BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  POLİTİKA

Abdullah Gül'den cemaat ve Kabataş tepkisi

Abdullah Gül devletteki yapılanma, veto beklentisi ve Kabataş'taki olaylarla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.

Abone ol

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yaptığı açıklamalarında cemaate isim vermeden devlet yapılanması için tavır aldı ve HSYK ve internet düzenlemesi için veto beklentisi olanlara tavır aldı.

Kabataş'ta başörtülü kadına yapılan saldırının tersini ispat etmek için çalışanları da eleştiren Gül bunun yanlış olduğunu vurguladı.

Vatan sinden Okay Gönensin'in aktardığına göre Cumhurbaşkanı Gül, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’deki sohbetlerinde Gülen cemaatinin adını vermedi, “paralel devlet” veya “paralel yapı” da demedi, ama devletteki ve yargıdaki her türlü farklı oluşum için açıkça “böyle şey olmaz, adalette bu olmaz” diyerek Hükümet’in yanında yer aldı.

Gül, kamu görevlilerinin ve yargı mensuplarının görevlerini ne şekilde yerine getireceklerini basit ve açık bir şekilde tanımlıyor. Kamu görevlisi, önce anayasaya ve hukuka, sonra amirlerine sadakat göstererek görevini yapmak durumundadır. Herhangi bir siyasi düşünceye ya da inanca yakınlığı olabilir ama görevi sırasında o yakınlığa sadakat gösteremez.

MÜSADE EDİLEMEZ

Aynı tanım yargı mensupları için de geçerli; yargı mensupları da görevleri olan adalet dağıtımını yerine getirmede bir siyasete veya inanca yakınlıklarını öne çıkaramazlar. Gül’ün yargıyla ilgili ifadesi çok net: “Adalet dağıtılırken, hâkim ve savcı, anayasa ve yasalar dışında başka bir saikle hareket edemez, şu anda ortada böyle bir durum var.” Ve açıkça söylüyor: Bunlara müsaade edilemez.

HÜKÜMET KOMSERİ GİBİ

“Hiçbir devlette olmaması gerekenler bizde olmuştur” diyen Cumhurbaşkanı’nın, “siyasi irade”yle ilgili olarak da açık bir tanımı var: “Hükümetlere karşı hükümet komiseri gibi davranmak olmaz, kabul edilemez. Devlet kademelerindeki pozisyonları dolayısıyla böyle davranamazlar.”

Kamudaki son atamalar ve görevden almalar konusunda da Gül’ün yine aynı çerçevede bir bakış açısı olduğu görülüyor: “Hükümet yakın bürokrasiyle güven bunalımına girmemeli, eğer girildiyse de kendi çalışacağı isimleri seçer.” Atamalarda da eğer hukuki sorunlar varsa, düzeltecek adresin Danıştay olduğunu belirten Cumhurbaşkanı, bütün bu işlemlerde hukuk çerçevesinin esas olması gerektiği uyarısında bulunuyor.

İNTERNET YASASI DEĞİL ALGI

Gül çok önemli gördüğü internet kanunuyla ilgili “bir iki sıkıntı var” sözünü tekrarlıyor. Bunlardan biri insanların gerçekten korunması gereken alanlar olması. Gül, yasada olumlu unsurlar olduğunu da söylüyor.

Avrupa Birliği’ndeki anlayışı tekrarlıyor: Gerçek hayatta ne suçsa sanal âlemde de o suçtur. Ama sorun buradaki suçların kaynağının tespitinde zorluk olması. Gül, bu yasanın bir torba yasa olması dolayısıyla da “teknik” sorun olduğunu belirtiyor. Bir de dikkat çektiği, kanunla ilgili ilk haberin ardından ortaya belli bir algının çıkmış olması ve içeriğinin ayrıntılı tartışılması yerine bu algı üzerinden gidilmesi. Cumhurbaşkanı’na internet yasasıyla ilgili yaygın veto çağrıları devam ediyor. Ama Cumhurbaşkanı bu konuyu da Anayasa Mahkemesi’ne bırakır mı sorusunun cevabı açık değil.

KABATAŞ OLAYININ TERSİNİ İSPAT YANLIŞTIR

Cumhurbaşkanı Gül, başka meselelerle de ilgili görüşleri söyledi. Gizli dinlemelerle ilgili sözü şöyle: “Bütün toplumu tedirgin eden beni de tedirgin eder.” Gizli dinlemenin suç olduğunu belirten Gül, yasal dinlemelerinin açıklanmasının da suç olduğunu, bunlar ancak savcılık iddianamesi kabul edildiğinde aleniyet kazanacağını belirtiyor. Kendisinin dinlendiği iddiasıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı, doğrudan dinlemenin mümkün olmadığını, “en üst düzeyde çapraz tedbirler olduğunu” söylüyor.

Deniz Baykal ile ilgili kaset çıkınca da “Deniz Bey’i hemen aradım” diyor. Bir de Kabataş olayı var. Türbanlı ve yanında bebeği olan bir genç kadının Kabataş’ta saldırıya uğraması tartışmasıyla ilgili olarak Gül’ün söylediği şu: Bu hanım kanal kanal dolaşıp yayın yapmamıştır, o zaman bunu tartışmak ve tersini ispatlamak için uğraşmak yanlıştır.

Cumhurbaşkanı Gül, bütün bu sıkıntılı konuları tartışırken, devletteki ve yargıdaki sorunları konuşurken, bunların altında “belli bir toplumsal olgunluk eksikliği” görüyor. Daha derinden bakınca da “kurumlar ötesi bir durum, toplum içinde bir durum” görüyor. Bu karamsarlığa katılmamak mümkün mü?

HSYK'DA 15 ÖNERİ

Son siyasi çatışmaya da bu açıdan bakan Gül, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısını değiştiren yasa değişikliğine de aynı açıdan bakıyor ve yine “hukukun temel ilkeleri”ni vurguluyor. Bütün yasa değişikliklerinde nasıl çalıştığını da anlattı Cumhurbaşkanı:

“Değişiklik teklifi Meclis komisyonuna gelir gelmez çalışmaya başlıyoruz; içeriğiyle ilgili bir görüşümüz ortaya çıkınca bildiriyoruz, çoğu zaman da önerilerimiz dikkate alınıyor.” HSYK kanununun son durumunun ayrıntısını bilmediği için, 15 noktadaki önerilerinin yerine getirilip getirilmediğini de incelemeden sonra göreceğini belirten Gül meseleye daha “mutedil” ve Cumhurbaşkanı görev ve sorumluluğu kapsamında yaklaştığını belirtiyor. Cumhurbaşkanı’nın “aleni” bir aykırılık durumunda müdahale edeceğini, tartışmalı konularda, hukukçuların da farklı görüşlerde olduğu konularda son karar merciinin Anayasa Mahkemesi olması gerektiğini söyleyen Gül’ün bu yaklaşımının bir “veto” işareti olmadığını söyleyebiliriz.