İlker Başbuğ'un FETÖ'nün siyasi ayağı tartışmasında askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını getiren yasa değişikliğini işaret eden eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a cevap veren Abdullah Gül, "Ben o yasayı AB kriterleri içinde imzaladım" dedi.
Abone ol11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un FETÖ'nün siyasi ayağı tartışmasında askerlerin sivil mahkemelerde yargılanması yasasını çıkaran AK Parti'yi suçlamasına cevap verdi. Başbuğ'un eleştirdiği yasayı Cumhurbaşkanı olarak onaylayan Abdullah Gül, "Ben o yasayı AB kriterleri içinde imzaladım" dedi.
Yasanın çıkarıldığı dönemde AB ile müzakerelerin başladığını ve iddialı bir reform sürecine girildiğini hatırlatan Abdullah Gül, "AB sürecine salt bir AB ülkesi olmak açısından bakmadım. Ama şuna da inanıyorum ki AB üyesi bir ülkenin sahip olduğu hukuk, ekonomi ve siyaset standartlarını uygulayan, AB üyesi olmayan Norveç gibi bir ülke olursak bu bizi her bakımdan hem mutlu hem zengin hem güçlü yapar" dedi.
Cumhurbaşkanı kendini Anayasa Mahkemesi yerine koyamaz
"MGK kanununun değişmesine de bakarsanız, o da aynı şekilde AB reformları çerçevesinde yeniden düzenlenmiştir. O zaman MGK bir nevi gölge hükümet gibiydi. Operasyonel tarafları vardı MGK'nın. Bunlar sivil asker ilişkilerinin AB standartlarına taşınmasıyla ilgili yasalardı" diyen Abdullah Gül, "Türkiye'nin zaten Katılım Ortaklığı Belgesi’nde taahhüdüydü bu değişiklikler. Dolayısıyla bu çerçeve içerisinde bana gelmiş bir maddeydi. Kanunlaşırken ne Meclis bürokrasisi ne de partiler tarafından Anayasa’ya aykırılığıyla ilgili bir itirazda bulunulmamış, ben de imzaladım. Cumhurbaşkanları kendilerini Anayasa Mahkemesi yerine koymazlar. Ben Abdullah Gül tekrar cumhurbaşkanı olmasın diye gelen yasayı da onayladım, gönderdim" ifadelerini kullandı.
Noterlik yapmadım, PR peşinde koşmadım
Çankaya'da noter gibi çalıştığı, gelen her yasayı onayladığı suçlamasına da cevap veren Gül, "Doğrudur, fakat benim geri gönderdiğim yasalar oldu ama sayı olarak azdır. Sebebi şu; benim o zaman hukuk büromda kurduğum ekip, yasalar komisyonlardayken çalışmaya başlıyordu. Bunu meclistekiler de bilir. Yasaların çoğunu Meclis komisyonlarında düzelttiriyordum. O da şundan dolayıydı; Açıkçası yasa Genel Kurul’a da benim önüme de düzgün gelsin, yani veto edip de kendi hükümetimi zor durumda bırakmayayım, ülke zaman kaybetmesin hassasiyetiydi bu."
"Keşke daha çok veto etseydim diyor musunuz?" sorusuna da Gül, "Ben PR peşinde koşmadım. Benim yaklaşımım genelde iyilik yap suya at, balık bilmezse Hâlık bilsin anlayışı oldu. Ama bugün bunun tam anlaşılmadığını ben de görüyorum" cevabını verdi.
FETÖ’den devletin çıkaracağı ders: Şeffaflık
FETÖ'nün devlette bu kadar nasıl yapılandığı, nerede hata yapıldığı sorusuna Abdullah Gül, "Buradan çıkartılacak esas ders şu; Kimsenin aklını, fikrini mutlak bir şekilde bir din adamına, bir siyasetçiye veya ideolojik bir gruba teslim etmemesi lazım. İşte bu grubun her şeyi gasp etmesinin, hain darbe girişimine kadar gelebilmesinin altında bu zihniyet yatar. “Düşünmez misiniz, akletmez misiniz” diye sürekli telkin eden bir dinin mensuplarıyız. Koca koca okumuş insanlar aklını fikrini hiç muhakeme etmeden bir yerlere teslim etmiş. Dediğim gibi bu teslimiyet ister dinî bir motivasyon sonucu, isterse bir ideoloji adına olsun her zaman felaketle sonuçlanıyor" karşılığını verdi.
"Devlet buradan nasıl bir ders çıkarmalı?" sorusu üzerine de Gül şöyle konuştu: "Her türlü düşünceye, şiddet içermeyen her fikre karşı devletin eşit olması ama şeffaflığı şart koşması gerekiyor. Şeffaflık burada önemli. Devlet bir zamanlar farklı düşüncelere eşit mesafede durmadığı için herkes devlete sızma teşebbüslerinde bulundu. Bu sızma girişimi bazen sağ, bazen sol, bazen din adına olmuştur. Her türlü düşüncenin, şiddet içermeyen fikrin, örgütlenmesi serbest olacak ama şeffaflık şartıyla."
Kitlesel cezalandırma olmaz
KHK mağdurları ve kitlesel cezalandırmalar konusunda da Abdullah Gül, "Bazen çok yakın tanıdıklarımızdan, en ufak alakası olmayan hatta en başından beri bu gruba çok tepkili olan insanlardan bile örnekler var. Onun için adalet meselesi çok önemli. Duygularla ve sübjektif kanaatlerle hareket etmemek gerekir. Bunları soğukkanlılıkla hep ayrıştırmak lazım. Büyük haksızlıklar oluyor. Kitlesel cezalandırma diye bir şey ne modern demokrasilerde ne de bizim anlayışımızda söz konusudur." dedi.
Çok büyük haksızlıklar ve acılar yaşanıyor
Cumhurbaşkanlığı'ndan ayrıldıktan sonra temel meseleler haricinde açıklama yapmadığını ancak KHK mağdurlarıyla ilgili konuştuğunu hatırlatan Abdullah Gül, "KHK’larla birçok akademisyenin, görevlilerin ihracı söz konusuydu. Bunlar hukuk devletinde olmaması gereken şeyler. Her kesimden çok büyük haksızlıkların ve acıların yaşandığını görüyorum." ifadelerini kullandı.
15 Temmuz'dan ABD'nin haberi yoktu demek büyük saflık olur
ABD'nin 15 Temmuz'dan haberi olup olmadığı sorusu üzerine Abdullah Gül, "Bu işin başındaki ve önde gelenleri uzun süredir ABD’de. Böyle bir şeyin ABD'nin en azından güvenlik ve istihbarat kurumlarının bilgisi dışında olduğunu düşünmek çok büyük saflık olur. Bu mümkün değil" dedi.