kalkın. Orhan Pamuk ne yaparsa yapsın (kitap yakmakla cezalandırılmalıdır) demek ve bunu çok küçük, alt düzeyde bir memurun söylemesi utanç verici ve korkunç'' şeklinde konuştu. Orhan Pamuk meselesine İngiltere, Hollanda ve Almanya basınının çok sık değindiğini belirten Lagendijk, ''Lütfen bu kozu onların eline vermeyin'' dedi. Lagendijk, yeni Türk Ceza Kanunu'nun yürürlüğe girmesinin ertelenmesi konusuna değinirken de, ''Bana Avrupa Parlamentosu'nda niçin ertelendiğini sordular. Ben cevap veremedim. Avrupa Parlamentosu çerçevesinde bilgilendirilmedim. Bunlar hep iletişim konusunda açık vermelerdir. Türkiye'nin AB'ye üyeliğine karşı olanlar tarafından yine koz haline getirilebilir'' diye konuştu. ''BAŞINIZA BALYOZ İNENE KADAR BEKLEMEYİN'' Kürt ve Ermeni konularının son derece hassas meseleler olduğunu kaydeden Lagendijk, şöyle devam etti: ''Lütfen koltuğunuzda geriye yaslanıp başınıza balyoz inene kadar beklemeyin. Beğenin ya da beğenmeyin bunlar satış alanına sürülmüş meselelerdir. 1915 ve sonrasında neler oldu, bitti bunu beklemeyin. Lütfen inisiyatifi siz ele alın, siz fikrinizi söyleyin. Türkiye'nin hem Kürt hem Ermeni meselesinde kendini açıklığa kavuşturmasında sonsuz derecede büyük çıkarları vardır. Kürtlere gelince... Bu son derece çelişkili ve hassas bir mesele. Eğer Mardin'de 12 yaşında bir çocuk öldürülürse Kürtler buna tepki verildiğini görmek ister, biz de aynı şeyi isteriz. 12 yaşında o çocuğu öldüren kişilerin peşine düşün, adaletin önüne çıkarın. Burada öldürücü olan tepkisizlik. Lütfen tepkisiz kalmayın. Buradaki iyi niyetinizi Kürtlere de AB'ye de sergileyin.'' Lagendijk, Türkiye'nin AB'deki algılamasını değiştirecek çok malzemesi olduğunu vurgulayarak, ''Bu materyalleri gösterin ve çok iyi pazarlayın. Geçmişin muhafazakar tutumuyla pazarlamak olmaz'' dedi. Joost Lagendijk, ''Bana sorulacaktır; Hükümet Aralık'tan bu yana çok mu az iş yapıyor? Cevabım, bilmiyorum. Ancak Brüksel'de Aralık'tan beri olup bitenlere baktığımda, Brüksel'de Türkiye'nin sözü çok geçmiyor. Bu da benim gözlemim. Belki de taraflar arasında 1 Temmuz'a kadar söz etmeyelim diye sessiz bir anlaşma vardır'' diye konuştu.