BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,27
ALTIN 2.835,97
HABER /  GÜNCEL

ABD'yi neden sevmiyoruz?

Türkiye'de Amerikan karşıtlığının yüzde seksenlere varması son günlerde gündeme damgasını vurdu. Siyaset bilimciler, Türkiye'deki ABD karşıtlığını değerlendirdi.

Abone ol

Türkiye gündemine son bir haftadır damgasını vuran gelişmelerden biri, Amerikan karşıtlığı tartışması oldu. Washington'dan yapılan ve uyarı niteliği taşıdığını söylemenin pek de yanlış olmayacağı açıklamalar, Ankara Büyükelçisi'nin mesajları birbirini kovaladı. WSJ'de yayımlanan makale ise tartışmayı iyice alevlendirdi. Makalenin iddiası, Türkiye'nin antiamerikancılık konusunda % 80'lere varan bir oranla dünyada ilk sırada yer almasıydı. ABD'nin siyaset, bürokrasi ve medya yoluyla ilettiği bu mesajın içeriği ve zamanlası ile ilgili iddialar muhtelif. Türkiye ve ABD ilişkilerindeki bu yeni süreci siyaset bilimciler de Türkiye'de gündeme gelen anti-Amerikanizm tartışmalarını farklı yönleriyle değerlendiriyor. Anlayış değişiyor Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden Prof. Dr. İlter Turan, ikinci Bush hükümetinin, geçmişe oranla uluslararası sistem ve müttefiklerle mutabakata dayalı bir yol seçtiğinin sinyallerini verdiğini savunarak, Türkiye - ABD ilişkilerinin de bir anlayış değişikliği döneminden geçtiği söylüyor. İkili ilişkilerin bir geçiş dönemi yaşadığını belirten Turan şu değerlendirmeyi yapıyor: "Dünya değişiyor, Türkiye de değişti, artık farklı hedefler güden bir aktör haline geldi. Tarafların artık bir uydu ilişkisinden, ortaklık ilişkisine, bir dostluk ilişkisine doğru, karşılıklı özerkliklerini koruyarak ilerleme arzusunda oldukları bir dönem. Bu tabii sabırsızlık yaratıyor ABD tarafında. Eskiye göre şekillenmiş beklentiler nedeniyle sabırsızlık yaratıyor. Türkiye de bu değişimin biraz daha çabuk hayata geçirilmesi yönünde adımlar atıyor, birtakım davranışlarda bulunuyor. Bu geçiş dönemini, kısa bir süre içerisinde geride bırakabileceğimizi tahmin ediyorum." Prof. Dr. Turan'a göre Türkiye'nin bu süreçte yapması gereken ilk şey, soğukkanlı olmak. Kamuoyunun olaylan karşısında duygusal tepkiler vermesinin normal olduğunu ifade eden Turan, "Fakat kamuoyu yapıcıları, akademisyenler de, medya da, aynı heyecan ve aynı sertlikle değerlendirmeler yapıyorlar. Bunun sonucu, daha yumuşak atlatılabilecek bir kamuoyu dalgalanması, daha da büyüme temayülü gösteriyor. Özellikle hükümetin yatıştırıcı bir tavır izlemesi gerekli. Çıkarlarımızı savunmamızda hiçbir mahsur yok, ama bunu duygusal tantanaya çevirmemiz için de bir sebep yok" diye konuşuyor. Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi'nden Prof. Dr. Ümit Özdağ ise Türk kamuoyunda Amerikan karşıtlığına şaşırılmaması gerektiğini belirtiyor. Prof. Özdağ'a göre ABD'nin Irak operasyonundan bugüne kadar yürüttüğü politikalar, bu tepkiyi doğurdu. Özdağ özellikle Kuzey Irak'ta yaşananlara dikkat çekiyor, Süleymaniye baskını gibi olayları hatırlatıyor ve "Bush yönetiminin bu politikaları devam ettiği sürece bu sorunun çözümü için Türkiye'nin yapabileceği birşey yok" diyor. Şam'a yolculuk Tartışmalar devam ederken, Amerikan halkına değil ama Bush hükümetinin politikalarına sonuna kadar karşı çıkacaklarını ilan edenlerin sayısı, gerçekten de hiç az değil. Savaş karşıtlarını buluşturan Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu ile Doğu Konferansı ABD politikalarını protestoyu sürdürüyor. Bu iki oluşum, Türkiye'nin iki yıl önce Irak tezkeresini reddettiği tarih olan 1 Mart'ta, otobüslerle Suriye'nin başkenti Şam'a doğru yola çıktılar. Organizasyon Komitesinden Kenan Çamurcu, Bush yönetiminin yaptıklarının tümünü antiamerikanizm kodlamasıyla, dünya kamuoyunun dikkatinden kaçırmaya çalıştığını savunuyor. Türkiye'de de bunun bir benzeri uygulamanın konduğunu belirten Çamurcu, sözlerini şöyle sürdürüyor: "ABD karşıtlığı yapıldığı söylenilerek, Bush yönetiinin saldırgan politikalarına yükseltilen tüm itirazlar bastırılmaya çalışılıyor. Bunun hiçbir şekilde başarıya ulaşamayacağını düşünüyoruz. Çünkü ne Türkiye'de, ne Bush politikalarına itiraz eden çevrelerde, ABD karşıtlığı, ABD toplumuna karşı nefret, kin, ayrımcılık gibi duygular beslenmiyor. Burada itiraz edilen, Bush pulitikasının yeni işgal planlarıdır, Suriye ve İran'a yönelik işgal niyetleridir." Haber: Şebnem Aksoy Kaynak : Deutsche Welle