Abdulhamit Gül "Mermi geldiğinde Türk de ölüyor Kürt de ölüyor"
Barış Pınarı Harekatı ve Soçi mutabakatını değerlendiren Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "Oradan tehdit geldiğinde, bir mermi geldiğinde, havan mermisi geldiğinde Türk de ölüyor, Kürt de ölüyor, Arap da ölüyor." diye konuştu.
Ankara Hakimevi’nde düzenlenen Lekelenmeme Hakkı Çalıştayı’nda dünyada terör örgütlerinin tasnif edildiğine dikkati çeken Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "Terörizmle mücadele özünde esasen bir insan hakları mücadelesidir." ifadelerini kullandı.
Abdulhamit Gül, şu değerlendirmeleri yaptı: Çünkü insanın yaşam hakkını tehdit olarak oluşturan terör örgütleri ile etkin mücadele demokrasinin olmazsa olmazıdır. Bugün bütün dünya terör örgütlerini tasnif ederek; işime yarar terör örgütü, işime yaramayan terör örgütü diye tasnife tabi tutmaktadır. Bugün en yakın bir şekilde yaşayanlar olarak Türk Yargısının talep ettiği iadeleri hiçbir şekilde ciddiye ve dikkate almayan ülkeleri yakından görmekteyiz. Terör örgütlerini tasnif etmek bir hukuk devletine yakışmaz. Bir hukuk devleti için bütün terör örgütleri, terör örgütüdür. Terör örgütlerini kategorize edemezsiniz ama dünyada maalesef bunun tersi yaşanmaktadır.
Bugün Türkiye'ye karşı insan hakları dersi vermeye çalışanların bunu yapıyor olması da kocaman bir çifte standarttır.
"Büyük bir diplomasi zaferi"
Abdulhamit Gül, konuşmasında yapılan operasyonun meşru müdafaa olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
Oradan tehdit geldiğinde, bir mermi geldiğinde, havan mermisi geldiğinde Türk de ölüyor, Kürt de ölüyor, Arap da ölüyor.
Biz Türkiye'de 82 milyon Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Müslümanı, Hristiyanı, Yezidisiyle bir ve beraber olduğumuza inanıyoruz. İşte bu birlik ve beraberlik için Türkiye'ye karşı nereden tehdit gelirse gelsin, o tehdidi kaynağında kurutmak bizim temel görevimizdir. İşte o yüzden bir operasyon yapılmıştır, bu harekat yapılmıştır. Bu harekatın dayanağı da uluslararası hukukta meşru müdafaadır. Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'dir, NATO sözleşmelerdir. İşte bu çerçevede yapılan ve hiçbir sivile zarar vermemek adına büyük bir hassasiyetle sürdürülen bu harekatın temel hedefi, hiçbir etnik gruba karşı değil terör örgütlerine karşı onları yerinde kaynağında etkisiz hale getirmektir. İşte bu çerçevede hem Amerika Birleşik Devletleri ile hem de Rusya Federasyonu ile yapılan görüşmeler büyük bir diplomasi zaferi ile, büyük bir başarıyla sonuçlanmıştır.