BIST 9.627
DOLAR 35,21
EURO 36,67
ALTIN 2.958,90
HABER /  GÜNCEL

Abdullah Gül'den veto bombardımanı

Gül, dün Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e istifasını sunmadan önce hükümetin 3.5 ayını değerlendirdi.

Abone ol

Başbakan Gül, önce hükümete geldiklerinde yeni vergi getirmeyeceklerine söz verdiklerini hatırlatarak, ‘‘Sözümüzde duramadık’’ dedi. Gül daha sonra kamuoyu gündemini bir süre meşgul eden, ‘ABD’nin mali yardımı Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) şartlarına bağlı mı' tartışmasına da ‘‘Türkiye'nin zararlarını karşılamaya dönük yapılacak yardımlar, yine IMF niyet mektubuna bağlanmıştır. Bunu saklamanın bir anlamı yoktur’’ diyerek açıklık getirdi. GÜL'ÜN ACI ‘VERGİ’ İTİRAFI Dış politikadaki olağanüstü gelişmelerin ekonomide yapılanları gölgelediğini söyleyen Gül, birinci önceliklerinin ekonomi olduğunu belirterek, ‘‘Çünkü dış konjonktürler daima gelip geçici olacaktır, neticede kendi gerçeklerimizle karşı karşıya kalacağız’’ diye konuştu. Birçok yapısal reformu hazırladıklarını ancak iki bütçe yaptıkları için bunları Meclis'e sunmaya vakit bulamadıklarını belirten Gül, Vergi reformu tasarısının önümüzdeki günlerde TBMM'ye sevkedileceğini bildirdi. Aldıkları tedbirlerle bu yıl için 15.7 katrilyon liralık borçlanma gereğini azalttıklarını ifade eden Gül, şöyle devam etti: ‘‘Ancak sözümüzde duramadığımız bir nokta var. Hiç yeni vergi getirmeyeceğimizi söylemiştik. Ama geçen hafta içerisindeki olağanüstü gelişmeler, Irak krizi ile ilgili gelişmeler, TBMM'den den çıkan irade, bizi ne yazık ki sadece iki konuda fedakarlık yapma, vergi getirme durumunda bıraktı. Motorlu taşıt ve emlak vergilerinin bir defa daha alınmasıyla karşı karşıya bıraktı.’’ YARDIM MEKTUPTA Başbakan Gül daha sonra, ‘‘Tezkere çıkarsa ve ABD'den mali yardım gelirse, vergi paketinden geri adım atılması söz konusu mu’’ sorusuna ise, ‘‘Bunlar mümkündür. Şunu da herkesin bilmesini isterim, bizim tezkere çerçevesinde ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda ABD ile yapılan çalışmalarda, özellikle ekonomi sahasındaki görüşmeler ve Türkiye'nin zararlarını karşılamaya dönük yapılacak yardımlar, yine IMF niyet mektubuna bağlanmıştır. Bunu saklamanın bir anlamı yoktur’’ karşılığını verdi. Gül, ABD yardımının, IMF niyet mektubuna bağlanmasının nedenini ise, ‘‘Türk ekonomisinin sıhhatli bir hale getirilmesi, gelecek yardımların karşılıksız harcanmasının önlenmesine bağlı’’ diye açıklayan Gül şöyle konuştu: ‘‘Türkiye'nin sıhhatli bir ekonomik yapıya kavuşması, israfın önlenmesi, lüzumsuz harcamaların kısılması, kamu harcamalarının kontrol altına alınması ve kamu yönetiminin etkinliğinin sağlanması önemli. Bu sağlanmazsa, yardımlar sadece borç yükünü arttırmaktan başka işe yaramaz. Geçen iki haftada, Türkiye eğer ekonomik dalgalanmalara girmediyse, bu alınan tedbirlerin inandırıcılığından olmuştur.’’ ‘Yardım mektupta’ sözü bürokratları şaşırttı Başbakan Abdullah Gül'ün, ‘‘ABD yardımları, Uluslararası Para Fonu (IMF) niyet mektubuna bağlanmıştır. Bunu saklamanın bir anlamı yoktur’’ sözü ekonomi bürokrasisinde kafaları karıştırdı. Başbakan Gül'ün bu ifadesi, ‘‘İkinci tezkerenin geçmesi halinde ABD'nin mali yardımı sağlamak için önce niyet mektubunun onaylanmasını beklemek yönünde yazılı bir ön şartı mı var?’’ sorusuna yol açtı. Hazine kaynakları, yürütülen müzakerelerin ekonomi bölümünde, ‘‘IMF ile anlaşmaya varılması’’ yönünde bir resmi kaydın bulunmadığını bildirdi. Buna karşılık, 4'üncü gözden geçirmenin IMF yönetimince onaylanmasının ABD desteği açısından önem taşıdığının altını çizen kaynaklar, şu değerlendirmeyi yaptı: DOĞRUDAN İLİŞKİ YOK ‘‘Ancak, ne niyet mektubunda ne de ABD ile varılan mutabakat zaptının ekonomiyle ilgili bölümünde bir kaynağı diğeriyle doğrudan ilişkilendiren resmi, yazılı bir ifade yok. Ancak ABD'li yetkililer, müzakelerde mali yardımın sağlanması konusunda Türkiye'nin devam eden ekonomik programa ve bu çerçevede mali disipline bağlı kalmasının öneminden sözettiler. Bu da bir sır değil.’’ ABD kaynakları da kısa bir süre önce Hürriyet'e yaptıkları değerlendirmede, sağlayacakları kredi ile ilgili IMF denetimini bir önşart olarak gündeme getirmediklerini, ancak programa bağlılığı önemsediklerini vurgulamışlardı. Kaynak : Hürriyet