Gezi Davası'nın yeniden yargılanmasında verilen kararlar gündeme oturdu. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Gezi davasıyla ilgili karara sert tepki göstererek "Yargılama süreci utanç verici, Türkiye’ye büyük kötülük, içeride çekecekleri eziyet çok acı" dedi.
Abone olGezi Davası 2020 yılında görülmüş ve tüm sanıklar için beraat kararı vermişti. Dün yapılan yeniden yargılamada ise bu kez tam tersi kararlar çıktı ve sanıklara ağır cezalar yağdı. Osman Kavala'ya müebbet çıkarken, 7 tutuksuz sanığa da 18 yıl hapis cezası verildi. Mahkeme heyetinde bulunan 3 hakimden 2'si kararı onarken 1 hakim red oyu verdi. Mahkeme heyetinin verdiği karar gündeme oturdu. Siyasi parti liderleri ve uluslararası arenadan tepki yağarken bir yorum da Abdullah Gül'den geldi.
Utanılacak bir karar
T24 yazarı Murat Sabuncu'ya telefonda konuşan Gül, şunları söyledi. İşte Abdullah Gül'ün verdiği tepki:
*"Kavala ve arkadaşlarıyla ilgili karar kamu vicdanını çok derinden yaraladı. Beni de çok üzdü. Bu dava yargılama süreci açısından da ileride utanılacak bir yargılama süreci olarak anılacaktır.
*Osman Kavala gibi servet sahibi bir insan hoş vakit geçirmek yerine insanlık meseleleriyle uğraşmasının bedelini ödüyor, bu çok acı. Yargıtay kararına kadar bu insanların hapiste olması çok çok üzücü, vicdanları yaralayıcı bir durum.
Türkiye'ye kötülük yapmak isteseler...
*Türkiye için de inanılmaz yük oldu bu karar. İnsan hakları ve hukuk uygulamalarının zaten çok sorgulandığı dönemde, Türkiye’ye kötülük yapmak isteyenler ancak bu kadar zarar verebilirlerdi. Milyonlarca dolarlık Türkiye aleyhtarı bir kampanya yapmak isteseler, zaten imajı bozuk olan Türkiye’yi dünya kamuoyunda ancak bu kadar olumsuz gündeme "getirebilirdi."
"Bu davadan gönüllü olarak çekilmesini beklerdim"
*"AİHM içtihatlarının yargı sürecinde dikkate alınmamış olması hem kabul edilemez hem de çok üzücü. Parçası olduğumuz modern dünyadan ne kadar kopuk olduğumuzu göstermesi açısından da ayrıca utanç verici. Türkiye’nin tekrar demokrasiye dönmesi, insan haklarını da güncelleyecek şekilde çaba sarfetmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları yönüne evrilmesi gerekirken bu karar şok edici ve yük oldu.
*Kavala’nın ve tutuklanan diğer isimlerin içeride çekeceği eziyet çok acı. En az onun kadar, çelişkili yargılama süreçlerine tanık olmuş bu davanın Türkiye’ye kaybettirdiklerini görmek de acı.
*Hâkim konusuna gelince. Doğrusu bu davada, daha önce aday olmuş ve seçim kampanyasına katılmış bir hakimin kendisinin bu davadan gönüllü olarak çekilmesini beklerdim. Mesleğine hakimlik kariyeriyle başlayıp öyle kıdem alan hakimlerin bu davada karar verici durumda olması tartışmalara fırsat vermezdi."
*"Ben o gün Gezi olayını AK Parti açısından olumlu bir ilerleme olarak görmüştüm. Faili meçhuller için değil çevre için itiraz eden Chicago’daki Londra’daki gibi eylemler. Ortadoğu ülkelerinin problemlerini değil gelişmiş ülkelerin problemlerini yaşıyor olmanın bir göstergesi. Problemlerimiz bile gelişmiş ülkelerin problemlerine benzemeye başlamıştı.
*O gün oradaki insanlarla diyalog kurup, anlaşarak çok kolay bir uzlaşmayla çıkmak mümkünken, aşırı müdahaleler neticesinde uzun dönem uykuda olan illegal örgütlerin uyanmasına, harekete geçmesine ve vandallıklarına fırsat verildi. "
GEZİ DAVASI KARARI İÇİN KİM NE DEDİ?
Ali Babacan : Osman Kavala'la ve diğer sanıklara yapılan büyük haksızlık hepimizin vicdanını yaralamıştır. Alınan kararın hukuki hiçbir açıklaması yoktur. Ülkemizi öfkeye ve kine teslim etmeyeceğiz. Demokratik hukuk devletinde özgürce yaşayacağız.
Ahmet Davutoğlu : Uzun tutukluluk süreleri ile adaleti örselerseniz, çelişkili kararlarla hukuku hiçe sayarsanız verdiğiniz hükme saygı kalmaz! Yargı siyasi güce değil, siyasi güç adalete dayanmak zorunda. Yargının içerde ve dışarda itibarını tesis etmek demokratik siyasetin en temel önceliğidir.
Selahattin Demirtaş : Gezi dört duvara sığmaz. Halen mi öğrenemediler, korku korksun bizlerden.
Gültekin Uysal (Demokrat Parti Genel Başkanı) : "Dün #Gezi davası ile alakalı karar da gösterdi ki iktidar, korku kol gezinsin, muhalefet için Türkiye tekinsiz bir yer olsun istiyor. Seçimler yaklaştıkça iktidar her türlü yöntemi deneyecektir derken bunu da kastediyordum. İktidar, verdiği kanun teklifleri ile siyasal muhalefeti, mahkemeler aracılığıyla aldığı politik kararlarla toplumsal muhalefeti susturma derdinde. Adaleti ve demokrasiyi işler hale getirmek yerine korkuyu yerleştirmek derdinde. "Bırakalım, maruz kalan düşünsün" anlayışı ile bu cendereden kurtulma imkanımız yok! O nedenle "herkes için Adalet" diyoruz, "herkes için demokrasi" diyoruz"
Birol Aydın (Saadet Partisi Sözcüsü) : “Tüm kişi ve davalar için söylüyoruz: Önce adalet, herkes için adalet, her daim adalet”.