BIST 9.765
DOLAR 35,16
EURO 36,47
ALTIN 2.939,55
HABER /  DÜNYA

AB’den Erdoğan açıklaması

AB Genişleme Komiseri Stefan Füle’nin Sözcüsü Peter Stano, Füle’nin Twitter hesabından yaptığı, "İstanbul’daki konferansta Gezi parkı ile s...

Abone ol

AB Genişleme Komiseri Stefan Füle’nin Sözcüsü Peter Stano, Füle’nin Twitter hesabından yaptığı, "İstanbul’daki konferansta Gezi parkı ile saygılı ve kapsayıcı bir diyalog çağrısında bulunanlara el uzatma fırsatının kaçırılmış olması hayal kırıklığı yaşattı" şeklindeki açıklamanın, ikili görüşme veya Erdoğan hakkında değil yalnızca konferans için olduğunu söyledi.
AB Genişleme Komiseri Stefan Füle Türkiye ziyareti sırasında Başbakan ile görüşmüş ardından bir konferansa birlikte konuşmacı olarak katılmışlardı. Konferansta ilk sözü Füle daha sonra Başbakan Erdoğan almış ve AB’ye Türkiye ile müzakereler konusunda eleştirilerde bulunurken gezi parkı olayları ile ilgili olarak da var olan tavrını değiştirmemiş hatta sertleştirmişti. Bunun üzerine ise Komiser Füle Twitter hesabından şu ifadeyi paylaşmıştı: "İstanbul’daki konferansta Gezi parkı ile saygılı ve kapsayıcı bir diyalog çağrısında bulunanlara el uzatma fırsatının kaçırılmış olması hayal kırıklığı yaşattı."
Her ne kadar AB bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış bu twite, "Sizden yana bir anlayış/kavrayış sorunu olduğunu düşünüyorum. Başbakan demokratik taleplere açık fakat vandalizme müsaade etmeyeceğini söyledi" şeklinde yanıt vermiş olsa da Başbakan Erdoğan bugünkü Belde Belediye Başkanları konuşması sırasında Füle’nin attığı twite atıf yaparak, "Genişlemeden sorumlu bir adamları var bunların karşı tezlerini benim yüzüme söylemiyor gidiyor twit atıyor" şeklinde bir çıkış yaptı.
Bunun üzerine gözler Avrupa Komisyonu’ndan gelecek tepkiye çevrilmişti ki Füle’nin sözcüsü Peter Stano İHA’ya yaptığı açıklama ile hem Füle’nin İstanbul’da attığı son twite hem de Erdoğan’ın, "Siz neden İngiltere’de, Yunanistan’da veya Fransa’da yaşanan olaylara tepki vermiyorsunuz?" sözlerine açıklama getirerek değerlendirme yaptı. Stano şunları söyledi:
"En açık ve net şekilde şunu söyleyebilirim ki Sayın Komiser’in İstanbul’daki ’hayal kırıklığı’ twiti Başbakan Erdoğan’a ve onunla yapılan ikili görüşmeye değil tamamen konferanstaki fırsatın kaçırılmasına, yani konferansa yönelikti. Komiser Füle Sayın Erdoğan’ın ikili görüşmeler ile ilgili daha önce yaptığı açıklama olan ’Son derece iyi, verimli ve yararlıydı’ görüşlerini paylaşmaktadır."
Stano, ’Füle’nin Erdoğan’a herhangi bir karşı tez getirmeyip duygularını Twitter’da paylaşmış olduğu konusu sizce gerçeği yansıtmıyor mu?’ sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
"Twit tamamen konferans ile ilgiliydi ve Komiser orada bulunduğu süreç içerisinde AB’nin tüm argüman ve tezlerini karşı tarafa iletme şansı elde etti."
Avrupa Parlamentosu’nun ’Gezi Olayları’ Kararına Türkiye’nin ’tanımıyoruz’ tepkilerini de değerlendiren Stano sözlerine şöyle devam etti:
"Burada dikkat çekmemiz gereken iki şey var. İlki; Avrupa Parlamentosu’nun AB’nin son derece önemli bir kurumu olduğudur ki Türkiye de bu birliğin bir parçası olmak istemektedir. İkincisi; Füle’nin de söylediği gibi biz Avrupa olarak Türkiye ile bu yolda ilerlemek ve gerekli adımları atmak için hazırız ve başarılı olmak için tüm adımları birlikte atmak durumundayız. Bunu yapmanın da yolu tüm tarafların güvenebileceği bir üyelik sürecinden geçiyor. Bizce bu süreç AB standartlarına ulaşmanın en sağlam ve hızlı yoludur. Sanıyorum her iki taraf da hem fikirdir ki AB üyelik süreci modernleşme ve demokratikleşme yolunun en güçlü ve önemli kriterini oluşturmaktadır."
Stano, Başbakan ve bazı bakanlar tarafından kendilerine İngiltere, Yunanistan gibi ülkelerde yaşanan polis-sivil çatışmalarının hatırlatıldığını ifade ederek buralardaki örneklerde kendileri için önemli olanın hukukun üstünlüğü çerçevesinde vatandaşların temel haklarının garanti altına alınmış olmasının ve bu haklar her çiğnendiğinde her olay için ayrı ayrı inceleme yapılarak, güvenilir ve şeffaf soruşturmaların açılmış ve tamamlanmış olmasının önemli olduğunu kaydetti. Stano, "Eğer oradaki insanların haklarını sınırlandırmak için herhangi bir neden varsa bile bu sınırlandırma ve müdahale ’orantılı’ olmak zorunda ve eğer orantısız olmuş ise de derhal gerekli soruşturma ve inceleme yapılmak zorunda ki Avrupa ülkelerinde de olan zaten budur."