BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Abdullah Gül dönüyor mu? Erdoğan'ın aklında ne var?

Abdullah Gül'le görüşen Fox Ankara temsilci Sedat Bozkurt internethaber.com'a bomba açıklamalar yaptı. Abdullah Gül dönecek ama bir şartla...

Abone ol

NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA

ANKARA'yı çok iyi bilen FOX'un yönetici Sedat Bozkurt internethaber.com'a bomba kulisler aktardı. Abdullah Gül ile görüşen Bozkurt herkesin merak ettiği "Gül siyasete dönüyor mu' sorusuna yanıt verdi. Abdullah Gül, "Tam teşekküllü olarak, tam yetki ile ancak anahtar teslimi çağırılırsa siysete dönecek."

Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan ne planlıyor? Gönlündeki koalisyon hangi partiyle? Erdoğan'ın köşkü bırakıp partisinin başına döneceği doğru mu?

İşte Sedat Bozkurt'tan bomba kulisler;

-Erdoğan ve Baykal görüşmesini nasıl okumak lazım?

BU GÖRÜŞMEYİ İKİYE AYIRMAK LAZIM

Bu görüşmeyi, Erdoğan'ın Baykal'la görüşmesi, Baykal'ın Erdoğan'la görüşmesi olarak ikiye ayırmak lazım. İkisinin de bu görüşmeden farklı politik beklentileri var. Erdoğan "görüşüyorum, kapım açık" diyerek, seçim sürecinde çizdiği profilden başka bir profile geçtiğini göstermek istiyor, burada Baykal'ı biraz araç olarak kullanıyor.

ERDOĞAN BAYKAL'I ARAÇSALLAŞTIRDI

Görüşme çıkışında Baykal'ın söylediği, Anayasa'yı hatırlatarak, "muhalefet de bir hükümet kurarsa engel olmam" cümlesini Erdoğan söylese (zaten böyle bir hakkı yok ama) bir hafta önce muhalefete söyemediğini bırakmamış bir Cumhurbaşkanı olduğu için kimse ciddiye almazdı ama Baykal söyleyince ciddiye aldılar, önemsendi, öne geçti. Ben burada Erdoğan'ın Baykal'ı biraz araçsallaştırdığını görüyorum.

BAYKAL MECLİS BAŞKANI OLMAK İSTİYOR

Baykal da, kıyıya, köşeye itilmiş, hırsları yüksek bir siyasetçi olarak tekrar gündeme geldi, işte Hürriyet Gazetesi'nişn manşetine çıktı. Baykal Meclis Başkanı olmak istiyor, bu görüşmeyi bir zemin olarak kullanacak.

BU GÖRÜŞME KOALİSYONUN ÖNÜNÜ AÇACAK BİR GÖRÜŞME DEĞİL

Ama bu görüşmede Tayyip Erdoğan'ın çok da hoşuna gidecek şeyler duyduğu kanısında değilim. Baykal'ı biliyorum, Baykal ona belli bir üslup içinde, çoğu da imayla pek çok eleştiri yöneltmiştir, Tayyip Erdoğan da bunları dinlemek zorunda kalmıştır. Buradaki görüşmenin olası bir koalisyonun önünü açacak herhangi bir şey yapması mümkün değil. Zaten, CHP ile bir koalisyon yapılacaksa Baykal en son isimdir. Baykal'ın eskisi gibi CHP'nin içinde bir grubu yok, bir gücü, yok, takati yok, hiçbir şeyi yok.

-Erdoğan'ın politik beklentisi nedir peki, Başkanlık mı yine?

ERDOĞAN SORUN ÇÖZEN PROFİL ÇİZMEK İSTİYOR AMA...

Hayır değil. Şu dönemde Türkiye'nin bir kriz yaşamaması için devreye giren, hükümet kurulması ya da kurulmaması halinde ülkeyi yönetecek güç, her şeye hakim, her şeyi kontrol eden, her şeyi yönetebilen, herkesle görüşebilen, görüş alışverişinde bulunan bir profil çizmek istiyor. 10 gün önce o seçim meydanındaki Erdoğan'dan bir adım ileri çıkarak Anayasayla tarif edilen halkın yüzde 52 oyuyla seçilen bir Cumhurbaşkanıymış gibi yapmak istiyor.

