BIST 9.627
DOLAR 35,21
EURO 36,76
ALTIN 2.956,91
HABER /  GÜNCEL

ABD'li danışmandan kritik Türkiye uyarısı

Sakıp Sabancı Konferansları'nın sekizincisi bu yıl Washington'daydı...

Abone ol

Türkiye'den video konferans yoluyla izlenen etkinlikte, eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinski konuştu.

Brzezinski'ye göre, Türkiye sadece bölge için değil, küresel anlamda da kritik önemde.

Sabancı Üniversitesi'nin ABD'deki düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü ile birlikte düzenlediği Sakıp Sabancı Konferansı'nın 8'incisi, Washington'da yapıldı.

Brookings Enstitüsü'nde düzenlenen konferansın bu yılki konuğu ABD'nin eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Brzezinski oldu.

Brzezinski, "Batı ve Türkiye: Geniş Küresel Mimarinin Şekillendirilmesindeki Rolleri" başlıklı konferansta, hem stratejik hem de siyasi nedenlerden ötürü Türkiye'nin Batı'nın parçası olması gerektiğini ve öyle de olduğunu söyledi.

Konuşmasında, Batı'nın Türkiye ve Rusya ile daha yakın çalışması gerektiği mesajını verdiği "Stratejik Vizyon: Amerika ve Küresel Güç Krizi" başlıklı son kitabındaki ana noktalara değinen Brzezinski, 90 yıl önce Rusya'nın çarlıktan komünist rejime, Türkiye'nin imparatorluktan cumhuriyete dönüşümüne atıfta bulunarak, bu iki olayı, "o dönemde dünya tarihindeki ilk iki büyük sosyal değişim" olarak tanımladı.

Türkiye'nin dönüşümünün Rusya'dan çok daha başarılı gerçekleştiğini dile getiren Brzezinski, "Dolayısıyla, Türkiye dini farklılığına rağmen bence Batı'nın bir parçası. Stratejik konumu, sahip olduğu gücü ve NATO'ya olan bağlılığı açısından bakıldığında Türkiye, Avrupa'nın güvenliği için önemli" dedi.

TÜRKİYE NATO'NUN 4 ÖNEMLİ ÜYESİNDEN BİRİ

Brzezinski, "Türkiye'nin NATO içinde önemli bir oyuncu ve ittifakın en önemli 4 üyesinden biri olduğunu" kaydederek, Türkiye'nin, kendisiyle birçok sosyoekonomik benzerlikler taşıyan İran'ın gelecekteki gelişimi için deolduğunu söyledi.

Türkiye'nin, ayrıca, "Ortadoğu'daki en büyük demokrasi olarak, bölge istikrarı için çok önemli olduğunu belirten Brzezinski, Türkiye ile Batı arasında güvenlik ve siyaset konularında giderek artan işbirliğine dair hem iyimser olduğunu hem de bunu desteklediğini kaydetti. Birlikte çalışmalarının iki tarafın da çıkarına olduğunu ifade eden Brzezinski, bunun için Türkiye'nin AB üyeliğinin şart olmadığını kaydetti.

Brzezinski, "yeni küresel sorunlarla başarıyla mücadele edebilen bir işbirliği yüzyılına sahip olmak için, küresel gelecek açısından merkezi öneme haiz Avrasya kıtasında yeni bir dengeye ihtiyaç olduğunu, Türkiye ve Rusya'nın Batı'ya dahil edilmesinin, bu yolda başarılı bir neticeye ulaşmak için olumlu katkılar sunacağını" belirtti.

Bir soru üzerine Brzezinski, uzun vadede Türkiye'nin AB üyesi olacağını düşündüğünü ifade ederek, "Bence AB, kendi mevcut yapısal sorunlarının üstesinden geldiğinde, daha büyük bir birliğin, kendisine daha fazla güç, daha fazla gelişme imkanı, daha fazla güvenlik ve dünya meselelerinde daha güçlü bir bir ses sağlayacağını fark edecek. Bu yüzyılda karşılaştığımız sorunlarla başa çıkacaksak, Batı ile Doğu arasında gerçek bir dengenin kurulmasına ihtiyacımız bulunmaktadır" diye konuştu.

Türk-Amerikan ilişkilerine dair bir soru üzerine Brzezinski, iki ülke arasında çok yakın ve kayda değer bir ilişkinin bulunduğuna dikkati çekerek, zaman zaman görüş farklılıklarının yaşanmasının son derece doğal olduğunu kaydetti.

ASKER SİVİL İLİŞKİLERİ

Brzezinski, bir soru üzerine, Türkiye'de geçmişteki askeri müdahalelerin dünyadaki diğer örneklerine göre "farklı ve kendine özgü" olduğunu, çünkü askerin "kalıcı bir darbe için değil, doğru veya yanlış gördüğü lüzum üzerine ve geçici olarak" darbeye yöneldiğini söyledi.

"Yakın zamanda da ordunun bazı katmanları içinde, AK Parti'nin Türk siyasetine dini unsurları yerleştiriyor olabileceğine yönelik kaygı olduğunu" belirten Brzezinski, "bu durumun ülkede, askerin belki yine geçici bir müdahale yapmayı değerlendirdiğine yönelik bir görünüm ortaya çıkarmış olabileceğini" kaydetti.

Brzezinski, "Bu olsaydı talihsiz olurdu, çünkü Türkiye'de seçime dayanan demokratik sürecin kök saldığı, modern, demokratik laik devletle, bin yıllık dini geleneklerin arasında makul bir dengenin oluşturulması için gayret gösterilen bir zamanda olacaktı. Bana göre, Türkiye'de demokratik laik ve sivil otorite mefhumu şu anda baskın konumda ve bu çok olumlu bir gelişme" dedi.