BIST 9.420
DOLAR 34,42
EURO 36,31
ALTIN 2.835,52
HABER /  POLİTİKA  /  MHP

Abdullah Gül'e bölücü demediği kaldı

Hükümete ağır eleştirilerini yoğunlaştıran MHP Lideri Bahçeli'nin bombardımanından Cumhurbaşkanı Gül de nasibini aldı...

Abone ol

İNTERNETHABER.COM - Başbakan Erdoğan ve AK Parti Hükümeti'ni 'yıkım projesi'nin mimarı olarak niteleyen Devlet Bahçeli suçlamalarını daha da yoğunlaştırdı ve hedef tahtasına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü de koydu...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli parti grubundanda milletvekillerine sesleniyor... Bahçeli konuşmasına 2011 yılının huzur, mutluluk ve güzellikler getirmesini temenni ederek başladı.

YENİ YILDA SORUNLAR DAHA DA ARTACAK!

2011 yılında Türkiye'deki şartların daha da ağırlaşacağını öne süren Bahçeli, bu yıl yapılacak seçimlerin önemine değindi. Bahçeli şöyle konuştu: "Sefalet şartlarında hayatını sürdüren binlerce vatandaşımız hükümetin politikalarından bıkmıştır. Milletimiz yapacağı seçimle iyi, güzeli, doğruyu güçlü bir şekilde ortaya koyacaktır. AKP tarafından cepheleşmenin ileri aşamalarına taşınmış olan toplumsal yapı seçimlerle birlikte nefes alacak ve çıkacak neticeye göre geleceğini yorumlayacaktır."

Konuşmasında ana muhalefet partisine yüklenen Bahçeli, "CHP iktidarın değirmenine su taşımaktadır" dedi.

İşte Bahçeli'nin konuşmasından ana başlıklar:

Bugün Türkiye hain projelerin cirit attığı bir yer haline gelmişse bunun sorumlusu köksüz Adalet ve Kalkınma Partisi'nden başkasından biri değildir. Kolkola olduğu bölücülüğün siyasi uzantılarıyla taktik gereği olarak söz düellosuna tutulmuşlardır. Milletimiz bu defa AKP'nin çirkin makyajına kanmayacak er meydanında iktidarın sırtını yere getirecektir.

BU SEÇİM MİLLET İÇİN MİLAT OLACAK

Milletimizin geleceği hakkında yaptığı tercih ve seçim bir kez daha ortaya çıkacaktır. Demokrasinin yol göstericiliğiyle birlikte yapılan seçim Türkiye'de sarsılan kardeşlik bağının tesis edilip edilemeyeceği, yolsuzluğun ve yoksulluğun hesabının sorulup sorulmayacağı, çatışma ve istismar politikalarının sona erip ermeyeceği, işsizliğin, gelir dağılımındaki adaletsizliğin son bulup bulmayacağı, hayalci ve dış politikanın devam edip etmeyeceği netlik kazanacak ve herşey berrak bir şekilde ortaya çıkacaktır.

Milletimizin tercih ve müdahalesiyle Türkiye girdiği karanlık tünelden çıkacaktır. Her iktidarın yıllar geçtikçe yozlaştığı bir gerçektir. Ufku daralan, yapacakları biten ve takaati kalmayan hükümetlerin yerine daha dinamik ve hazırlıklı hükümetlerin gelmesi demokrasinin doğal sonuçlarıdır.

AKP HÜKÜMETİNİN ENERJİSİ BİTMİŞTİR!

AKP hükümeti yetersiz kalmıştır ve ülkemizi karanlığa çekmiştir. Bu süreçte milletimiz dağılma devletimiz parçalanma eşiğine gelmiştir. Bu süreçte Türkçe saldırıya uğramış ikinci dilin kamusal alanda kullanılması devlet eliyle oluşturmuştur. Toplumun her kesimi iktidar politikalarından şikayetçi hale gelmiştir. AKP hükümetinin enerjisi bitmiş, dermanı tükenmiş tahammülsüz bir ruh halinde kendi kendini yemeye başlayan bir garabete dönüşmüştür.

