Abdullah Gül'den ince mesaj

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın düzenlediği Kutlu Doğum Haftası etkinliğine katıldı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kutlu Doğum Haftası nedeniyle katıldığı törende bir dizi mesaj verdi:

Gül “İslam dünyasının bireysel hak ve özgürlüklerden yoksun oluşu, gelir dağılımındaki eşitsizliği, şeffaflık ve hesap verilebilirliği görmezden gelmemiz mümkün değildir. Ağır samimiyet sınavlarından geçmekteyiz” dedi.

Gül, düzenlenen törende karşılaştığı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na da, TBMM’de yaşanan saldırı olayından dolayı geçmiş olsun dileğinde bulundu.

Dün akşam Ankara Arena Spor Salonu’nda düzenlenen törende konuşan Gül şunları söyledi:

VEDA HUTBESİ AKILDA TUTULMALI

“Peygamberimizin Veda Hutbesi’nde yaptığı uyarıları hep akılda tutmalıyız. Müslamanlar olarak onlarla ne kadar uyum içinde olduğumuzu sorgulamalıyız. Bir çok İslam ülkesinde hayal kırıklığıyla sonuçlanan bu girişimler yanlış ve eksik modernleşme anlayışının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Unutmayalım ki, bugün gelişmiş Batı toplumlarına farklı terminolojilerle maledilen iyi yönetimin vasıfları olan hak-hukuk, şeffaflık, hesap verebilirlik ve eşitlik gibi değerler bizim öz değerlerimizdir. Bu değerleri bireysel ve toplumsal hayatımızda gerçekleştirdiğimiz takdirde maddi ve manevi zenginliğe ulaşabiliriz. Bu çağda sürdürülmesi mümkün olmayan bu durumlarla İslam dünyasında baş kaldırmalar olmuş ve insanlar faklı taleplerle meydanlara çıkmıştır.

Statükolarını korumakta ısrarlı olanlar ülkelerini harap etmişler, insanlarını ve kan ve göz yaşına boğmuşlar veya ülkelerini onlarca yıl geriye götürmüşlerdir. İçtenlikli bir şekilde kendimizden başlayarak çevremize bakmalıyız. İyi niyetli ve istikrarlı çabalarla gidişatımızı gözden geçirmeliyiz. Bu topraklarda her inanç grubunun, her aidiyet ve mensubiyet çizgisinin huzur ve bekasını garanti altına almalı ve bu konuda vicdani ve ahlaki açıdan sorumluluk duymalıyız. Kabul etmek gerekir ki günümüzde herkes gibi bizler de ağır samimiyet sınavlarından geçmekteyiz. İnsanlarla, kendimizle, doğayla ve cümle mevcudatla kuracağımız ilişkinin dini ve ahlaki temeli ne olacaktır. Bu vesileyle bu konunun üzerinde hep birlikte yeniden düşünmeli ve her birimiz kendimizi gözden geçirmeliyiz.”