BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00

Abdullah Gül ne yapıyor? Ne yapmalı?

Çünkü cumhurbaşkanına “Bir şeyler yapın” diyenlere “Peki krizi çözmek için ne yapsın?” sorusu yöneltildiğinde, bir cevap veremiyorlar.

17 Aralık operasyonundan sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e çağrı yapılıyor: “Lütfen bir şeyler yapın.”

Çağrı yapanların bir kısmı, gerçekten endişe duyanlar. Fakat büyük çoğunluğunun asıl niyeti, çarşıyı biraz daha karıştırmak.

Çünkü cumhurbaşkanına “Bir şeyler yapın” diyenlere  “Peki krizi çözmek için ne yapsın?” sorusu yöneltildiğinde, bir cevap veremiyorlar.

Peki, Abdullah Gül ne yapmalı? Yolsuzluk iddialarını görmezden gelip hükümetin yanında mı yer almalı?

Ya da Türkiye’nin sorunlarını kendi hesaplarına malzeme yapan ‘paralel yapı’nın tarzını, amacını görmezden gelip hükümete karşı tavır mı almalı?

Çatışan taraflar öğüt alacak, uyarıları nezaketle karşılayacak, ülkenin içine girdiği sıkıntıyı dert edip aklıselime yönelecek durumda mı?

Her gün çözüm öneren yüzlerce makale yayımlanıyor. Bu önerileri dikkate alan var mı?

Ne hükümetin ‘paralel yapı’yla mücadele yönteminde bir mantık ve akıl var, ne de Cemaat’in yolsuzlukla mücadele yöntem ve tutumunda.

Gül’ün bu kavgayla alakalı yapabileceği en fazla iktidara uyarıda bulunmak ve ortamı yatıştırmaya çalışmak. Başka?

Yaşanan krizde arada kalan bir tek Gül değil. Tarafgirlikten uzak ve mantıkla hareket eden birçok kişi benzer bir açmaz içinde.

Hangimiz net bir şekilde birinden birine “tamam sen haklısın” deyip diğerine karşı net tavır alabiliyoruz ki?

Hepimiz bir ikilemde değil miyiz?

Hem yolsuzluklardan şikayetçiyiz, hem de kurumların defolarını kendi hesabına kullanan Cemaat’in tutumundan.

“Cumhurbaşkanı devreye girsin” diyenlerin asıl derdi, sanırım, Gül’ü yanlarına çekmek.

Çünkü AK Parti tabanından gelip bağımsızlığını ve kişiliğini koruyan bir tek Abdullah Gül kaldı. İşte bu ‘özgül ağırlığı’ cumhurbaşkanlığı makamıyla Erdoğan’ın karşısına dikmek istiyorlar.

Gelgelelim, mevcut koşullarda Cumhurbaşkanı Gül de yıpranmaktan korunamıyor.

Yaşadığımız olaylar; haklı, haksız herkesi yıpratıyor.

Abdullah Gül’ün asıl yapması gereken “Siyasi geleceğini riske atmamak için sessiz kalıyor” ithamlarını boşa çıkarmaktır.

Çünkü Gül için yıpratıcı olan, bir şey yapamaması değil, “gelecek hesabıyla” bir şey yapmadığı algısının yaygınlaşmasıdır.

Bana göre, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül çok şey yapabilir.

Çünkü Gül’ün politik geleceğini sağlama almaktan daha önemli bir misyonu var.

Muhafazakar blok hâlâ iktidarın tek alternatifi.  Komplo teorilerine itibar etmeyen, ayakları yere basan, Erdoğan’ın sebep olduğu tahribattan en az etkilenen, özgürlükçü ve ‘öteki’ne saygıyı siyasi üslup edinen Gül’den başka, toplumun dikkatini çekebilecek kimse kalmadı.

Gül’ün tereddütlü tavrı, durumu büsbütün açmaza sürüklüyor.

Bana göre değerleri korumak, Gezi ruhu ile barışık muhafazakar siyasetin alanını diri tutmak Gül’ün ikinci kez cumhurbaşkanı olmasından daha önemli.

Hatta, “Tayyip Erdoğan’ın yanında mı, arkasında mı,  önünde mi?..” gibi tartışmalardan bile daha önemli.

Türkiye’nin şehirli bir siyaset tarzına ihtiyacı var. Krizin ana kaynağı siyasetteki gecekondu kültürünün kökleşmesidir.

Peki Gül neler yapabilir?

• Yıllardır benimsediği, AK Parti’ninkinden farklı üslubu, daha belirgin hale getirecek beyanları sıklaştırarak netleştirebilir.

• Özgürlüğü, demokrasiyi, iç barışı, ötekine saygıyı, makul ve konuşulabilir olmayı cesaretle ve daha yüksek sesle savunabilir.

• Hükümetin veyahut Cemaat’in; ülkenin ayarlarını bozacak, toplumu geriye götürecek tutumlarına açık ve belirgin şekilde karşı durarak barışçı bir toplumsal tutuma öncülük edebilir

• AK Parti ve Cemaat’in mahalle kavgası düzeyindeki tartışmasından bunalan toplumun dikkatini farklı alanlara yönlendirip umudunu diri tutacak yaklaşımlar getirebilir.

• Kanaat önderleriyle, yazarlarla, akademisyenlerle, bilim adamlarıyla, sanatçılarla istişarelerde bulunarak; tartışılan konularda toplumun ufkunu açacak umudunu artıracak düşünceler üretebilir.

Liste pekala uzatılabilir. Gül’ün bunları yapması, hem Erdoğan’ı daha kontrollü bir çizgiye çekecek hem de Cemaat’in hesaplarına karşı toplumun sesini yükseltmesini sağlayacaktır.

Gelecekte nerede olacağımızı belirleyen, yaptığımız hesaplar değil kaderimizdir.

Karakterimiz ise kaderimizi belirleyen en önemli faktördür.

twitter.com/acikcenk