-Erdoğan'ın aklındaki asıl plan nedir sizce?

ERDOĞAN İKTİDARA MUHTAÇ

Ben Erdoğan'ın erken seçim istediği kanısındayım, çünkü güçlü olmak istiyor. Şu anda Türkiye'de iktidar olmaya muhtaç iki kişi var, bir tanesi Recep Tayyip Erdoğan, diğeri de Ahmet Davutoğlu. Erdoğan iktidar olmak istiyor çünkü iktidarını kaybettiği zaman başına neler gelebileceğini kendisi bile kestiremiyor. Davutoğlu da lider olmak, Genel Başkan olmak, partiyi yönetmek istiyor. Standart sağ klasik partilerde iktidar değilseniz partinize çok hakim olamazsınız. İktidar gücü sizi oralarda hakim yapar.

ERDOĞAN MHP'Lİ, DAVUTOĞLU CHP'Lİ KOALİSYON İSTİYOR

Bu ikisi iktidar olmak istiyor ama ikisinin iktidar olma modelleri, yöntemleri farklı. Örneğin; koalisyon üzerinden konuşursak, Recep Tayyip Erdoğan MHP'li, Davutoğlu ise daha geniş tabana yayılmış CHP'li bir koalisyon istiyor.

-Erdoğan neden MHP'li koalisyon istiyor?

MHP'DE MUTLAK LİDER HİYERARŞİSİ VAR

MHP'de mutlak lider hiyerarşisi var. koalisyon koşullarını Genel Başkanla, liderle konuştuğunuz zaman partide hiçbir sorun çıkmaz. Partinin parlamentodaki grubunda da sorun çıkmaz. İstediğiniz yasaları çıkarırsınız, Yüce Divan'ı mı kapatacaksınız ne yapacaksınız bunların hepsini lider hiyerarşisi ile yapabilirsiniz. Ama CHP'de bunu yapamazsınız. Çünkü neresinden bakarsanız bakın, CHP'nin yüzde 75'i, 80'i önseçimle gelmiş milletvekillerinden oluşuyor ve bunlar tabana dayalı siyaset yapıyorlar, tabanın hoşuna gitmeyecek işi bunlara yaptıramazsınız.

-Ahmet Davutoğlu neden bunu tercih ediyor?

DAVUTOĞLU ERDOĞAN'IN ETKİSİNİ KIRMAK İSTİYOR

Çünkü yönünü AB'ye çevirmek istiyor. Yüce Divan soruşturmaları, Erdoğan'ın yarattığı iklim de dahil olmak üzere AK Parti'nin sırtına yük olan her şeyi aşmak, Erdoğan'ın etkisini de kırmak istiyor, bunları da ancak CHP ile yapar.

ERDOĞAN ERKEN SEÇİM İSTİYOR

Bütün bunlara rağmen ben Recep Tayyip Erdoğan'ın bir erken seçim istediğini düşünüyorum çünkü seçimden önce AK Parti'nin özellikle Erdoğan'a yakın kurmayları, seçimden sonra bir hükümet kurulamazsa erken seçime gidileceğini söylüyorlardı. Buradaki kendi menfaatlerini de şöyle açıklıyorlardı; "HDP nasıl olsa her zaman barajı geçemeyecek." Barajı geçememiş bir HDP olası bir erken seçimde 320-330 AK Parti milletvekili demektir.

AMA SİYASETİN MATEMATİĞİ YOKTUR

Ama şunu da söylemek lazım, siyasetin aritmetiği yoktur, bir de parlamento Başkanlık divanı oluştuktan sonra hemen ilk iş barajı indirmek olursa, AK Parti'nin bu planı da tutmaz.

ERDOĞAN ZORLAYABİLDİĞİ KADAR ZORLAYACAK

Recep Tayyip Erdoğan her şeye rağmen iktidar olup gücü elinde tutmak istiyor. operasyonlarını sürdürmek, ya da kendini kurtarmak için, yasama organını, yürütmeyi muhafaza etmek istiyor. ama bunun siyaseten çok kolay olmadığı gözüküyor, bu yüzden burada zorlayacağı ne varsa sonuna kadar onları zorlamak istiyor. Ahmet Davutoğlu'nda bu panik yok.