AKP hükümetinin yeni bir dört yıla ihtiyaç duyduğu anlaşılmaktadır. AKP'nin yeni bir anayasa yazması için dört yıl hedeflenmektedir. PKK açılımının Türkiye'yi dinamitlemesi için AKP'nin açılımına ihtiyaç vardır. AKP'nin dört yıl daha yıkım işlemine devam etmesi istenmektedir. Cumhurbaşkanlığı seçimi için şimdiden hazırlığa giren Recep Tayyip Erdoğan önümüzdeki seçimleri de kendisi için bir dönüm noktası görmektedir.

YÜCE DİVAN YOLU ARDINA KADAR AÇILACAK!

Bu zihniyet Çankaya yokuşunda soluksuz, aciz ve bitmiş bir şekilde kalacaktır. AKP iktidarı egemenliğin asil sahibinden gecikmiş olan şamarı mutlaka yiyecektir. Türk Milleti bu iki yüzlülüğe aldanmayacaktır. Önümüzdeki genel seçimde zalimin azı dişi sökülecek, iki dilli hayili kursaklarında kalacaktır. Bu süreçte AKP'nin hesap vereceği Yüce Divan yolu ardına kadar açılacaktır.

Bazı belediyelerde iki dilli uygulamasının önünün açılması esasında PKK açılımının bir sonucudur. İlaç küpürlerinin hazırlanmasında, nikah işleminde, camiideki vaazlarda Türkçe dışında başka bir dilin kullanılması Türk milletini etnik ayrışmanın eşiğine kadar getirecektir. Ana okulundan üniversiteye kadar mahalli ölçekteki dilin devreye girmesi birlik ve bütünlüğümüzü ortadan kaldıracaktır.

MİLLİ GÜVENLİK KURULUSU SÖZDE KALMIŞTIR!

Bu çerçevede TRT Şeş'i açan ve faaliyete geçiren AKP hükümetidir. Erdoğan ve hükümetinin ikinci dil isteklerine karşı müsamahakar tavırları hepimizin bildiği gerçekler arasındadır. AKP'nin ihanete uzanan yanlışları neticesinde siyasi bölücülük taleplerini kitleselleştirmek için durmadan uğraş vermiştir. Bu şartlar altında yapılan MGK toplantısı ve orada alınan kararlar yeni bir oyalama sürecini göstermiştir. Tek bayrak, tek dil yalnızca sözde kalmış ve seçime yönelik olduğu izlenimlerimizi kuvvetlendirmiştir.

Sözkonusu MGK'da kardeşlik, birlik ve beraberlikte TC'nin olduğu yönündeki kararlılık beyanları havanda su dövmekten öteye gidememiştir. Kötülüğün kaynağı MGK sıralarında oturan AKP hükümetidir. Tahriklerin önünü açan, bölücü taleplerin azmasına kapı aralayan AKP zihniyetinden başkası değildir.

GÜL'ÜN DİYARBAKIR GEZİSİ TALİHSİZLİK!
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Diyarbakır gezisini ağır eleştiren Bahçeli'nin konuşmasından ilgili bölümü okumak için ikinci sayfaya geçiniz...

[PAGE]



Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün geçtiğimiz yılın son günlerinde gerçekleştirdiği Diyarbakır gezisi ve ortaya çıkan vahim ve ibretlik gelişmeler bize başka bir fikir vermemiştir.Milli Güvenlik Kurulu kararları arasında Türkçenin öne çıkarılması, Sayın Cumhurbaşkanı’nın karşılama törenleri sırasında pankartlarda ve afişlerde Türkçe dışındaki bir dilin kullanılmasıyla çiğnenmiş ve anlamsız bir hale getirilmiştir.Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada ise, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne yapılan ziyaretin ne öncesinde ne de ziyaret sırasında iki dilli tabelaya rastlanılmadığı ifade edilmiştir.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü karşılama törenleri esnasında; Türkçe afişlerin yanında mahalli dilin de yazıldığı pankartların görülmediği yönündeki sözlerin bizim açımızdan hiçbir hükmü yoktur.

SAYIN GÜL RESMİ İNTERNET SİTESİNE BAKSIN!

