Alman Radyosuna konuşan Abdullah Gül'e Türkiye'nin hatalarını sordular bakın neler anlattı.
Abone olAlman Radyosu'na değerlendirmelerde bulunan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik süreciyle ilgili açıklamalarda bulundu. AB ve Türkiye'nin karşılıklı hataları olduğunu belirten Gül, "Neyi yapmamız gerektiğini biliyorduk. Bu iradeyi göstermemiz gerekiyordu, böylece Türkiye çok güçlü bir ülke olacaktı. Bunu yapamadık" dedi.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Alman Radyosu ARD'ye Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri üzerine yaptığı açıklamalarda Türkiye'nin tam üyelik hedefine olan desteğiyle ilgili "AB müktesebatını üstlenmiş bir Türkiye her açıdan farklı bir ülke olacaktı" ifadelerin kullandı.
Alman Radyosu ARD'nin İstanbul Muhabiri Christian Buttkereit'e Türkiye'nin Avrupa Birliği ve Almanya ilişkileri üzerine konuşan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kendisinin de çalıştığı Türkiye'nin AB'ye tam üyelik hedefi sürecini şöyle aktardı: "AB üyelik hedefimiz bütün Türkiye'nin ve siyasi partilerin ortak hedefiydi. AB'ye tam üye olmanın amacı da Türkiye'nin standartlarını her açıdan yükseltip, insan hakları konusunda ileri, güçlü ekonomiye sahip bir ülke olmaktı"
Tam üyelik hedefinden şu anda geriye kalan nedir?" sorusunu yanıtlayan Gül, "Şartlar çok değişti. Hem Türkiye hem Avrupa değişti. Siyasi iradelerin çok farklı öncelikleri var." yanıtını verdi.
Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinde gelinen noktada karşılıklı olarak hatalar olduğunu söyleyen Gül, şöyle devam etti:
"Hem AB'nin hataları var hem de Türkiye'nin içinde bulunduğu durum var. Bu durumun en büyük sebeplerinden birisi Kıbrıs meselesidir. Kıbrıs'ta 2004 yılında Annan Barış Planı Rumlar tarafından reddedilip, Türkler tarafından kabul edilmesine rağmen Güney Kıbrıs'ın AB'ye üye kabul edilmesi büyük bir hataydı. Bu üyelik, AB prensiplerine de aykırıydı, çünkü sınır meselelerini çözmeden bir ülkenin AB üyesi olması söz konusu olamazdı. Bu ilkeyi AB göz ardı etti ve Güney Kıbrıs'ın tam üye yapılmasıyla Kıbrıs sorunu AB'nin içine taşındı. Böylece bu sorun girift bir hale geldi. NATO 60. Yıl Zirvesi'nde bunun bir hata olduğunu tekrarladığımda Sayın Merkel de bunun bir hata olduğunu çok samimi bir şekilde herkesin içinde kabul etti."
"Türkiye'yi hangi noktalarda hatalı görüyorsunuz?" sorusuna ise Abdullah Gül şu yanıtı verdi:"
AB'nin bu tavrını görünce, TBMM üyelerine ve hükümete bir Cumhurbaşkanı olarak, AB müktesebatını kendi irademizle üstlenmemiz gerektiğini, reformcu niteliğimizi kaybetmeden çalışmaya devam etmemizin elzem olduğunu, bunun neticesinde güçlenecek Türkiye'nin AB için de daha cazip olacağını belirtmiştim. Kendi irademizle AB kurallarını fasıl fasıl iç mevzuatımıza yansıtmayı ve AB standartlarını yakalamayı beceremedik. Türkiye'nin noksanlığı da bu oldu. Zamanında çok açık bir şekilde, basın toplantılarında da Türkiye'nin NATO üyesi olan, fakat AB üyesi olmayan Norveç gibi olabileceğini, fasılların resmen açılıp kapanmasının sembolik olduğunu, önemli olan fasılların içeriğini bir ülkenin gerçekleştirmesi olduğunu ifade etmiştim. Türkiye olarak neyi yapmamız gerektiğini biliyorduk. Bu iradeyi göstermemiz gerekiyordu, böylece Türkiye çok güçlü bir ülke olacaktı. Bunu yapamadık."
Daha önce söylediği "Türkiye tam üyelik hedefinden vazgeçmemelidir" sözünü detaylandıran Gül, "AB müktesebatını üstlenmiş bir Türkiye her açıdan farklı bir ülke olacaktı. Önce böyle bir Türkiye'yi hayal etmek gerekir. 80 milyonluk, yapılacak çok işi olan, Maastricht ve Kopenhag kriterlerini benimsemiş bir Türkiye çok farklı olacaktı. Böyle bir ülkenin AB'ye katkısı da ekonomi ve siyaset başta olmak üzere her açıdan çok farklı olacaktı." dedi.