-Erdoğan ilk hükümet kurma görevini Davutoğlu'na verecek, Davutoğlu Erdoğan'a rağmen CHP ile koalisyon yapar mı?

DAVUTOĞLU AK PARTİ'Yİ ERDOĞAN'IN YÖRÜNGESİNDEN ÇIKARMAK İSTİYOR

Bunların hepsini yaşayarak öğreneceğiz. Ben Davutoğlu'nun AK Parti'yi Erdoğan'ın yörüngesinden çıkarmak istediğinden eminim, burada hiçbir kuşkumuz yok. Ama, AK Parti'nin kiminle koalisyon yapacağına Erdoğan mı karar verecek, Davutoğlu mu karar verecek, olası koalisyonda Bakanlara kim karar verecek. Sonuçta bunların hepsi Cumhurbaşkanının onayına bakan şeyler, Cumhurbaşkanı kabineyi onaylamazsa ne olacak. Örneğin; hükümeti kurma görevini Davutoğlu'na verdi, Davutoğlu bir tur attı geldi, olmadı, bu sefer Kılıçdaroğlu'na verdi, Kılıçdaroğlu muhalefetten oluşan bir hükümet modeliyle, MHP-CHP, azınlıkta da dışarıdan destekleyecek bir HDP ile Cumhurbaşkanına çıktı, Cumhurbaşkanı bu kabineyi onaylayacak mı.

HER ŞEY KAOSA İŞARET EDİYOR

Belki şunu diyebilir; güvenoyu alacak bir hükümet göremedim diyerek onaylamayacak ya da oturup bunun da pazarlığını yapacak. Bunların hepsini önümüzdeki dönemde göreceğiz. Yani burada bir sıkıntılı süreç var, Recep Tayyip Erdoğan'a rağmen oluşmuş bir hükümet modeli olduğunu varsayalım, yasama organı çalışacak, yasaları yapacak ve onaylanması ile Cumhurbaşkanına sunacak. Cumhurbaşkanı'nın Anayasaya göre belli bir süresi var, imzalamazsa ne olacak.

Cumhurbaşkanının Anayasayı uygulamamak gibi bir pratiği de var. Bunların hepsi bir kaosa işaret ediyor. O yüzden Çankaya ile uyumlu bir hükümet modeli olması öngörülüyor. Çankaya ile uyumlu bir hükümet modeli Davutoğlu'nun taca çıkması demek ya da muhalefetin hiçbir sözü, vaadi gerçekleştirmemesi demek. Bunların hepsi sıkıntılı bir sürece işaret ediyor.

ERKEN SEÇİM HAMLESİ YAPABİLİR

Parlamentoda muhalefetin çoğunluğu var ve ilk yapılacak iş 17-25 Aralık yolsuzluk olaylarını soruşturmak için koalisyon oluşturmak. Bu komisyonun çalışmaları bakanlarla ve bürokratlarla sınırlı kalmayacak, muhtemelen yargıyı harekete geçirecek hamleler yapılacak ve sonuçta Erdoğan'ın hiç hoşlanmayacağı, kendi evinin içine kadar inen bir yargılama süreci gerçekleşecektir.

Bunu engellemenin tek yolu bu soruşturma komisyonunu kadük hale getirmektir. Kadük hale nasıl gelir, erken seçim kararı almasıyla gelir. Bunların hepsi, tarafların birbirlerine karşı kullanabileceği, bizim sistemimiz içinde olsa da siyasi zorlamayla yapılmış hamleler olacak.

-Erdoğan liderlerle tek tek görüşeceğini açıkladı, bu uygun bir prosedür mü, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

NORMAL BİR CUMHURBAŞKANI OLASAYDI KOALİSYON KOTARABİLİRDİ

Normal bir Cumhurbaşkanlığı izliyor olsaydı liderlerle görüşürdü. Cumhurbaşkanının görevi budur, kriz anında liderleri toplar, Demirel bunu çok yapardı, hatta parlamento dışındaki liderlerle de görüş alışverişinde bulunurdu. İşe yarar yaramaz ayrı mesele ama, tarafsız, parti kimliği olmayan, meydan meydan dolaşmamış bir Cumhurbaşkanı olsaydı devreye girip bu koalisyonu kendisi kotarabilirdi, hatta memleketin bu içinde bulunduğu durumu aşabilmesi için 3-4 partiden oluşan bir koalisyon bile kotarabilirdi.