Bu konuda 30 Aralık 2010 tarihinde yaptığımız basın açıklamasında dile getirdiğimiz görüşlere üzüldüğünü söyleyerek Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin iki dilli hizmet konusundaki uygulamalarını gizlemeye çalışan Sayın Cumhurbaşkanı’na şu gerçekleri Türk milletinin önünde hatırlatmak ve kendisinden açıklama beklediğimizi belirtmek isterim.Sayın Cumhurbaşkanı’na ilk tavsiyemiz her şeyden önce Diyarbakır belediyesinin resmi internet sitesine bakmasıdır. Diyarbakır Belediyesi’nin resmi internet sitesi Türkçe ve Kürtçe iki dillidir.Belediye hizmet birimleri Kürtçe ve Türkçe isimlerle sitede yer almaktadır.Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyareti de resmi sitede iki dilli yansıtılmıştır.

SAYIN CUMHURBAŞKANI HİÇ ÜZÜLMESİN!

Diyarbakır Belediye başkanı şehrin tüm girişlerine Türkçe ve Kürtçe hoş geldiniz tabelaları asacaklarını açıklamıştır. Bunun yanı sıra, imar planına açılan yeni yerleşim birimlerine Kürt tarihini hatırlatan isimler vereceklerini de belirtmiştir.Belediye Meclisi’nin yeni isimleri kabul etmesiyle cadde ve sokaklara iki dilli tabelalar asılacaktır.Devlete, Anayasaya ve kanunlara meydan okuyarak fiili durum yaratmayı amaçlayan bu kararlar Sayın Cumhurbaşkanı’nın Diyarbakır ziyaretinden kısa bir süre önce Aralık 2010’un ikinci yarısında alınmıştır.Sayın Cumhurbaşkanı bütün bunları bilerek bu belediyeyi ziyaret etmiştir.Bu bakımdan Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu konudaki tespit ve eleştirilerimizden üzüntü duymasına gerek bulunmamaktadır.Üzüntü ve endişe duyulacak bir durum varsa, bu da Sayın Cumhurbaşkanı’nın etnik bölücülere cesaret ve meşruiyet kazandıracak fiiller içine girmesi, bunun sonucu Cumhurbaşkanlığı makamının yara almış olmasıdır.

EMİN OLUN NE MİLLET NE DE ALLAH AFFEDECEK!

Cumhurbaşkanı’nın beyanlarını, hükümetin inşa ettiği sonu meçhul karanlıklar ve tuzaklarla dolu gidişatı bir de bu zaviyeden değerlendirmek gerekmektedir.Bu itibarla sorumluluk mertebesinde bulunanların söz ve davranışlarıyla anayasa suçu işlediklerinin farkına varmaları kendi hayırlarına olacaktır. Türk’ü, Türkçeyi, Türk milletini; siyasi fantezileri uğruna değersizleştirmeye, küçültmeye ve içini boşatmaya çalışanları emin olun ki ne millet ne de yüce Allah affedecektir. Böylesi bir alçalmanın içinde olanlardan hesap sormak da bizim en öncelikli görevimizdir ve bu milli görevi yerine getireceğimizden de hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır.

MEMUR HÜKÜMETE SANDIKTA HESAP SORACAK

Bu yılın ilk altı ayında yüzde 4 maaş zammı alacak olan ve enflasyon farkından kaynaklanan küçük zam farklarıyla avutulan memurlarımız AKP hükümetine gününü mutlaka gösterecektir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin güçlü iktidarında ise herkesin sorunu çözülecek, ekonomik problemler son bulacak ve refah her haneye yağmur gibi yağacaktır. Son olarak şunu söylemeliyim ki; Türkiye’nin; içinden geçtiği yüksek gerilimi uzun süre taşıyamayacağı, bu yükü daha fazla kaldıramayacağı ortadadır. Bu felaket gidişatının ne pahasına olursa olsun önlenmesi Türkiye için çok ciddi bir beka meselesi haline gelmiştir.Bu karanlık sürüklenişi durduracak, bu çıkmazı çözecek yegâne güç seçim sandığıdır.