BIST 9.636
DOLAR 34,65
EURO 36,38
ALTIN 2.929,60
HABER /  GÜNCEL

Abdurrahman Dilipak'a ilginç destek

Müzisyen Şanar Yurdatapan, Vakit yazarı Abdurrahman Dilipak'ın bugün Hasdal Askeri Mahkemesi'ndeki duruşmasına, başını bağlayarak gideceğini açıkladı.

Abone ol

Yurdatapan, baş bağlama gerekçesini şöyle ifade etti: DİLİPAK’IN DURUŞMASINA BAŞIMI BAĞLAYARAK GİDECEĞİM! Nereye? İstanbul - Hasdal’daki 3. Kolordu Askeri Mahkemesine Ne zaman? 12 Temmuz 2004 Pazartesi, saat 11:00’de Neden? Çünkü bir önceki duruşmaya gelen kadın avukatlar, başörtülü oldukları için garnizon kapısından sokulmadılar. Yaklaşık 100 metre uzaklıktaki salona gidebilmek için bu kapıdan girmek gerekiyordu. Duruşma başladığında Anayasadaki ALENİYET ilkesi hatırlatılarak mahkeme başkanına şikayette bulunuldu. Başkanın yanıtı şöyleydi: “Bu garnizonun içine giriş-çıkış bizim değil, garnizon komutanının kontrolünde. Dolayısı ile yapabileceğim birşey yok!” Ben basit bir “izleyici” olduğumdan o gün duruma müdahale edemedim. Ama bugün, bu durumu gene aynı mahkemeye şikayet eden bir dilekçe ile geliyorum. Gelin görün ki, gerek mahkemeyi izlemek, gerekse bu dilekçeyi vermek için, garnizon kapısından içeri girmek ve 100 metre kadar ötedeki Askeri Mahkemeye kadar yürümek zorundayım. Ve gene aynı sorun: Acaba Garnizon Komutanı izin verecek mi? Bir yanda Anayasal haklar: Dilekçe hakkı (Madde 74) Duruşmaların aleniyeti (Madde 141) Öte yanda ASKERİ gerçekler: “Emir-Komuta zinciri”. “Anayasal haklar” çiğnendiğinde, bunu çiğneyen “emir-komuta zinciri” nasıl yürür, yani zincirleme olarak kimler sorumludur? Bu durumda: “Hasdal Garnizon Komutanlığı”, onun bağlı olduğu “3. Kolordu Komutanlığı”, onun da bağlı olduğu “Kara Kuvvetleri Komutanlığı”, onun da bağlı olduğu “Genelkurmay Başkanlığı”, ve onun da bağlı olduğu –neden “Savunma Bakanlığı” değilse-“Başbakanlık”, ve en sonunda tüm yürütmenin denetleyicisi olması gereken TBMM. Anayasal bir hak çiğnenmişse, gene anayasada belirtilen ilkeler doğrultusunda hiçbiri bu sorumluluktan kurtulamaz. Yani “Masum değildir hiçbiri”. Bir ek soru daha: Peki, “Yargı”nın hiç mi suçu yok? 100 metre ötedeki “Askeri!?” mahkeme –ki “bağımsız yargı”nın bir parçası olduğunu iddia ediyor- kendi duruşmasındaki aleniyet ihlali(anayasa ihlali)ne karşı hiç brişey yapamıyorsa, “yetki garnizon komutanlığında” diyebiliyorsa, biz bu durumdan kimi sorumlu tutacağız? Ya biz, yani tüm toplum? Hepimiz, ister yargıç, savcı, ister sanık, avukat, izleyici, basın mensubu, ister milletvekili, bakan, başbakan, okuyucu, izleyici, tek tek hepimiz sorumluyuz, masum değiliz hiçbirimiz. Peki neden BAŞIM BAĞLI gideceğim mahkemeye? Çok basit bir nedenle. Ben başımı hiç bağlamıyorum, özellikle yazın bu sıcaklarda. Ama “canım isterse başımı bağlayabilmek, ya da açabilmek” hakkımı da kimseye -ister İslam, ister laik- devretmeyi kabul etmiyorum. Aynen kimsenin benim başımı zorla bağlamasına isyan edeceğim gibi, bu8 zorlemeye da isyan ediyorum, direniyorum. Şanar Yurdatapan