ERDOĞAN'I HİÇBİR GENEL BAŞKAN MEŞRULAŞTIRAMAZ

Çünkü ekonomik veriler de, politik ve diplomatik veriler de çok olumlu değil, hepsi krize işaret ediyor. O tarz niteliklerde olan bir Cumhurbaşkanı böyle bir çağrıda bulunabilirdi ve liderler de muhtemelen buna olumlu yanıt verirlerdi ama Erdoğan, meydan meydan dolaşmış, bütün muhalefet partilerini sabahtan akşama kadar hakaret etmiş bir Cumhurbaşkanını hiçbir Genel Başkan meşrulaştırmaz, parlamento dışındakileri çağırsalar bile muhtemelen onlar da katılmazlar diye düşünüyorum. Bence burada Erdoğan'ın yapacağı tek iş, Meclis'in Başkanlık Divanı oluştuktan sonra Davutoğlu üzerinden bir an önce hükümeti kurma girişimlerini başlatmak olmalıdır.

-Eğer Erdoğan'ın istediği olmadığı için hükümet kurulamaz ve erken seçim olursa, seçmen bu tavrı görüp Ak Parti'ye sandıkta tepki vermez mi, koalisyona sıcak bakmayan bir parti seçimde kazanabilir mi?

AK PARTİ ARTIK İNİŞE GEÇTİ, ERDOĞAN PARTİ'NİN BAŞINA GEÇEBİLİR

-İhtimal vermiyorum, AK Parti artık inişe geçti bu kadrolarla. Artık burada Murphy kanunları işler, "bir şey kötü gidecekse, her şey kötü gider." Bunun işareti görünüyor. Artık hiçbir AK Parti'nin şey planladığı, proğramladığı gibi gitmiyor. Gazetecilik tanıklığı yaptığım dönemden örnek vereyim; Özal'da üçüncü yılda görmüştüm, Cumhurbaşkanlığını bırakıp siyasi parti kurup başına geçiyordu. Aynı şeyi Recep Tayyip Erdoğan'dan da görebiliriz, yani Cumhurbaşkanlığını bırakır, gelir partiye Genel Başkan olur, belki de erken seçimde sadece genel seçim değil, bir Cumhurbaşkanlığı seçimi de yaşabiliriz, çifte bir seçim de yapabiliriz. En son deneyeceği şey bu olur.

İSTEMEDİĞİ HÜKÜMET KURULURSA ERDOĞAN'IN VARLIĞI TARTIŞILABİLİR

Çünkü artık kendisi bu seçim işlerini bir varlık yokluk meselesi haline getirdi. Bunun işaretleri de var, çünkü kendisinin istemediği bir hükümet kurulması halinde gerçekten Recep Tayyip Erdoğan'ın varlığını tartışabiliriz. Peki o dönemde Türkiye'nin önüne neler çıkacak, bakın Obama hemen IŞİD'e yardımların Türkiye'den gitmesi konusunda bir cümle sarfetti, muhtemelen bunun arkası da gelecek, bir sürü sıcak para var, yasal olarak Türkiye'ye para giriş çıkışının önünde bir engel yok ama bu ne kadar sağlıklı olur. Bir de bunlar düne kadar AK Parti'ye güvenip geliyordu, AK Partisiz bir Türkiye öngörüldüğü zaman AK Parti'ye güvenip gelen sıcak paralar anında Türkiye'yi terk ettiği zaman Türkiye'deki ekonominin ne hale geleceğini de düşünmek lazım.

-Sizce hangi koalisyon daha başarılı olur?

BUGÜNKÜ KADAR SORUN HİÇ OLMADI

Ben iki üç tane koalisyon görüşmesi izledim daha önce. SHP-DYP, CHP-DYP, ANAP-DYP, ANAP-REFAH, REFAH-DYP koalisyon görüşmelerini izledim, hepsinin sorunları vardı ama sorunlar bugünkü kadar büyük değildi. AK Parti'nin iktidar olarak ortaya koyduğu, kendisinin taşıyamadığı bu yükü Davutoğlu'nun taşıyamayacağı bu yükü, siz koalisyon kurarak başka partinin taşımasını istiyorsunuz. MHP de olsa, CHP de olsa, HDP de olsa bu çok zor, imkansız değil ama çok zor.

