Rusya'dan S-400 füzelerinin alınması halinde parasını ödediğimiz F-35'leri vermeyeceğini söyleyen ABD'yle ilgili Güvenlik ve strateji uzmanı Abdullah Ağar, dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Abone olTürkiye Rusya’dan S-400 füze sistemini alıp topraklarına konuşlandırırsa ABD kesinlikle F-35’leri vermeyecek ve bunların üretim sürecinden de Türkiye’yi çıkaracak.
Washington'un politikası bu şekilde netleşmiş durumda. Peki Türkiye bu şantaja karşı neler yapmalı? Güvenlik ve strateji uzmanı Abdullah Ağar, sosyal medya hesabından konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Saldırı genişleyecek
Tehdidin F-35'lerle sınırlı kalmayacağını belirten Ağar, "Diğer silah sistemleri, harp araç ve gereçleri, mühimmatlar vs. Başka? ABD’nin elindeki diğer milli güç unsurlarımızı ilgilendiren kozlar!" ifadelerine yer verdi.
Yüzleşmek zorundayız
"Artık; var olan sallantıdaki konjonktürü, dizaynı ve dengeyi baskı, gözdağı ve yaptırımlarla devam ettirmek, boyun eğdirmek-diz çöktürmek üzere kurgulamış Dan-Dun Trump stratejilerinin ABD ve Türkiye’yi nereye ve ne zamana kadar taşıyabileceğiyle yüzleşmek zorundayız." diyen Ağar, ABD'nin YPG politikasını ve Türkiye'ye yönelik düşmanca tavrını hatırlatarak, yazısına şöyle devam etti:
Yani ekonomik bağımlılığımızı da kullanacak
"Bağımlılık meselesine dönersek: Bağımlılık bizim açarımız değil, açmazımız. Ama şu daha doğru: Bağımlılık ABD’nin açarı, açmazı değil. ABD bu bağımlılığı simbiyotik (karşılıklı fayda) bir ilişki olarak tanımlamak isteyebilir.
Ama F-35 krizi bunun böyle olmadığını ispat ediyor. Ve belli ki ABD bu bağımlılığı, cebren ve hile dayatmaya devam edecek. Hatta burada da kalmayacak.
Türk ekonomisinin sıkıştığı bu güncede ekonomik kıskacını daha da daraltıp, daha da bağırmamızı sağlayacak. Yani ekonomik bağımlılığımızı da kullanacak.
Bu borç sarmalında belki para bulmamıza engel olacak, resesyonu körükleyecek, derinleştirecek belki, belki stagflasyona sürükleneceğiz, ABD başta etkili olduğu alanlarda devlet tahvili sattırmayacak vs.
Peki bunu da bir fırsata çevirebilir miyiz?
Ekonomistlerin işi, ama bu da bence tam bir E tipi BAĞIMLILIK!
Peki bunu da bir fırsata çevirebilir miyiz? Kurtulabilir miyiz kendimizi bu ekonomik bağımlılıktan? Bağımlı, borçlu, Tanrı bilimden ve merhametinden yoksun ölümcül bu ekonomik düzeni ayakları havada toprağa gömebilir miyiz?
Neden olmasın? Sonuçta bu ekonomik bağımlılık ve üzerine ürettiğimiz fanteziler dibe oturmamızın en ağır prangası. "