BIST 9.725
DOLAR 35,19
EURO 36,75
ALTIN 2.967,03
HABER /  POLİTİKA  /  İYİ PARTİ

Abdullah Gül'ün eski danışmanından Türkiye için şok kehanet!

İyi Parti kurucuları arasında yer alan eski Merkez Bankası Başkanı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eski başdanışmanı Durmuş Yılmaz, Türkiye'nin ekonomik gidişatıyla ilgili gündeme bomba gibi düşecek açıklamalarda bulundu.

Abone ol

Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz Türkiye ekonomisinin 2001'deki kriz süreciyle benzerlik gösterdiğini söyledi.

Yılmaz, 'Her şeye tek bir ses karar veriyor. Bu nedenle koordinasyon yok ve daha önemlisi yapılan yanlışlarla ilgili kimse ‘Bunu biz nasıl düzeltiriz’ diye soramıyor. Tekeri patlak kamyon gibi gidiyoruz, üstelik fren de yok' ifadesini kullandı.

Eski Merkez Bankası Başkanı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eski başdanışmanı Durmuş Yılmaz, çok konuşulacak açıklamalarda bulundu. Sözcü'den Özlem Gürses'e konuşan Durmuş Yılmaz'ın Türk ekonomisiyle ilgili yaptığı çarpıcı açıklamalar şöyle:

2001 KRİZİNE BENZER BİR DURUM YAŞIYORUZ

Şeffaf olmamak. En önemli, bir numaralı sorun budur. Karar alma mekanizmasının felce uğraması ve her şeye tek bir sesin karar vermesi. Bu nedenle koordinasyon yok ve daha önemlisi yapılan yanlışlarla ilgili kimse ‘Bunu biz nasıl düzeltiriz?' diye soramıyor. Fren kalmadı. Türk ekonomisi dışarıdan kuşatılmış gibi bir hisse kapılıyorum ben. Bu bizi çıkmaza götürür, 2001 yılında yaşadığımız sürece çok benzer günlerdeyiz.

SAYISIZ BÜTÇE DIŞI HARCAMA VAR

O dönemde de kamu maliyesi felçti, mali disiplin bozulmuştu, hesap kitap karmakarışıktı ve bütçenin içeriği çok fazla bilinmiyordu. Bugün de aynı koşullar oluşmuş durumda. Sayısız bütçe dışı harcama var ve hem miktarını hem de nereye gittiğini bilmiyoruz. Varlık Fonu böyle bir şey mesela… Derhal denetim ve kontrolün hakim olup Sayıştay'ın çalıştırılması gerekir.

BÜYÜMEMİZ İTHALATA BAĞIMLI

Bizim İYİ Parti olarak yapacağımız en önemli işlerden biri bu büyüme modelini değiştirmek, şu anda cari açığa dayalı bir büyüme modelimiz var. Yabancıdan para geliyor, biz onu kredi olarak içeride kullanıyoruz, o kredi ile hammadde ve ara malı alıyoruz, onu içeride işliyoruz, kullanılabilir mala dönüştürüyoruz. Bunun bir kısmını yurtdışına satıyoruz bir kısmını da içeride tüketiyoruz. Dolayısıyla bizim büyümemiz ithalata çok bağımlı.

BİZİM BU MODELİ DEĞİŞTİRMEMİZ LAZIM

Bizim büyümemizi belirleyen en önemli kısıtlardan bir tanesi bu yabancı sermayenin, özellikle sıcak paranın Türkiye'ye gelmesi ve cari açığımızı finanse etmesi. Bu olmazsa ithalat yapamayız, ara malı hammadde getirisi sağlanmayınca da yerli üretim olmaz. Yani bizim bu modeli değiştirmemiz lazım. Bu akşamdan sabaha olacak bir iş değil. Ama nihai hedefimiz bu. Bakın, Türkiye Cumhuriyetin başından beri en yüksek büyümeyi 1930'larda sağladı.