ABDULLAH GÜL'ÜN TERCİHİ DE AK PARTİ-CHP

Davutoğlu'nun ortaya çıkıp, artık bu yükün atılması gerektiği, tasviye edilmesi gerektiği iradesini ortaya koyarak koalisyon görüşmesi yapmaya başlaması lazım, ama bu da Erdoğan'la arasına müthiş bir açı girmesi demek. İstanbul sermayesi, dış çevreler, bir AK Parti- CHP koalsiyonu istiyorlar, onların tercihleri bu yönde, nitekim Abdullah Gül'ün de bu yönde bir tercihi olduğunu basına yansıyanlardan izledik.

MHP NİHAYETİNDE DEVLETÇİ BİR PARTİ

Bu modelin daha geniş tabana yayılması nedeniyle, CHP'nin yurtdışındaki temsiliyetinin devreye sokulabilecek olması, AB süreci, Amerika ile ilişkiler, Ortadoğu ile ilgili tezler üzerinden daha yararlı olacağı söyleniyor. Ama öte yandan ben biraz önce söylediğim gibi Erdoğan'ın MHP'li bir koalisyondan yana olduğunu düşnüyorum. MHP de en sıkıntılı olduğu dönemlerde AK Parti'ye destek vermişti, bu desteğini açıklarken de bir zemin kullanmıştı, neydi bu zemin; "bir mağduriyet yaratmamamız lazım", çünkü o yaratılan mağduriyet üzerine AK Parti bir siyaset inşa ediyor.

Şimdi, "bize hükümet kurdurmadılar" bir mağduriyettir, bir zemindir bunun üzerine siyaset inşa edebilir. İkincisi, MHP nihayetinde devletçi bir parti, "ülke hükümetsiz kalacaktı, bu riski göze alamazdık, elimizi taşın altına koyduk", Üçüncüsü; "biz olmasaydık HDP ile bir koalisyon kuracaklardı, çözüm süreciyle ülkeyi böleceklerdi, buna izin vermemek için biz devreye girerek Türkiye'nin bölünmesini engelledik" gibi kendi tabanını da ikna edebilecek cümleler kurabilir.

Ama bunun çok kolay olmadığını söylüyorum, sonuçta MHP seçim gecesinden beri birtakım koşullar öne sürüyor. Türkiye'de muhalefet partilerinin hepsinin ayrı ayrı koalisyon koşullarının birinci maddesi "Cumhurbaşkanının anayasal sınırlara dönmesi." Yani, doğal, olması gereken bir şeyi muhalefet partilerinin bir koalsiyon şartı olarak gündeme getiriyor olması ülkenin bulunduğu noktanın tahlil edilmesi açısından yeterlidir.

-Abdullah Gül danışmanının yazdığı bir kitap sebebiyle de iki gündür manşetlerde, neden şimdi bu kadar gündeme geldi, koalisyona müdahil olmak mı istiyor, sizce onun aklında nasıl bir koalisyon var?

ABDULLAH GÜL TACA ATILDI

-Abdullah Gül, Erdoğan ve Davutoğlu tarafından çok kırıldı, döküldü, taca atıldı, hak etmediği bir müdahaleye tabii tutuldu. Bu kitap da Abdullah Gül'ün onun muhalefetine rağmen çıkmış bir kitap, danışmanı bir gazeteci ve "bir kitap yazacağım" diyor, buna engel olması çok mümkün görünmüyordu ama okuyup bir takım önerilerde bulunduğunu biliyorum, ben de yeni görüştüm kendisiyle.

ANAHTAR TESLİMİ ÇAĞIRILIRSA PARTİYE DÖNECEK

Abdullah Gül buradaki pozisyonunu muhafaza ediyor, öyle siyasete atlayacak, zıplayacak noktada değil. Bugün ortaya çıkayım, partide bir iktidar mücadelesine gireyim, delege avına gireyim kongrede aday olayım havasında değil. Tam teşekküllü olarak, tam yetki ile ancak anahtar teslimi çağırılırsa siysete dönecek. Şimdi kendi adına bir vakıf kurdu, Amerikan Başkanlarının modelini izliyor, bir de Kayseri'deki Abdullah Gül Üniversitesiyle bir bağı var, oraya olabildiğince destek atıyor.

