BIST 9.395
DOLAR 34,60
EURO 36,65
ALTIN 2.904,63
HABER /  GÜNCEL

Abdullah Öcalan İmralı'da değil mi?

MHP lideri Bahçeli, terörist başı Öcalan'ın sessizliğine işaret ederek, Başbakan'a ilginç bir soru sordu...

Abone ol

Bahçeli "Sözde Kürt sorununda iktidar ve muhalefet belli bir eksende buluştu. İmralı, daha evvel her konuda fikirler sürerken şimdi niye sessiz?" diye sordu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'ı astırmadığı gerekçesiyle suçladığı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den gündemi değiştirecek bir çıkış geldi. Bahçeli,
-'Recep Tayyip Erdoğan'a soruyorum. Öcalan İmralı'da mı? Acaba kimse yok mu?' diye sordu.

Antalya ve Isparta temaslarının ardından gazetecilerle sohbet eden Bahçeli'nin mesajları şöyle:

ACABA ORADA KİMSE YOK MU?
- Acaba Abdullah Öcalan, İmralı'da mı? Ne diyorsunuz, sesini duyan yok. Bu düşüncenin alt yapısında şu var. Bugün sözde Kürt sorunu üzerinde iktidar ve muhalefet belli bir eksende buluşmuşsa ve bu eksende birtakım kurumsal denemelere girilmek isteniyorsa o zaman nedir bunlar? Toplu mutabakat komisyonu, bir de akil adamlar grubu. Bu düşüncelere sahip olan Abdullah Öcalan, İmralı'da daha evvel her konuda fikirler sürerken şimdi niye sessiz kalıyor? Acaba, bu konularda olup bitenden mi habersiz, yoksa İmralı'da mı değil? Bu kadar sessizlikten bu soru aklıma geliyor. Onu da Recep Tayyip Erdoğan'a soruyorum. Orada mı? Hala Abdullah Öcalan'ı bizim astırmadığımızı söylüyor. Bu kadar derin konuları bilenin cevap vermesi lazım. Dört gündür gazeteler, televizyonlar yazıyor. Bunlar üzerinde duruyorum. Avukatlarından ses yok, herhangi bir şekilde Başbakan'ın görevlendirdiği insanlardan kamuoyuna akseden bir konu yok. AİHM çerçevesinde birtakım temaslarla oluşan bir şey yok, eden yok. Bir sessizlik hakim. Yayın organlarında da bir şey yok. O zaman merak ediyorsunuz, acaba kimse yok mu?

ÖYM'DE TERÖR UYARISI
- DGM'lerden bu aşamaya gelinmiştir. DGM'lerden bizim hükümette olduğumuz dönemde de askeri hakimlerin çıkarılmasına dair bir anayasa değişikliği gerçekleştirilmiştir. Ancak özel yetkili mahkemelerin bazı konularda uzman nitelikte mahkeme olarak algılanmasında fayda vardır. Bunlardan biri organize suç örgütünün yargılanması ikincisi terörle mücadele kapsamında. Bunları gelişigüzel mahkemeye göndermek orada hakimlerin bu konularla ilgili özel bilgiye ihtiyacı olacağı için burayı biraz düşünmek lazımdır.

- Bir partiden seçilmiş cumhurbaşkanının, daha önce bir partinin yönetiminde yer almış bir cumhurbaşkanının seçildiği andan itibaren anayasadaki yetki, sorumluluk ve görevi gereği objektif olması, parti yandaşı gibi davranmaması erdemine sahip olması lazım. Böyle bir erdem var mı yok mu? Eğer yoksa o zaman ona bir müeyyide koyman lazım. Partizanlık suçu cumhurbaşkanı için geçerli mi değil mi? Vatana ihanet suçu tamam da partizanlığı ne yapacağız?

BİLGİ VERMESİ İSABETLİ
- Sayın Süleyman Demirel'in darbe komisyonuna bilgi vermesi bana göre isabetli olmuştur. Araştırma komisyonu herkesi darbeci görüşüyle çağırmıyor. Darbe hakkında bilgi sahibi olan ve o bilgi ışığında bundan sonra darbe olmaması için neler yapılabilir diye araştırmaları sonrasında bir rapor hazırlanacaksa darbeyi yaşamış bir şansın da kanaatini sormaları normaldir.

CHP'YE 10 MADDELİK ÖNERİ TEPKİSİ:
- CHP'nin iki değerli milletvekiline hazırlatıp, kamuoyuna açıkladığı 10 maddelik metin, Kürt meselesinden bahsediyor. Çok ilgi çekici cümle var. 1984 ile 2009 yılları arasında 11 bin civarında güvenlik gücünün, 30 bin civarında PKK mensubunun öldürüldüğünü söylüyor. Bir de ilave yapıyor son cümle olarak, faili meçhullerin ne olduğu bu rakama dahil değildir. 84 ila 2009 yılları arasında terör sonuçlarını metne koyuyorsun ama siyasi çözümün 1 Ağustos 2009'da demokratik açılımla başladığını iddia ettiğiniz günden 2012'ye kadar geçen süredeki rakamı neden vermiyorsun? Siyasi çözümle askeri çözüm arasında terör ve terörden hayatını kaybedenler açısından yorum imkanından mahrum bırakıyorsun.

BİZ ZARFA BAKMIYORUZ
- Türkiye'de 1984'ten bu yana yapılan mücadelenin adını Kürt Sorunu olarak koyuyorsunuz. Daha evvelden CHP raporlarında 'Güneydoğu Sorunu' vardı. Yani sosyo-ekonomik yönden gelişmişlik farkının uçurum haline gelmesinden dolayı birtakım olaylar vs. vardı. O zaman bunun bir adını koyalım. Siz 'Kürt Sorunu' olarak bu meseleye girerseniz bunu izah edemezsiniz. Başlangıç yanlış, şimdi kalkıyor diyor ki Sayın Kılıçdaroğlu, 'Efendim isim üzerinde durmayalım.' Biz mazrufa bakıyoruz zarfa değil ki.

- Yaptığımız açıklamalar ışığında böyle bir teklifi bize yapmamaları nezaket gereği olur. Yoksa bizim üzerimize yıkmaya çalışacak, böyle bir şey olmaz. Konuyu o aşamaya getirmemek lazım.