İmralı adasında hapis yatan PKK lideri Abdullah Öcalan, Kürt sorununa çözüm ve silahların susturulması arayışlarında gözlerin çevrildiği isim. Türkiye'deki BBC ekibi, Öcalan'ın nasıl bir rol oynayabileceği sorusunun izini sürüyor.
Abone olMarmara Denizi'ndeki adalar on yıllar boyunca Türkiye'nin en tehlikeli sürgünlerine ve mahpuslarına ev sahipliği yaptı.
Osmanlı şehdazeleri orada tutuldu; Troçki, Stalin'in Rusya'sından kaçınca adalardan birini yurt edindi; 1960'taki darbenin ardından eski Başbakan orada idam edildi.
İmralı arasında şimdi ünlü bir hükümlü bulunuyor: Türkiye'nin genellikle "terörist başı" dediği kişi.
Saçı beyazlamış ve kila kaybetmiş. Hücresindeki günlerini akademik çalışmalar okuyarak geçiriyor. Bir AM radyosu var ve geçenlerde bir televizyon da verildi.
Neredeyse 14 yıldır, bir avuç gardiyan, politikacı, avukat ve aile üyesi dışında kimse onu görmedi veya onun sesini duymadı.
Fakat Abdullah Öcalan, Kürt silahlı hareketi PKK'nın tartışmasız lideri olmayı sürdürüyor.
Sözü dinleniyor
Türkiye'nin 1999 yılında Öcalan'ı Kenya'da yakalaması, Türk devletiyle Kürt isyancılar arasındaki anlaşmazlıkta oynadığı role son vermedi.
Tarih, hapiste yatmanın bir isyancı liderinin duruşunu güçlendirdiğini gösteriyor. Öcalan'ın etkisinin devam ettiğine ilişkin şüpheler, Kasım 2012'de ortadan kalktı.
Hücresinden gönderdiği mesajda, yüzlerce Kürt eylemcinin açlık grevine son vermesini emretti.
Emrine hemen uyuldu.
Bu hareketi, Türk hükümetini temel bir karar almaya zorladı: Eğer PKK ile 30 yıldır devam eden çatışmaları bir çözüme kavuşturmak istiyorsa, bunu Öcalan'ın katılımıyla yapmak zorunda olabilirler.
Aralık ayında, Türk Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın üst düzey istihbarat yetkilisi Hakan Fidan'ı, Öcalan ile görüşmesi için İmralı adasına gönderdiği haberleri ortaya çıktı.
İki Kürt milletvekiline de PKK liderini ziyaret izni verildi.
En sık kardeşi görüşüyor
Bunlar Abdullah Öcalan'ın nadiren gördüğü yüzler. Yıllardır, PKK liderini İmralı adasında düzenli olarak ziyaret etmesine izin verilen tek kişi, Türkiye'nin doğusunda çiftçilik yapan kardeşi Mehmet oldu.
"İnanılmaz iradesi onu hayatta tutuyor" diyor ailesinin Ömerli köyündeki evinde.
Abdullah Öcalan'ın karda oynarkenki bir fotoğrafı duvarda asılı. "Hapis koşulları çok sert" diyor kardeş Öcalan.
İkisinin genellikle 45 dakika görüşmesine izin veriliyor. Kardeşleri gardiyanlar izliyor.
"Köyde olup bitenleri, aileyle ilgili konuları yaklaşık 15 dakika konuşuyoruz. Geriye kalan yarım saatte de politika hakkında, bölgedeki ve dünyadaki olaylar hakkında konuşuyoruz" diyor Mehmet Öcalan.
"Öcalan takipçilerine iletmen için talimatlar iletiyor mu?" sorusuna şöyle yanıt veriyor: "Evet. Bazen bir şeyler anlatıyor. Ben, Kürtler'in Barış ve Demokrasi Partisi üyesiyim."
Mehmet Öcalan, "Abdullah Öcalan'ın Kürtler ve Türkler arasında bir köprü olduğunda" ısrar ediyor: "Eğer bu köprü yıkılırsa, çok ciddi bölünmeler o zaman yapılır. Daha önce de söyledim; o bir köprü. İnsanlık adına, kan akmasını durdumak için için çalışıyor."
Hapis koşullarının iyileştirilmesi isteniyor
Fakat herkes aynı fikirde değil. Türkiye, ABD ve AB, PKK'yı terör örgütü olarak tanımlıyor.
Türk devletine karşı savaşı 40 bin cana mal oldu. Türkler arasında PKK kaynaklı nefret derin.
Ama çatışmaları sona erdirme arzusu daha derinde olabilir.
Başbakan geçenlerde iktidardaki AK Parti toplantısında şöyle dedi: "Bir kez daha inançla ve sabırla bu şiddeti, terörü sona erdirmenin samimi gayreti içindeyiz. Tek bir gayemiz var; annelerin gözyaşını dindirmek."
Fakat başlayan barış sürecini şiddet lekeledi. Ocak ayında, üç Kürt kadın eylemci Paris'te öldürüldü ve Türkiye'de toprağa verildi.
Cinayetleri çözülemedi. Diyarbakır'daki cenaze töreninde ağıt yakan eylemciler, barış sürecinin devam etmesi gerektiğini vurguladı.
Türk devleti PKK'nın silahsızlanmasını istiyor. Kürtler ise özerklik, kendi dillerinde eğitim ve yargılama ve Abdullah Öcalan için daha iyi koşullar talep ediyor.
Avukatları, müvekkilerine daha kolay ulaşmak istiyor. Fırat Aydınkaya'ya en son 18 ay önce Öcalan'ı görme izni verilmişti.
Aydınkaya, "Barış süreci doğrudan Öcalan'ın hapis koşullarıyla ilişkili" diyor ve ekliyor: "Eğer koşulları iyileştirilirse, eli daha güçlü olur ve barış mesajları daha etkili olur."
Türkiye en son Abdullah Öcalan'ın sesini 1999'da, İmralı adasındaki duruşmasında duydu. Ülkedeki pek çok kişi onun barışa bağlılığını sorguluyor. Ama kimse etkisinden şüphe etmiyor.
Ülkede herkesten çok nefret edilen bu kişi, şimdi Kürt savaşına son vermek için yaklaşılan kişinin ta kendisi.
bir kez daha inançla ve sabırla bu şiddeti, terörü sona erdirmenin samimi gayreti içindeyiz. Tek bir gayemiz var: annelerin gözyaşını dindirmek.