ABDULLAH GÜL'Ü İLK KEZ DAHA İLGİLİ GÖRDÜM

Ama ben ilk kez kendisini Ak Parti içiyle kurduğu temaslarla daha ilgili gördüm. Örneğin Davutoğlu'na bir mesaj göndererek koalisyon kurmasının iyi olacağını ilettiğini ben biliyorum. Kendisi "ben Davutoğlu'na erken seçimin yararlı olmayacağını, koalisyonun yaralı olacağını ilettim" diyor. Doğal olarak çok parti ismi dile getirmiyor ama ben de onun AK Parti ile CHP'nin koalisyon kurmasından yana olduğunu düşünüyorum, nitekim bunlar medyaya yansıdı.

HDP'NİN SÖYLEMİ AK PATRİ'NİN KURULDUĞU YILLARDAKİ SÖYLEMİNE BENZİYOR, GÜL DE BUNU ONAYLIYOR

Gül'ün AK Parti le arasında kurduğu ilişki şöyle aslında; her yerde "ben bu partinin kurucusuyum" falan diyor ama bugün AK Parti'nin bulunduğu politik çizgi onun kurduğu AK Parti ile aynı yerde değil, farklılaşmış bir AK Parti var. Şimdiki AK Parti'nin hükümetteyken izlediği siyaset Abdullah Gül'ün kurduğu ve onun yönetiminde olduğu partinin siyaseti değil. Hatta ben şöyle düşünüyorum; AK Parti ilk kurulduğu zaman şimdiki HDP'ye benzer bir söylem dile getiriyordu. Önüne hedef olarak mutlak bir demokrasiyi,i rafine hukuku, AB'yi, insanlar rasında ayrıştırma yerine birleştirici unsurları ön plana çıkaran bir söylemi dile getiriyordu. Bugünkü HDP ile AK Parti'nin kurulduğu dönemki söylemi HDP'nin söylemine çok benziyor, nitekim Abdullah Gül de bunu onaylıyor.

-Erdoğan'ın bundan sonraki tavrı ne olur, Abdullah Gül bundan sonra yine fikir beyan eder mi?

ABDULLAH GÜL'Ü DAHA ÇOK KONUŞMAYA BAŞLARIZ

En son Abdullah Gül konuşmaları, AK Parti'nin geleceğine yönelik Abdullah Gül'lü formülleri konuşacağız, tartışacağımız anlamını taşıyor. Ama sonuçta 40.8 oy almış, hala iktidarın büyük ortağı olma ihtimali olan bir AK Parti'den söz ediyoruz. Eğer karşınızda yüzde 35 almış bir parti olsaydı başka şeyler konuşuyor olurduk, belki Abdullah Gül cephesinde de başka şeyler konuşuyor olurduk. Ama bu gidiş Ak Parti açsından yükselme umudu gösteren bir gidiş değil tam tersine düşme eğilimi gösteren bir gidiş. Bir seçim sonra ortaya nasıl bir tablo çıkar ona bakılır, ki muhtemelen düşecektir, o zaman Abdullah Gül'ü daha çok konuşmaya başlarız, AK Parti de kendi içerisinde konuşmaya başlar. Hükümet kurulamadığı zaman, bir erken seçim gündeme geldiği zaman üç dönemlikler gündeme gelecek, üç dönemliklerin büyük bir kısmının Abdullah Gül gibi düşündüğünü biliyorum.

ERDOĞAN, YARARLANMA İHTİMALİ OLURSA GÜL'Ü DEVREYE SOKAR

Son tahlilde Erdoğan'ın Abdullah Gül ismi üzerinden yararlanma umudu varsa Gül'ü devreye sokar, bunun dışında, yanında, sağında, solunda, kapı arkasında, içeri odada falan istemez. Erdoğan'ın siyaset tarzı bu, kendisi için bir yarar görmediği kişi ya da kurumlara itibar etmediğini görüyoruz.