Tahmin ettiğiniz gibi raporda, Türkiye'nin ekonomik ve siyasi olarak AB'ye hazır olmadığı vurgulanıyor.
Abone olHürriyet, AB'nin yarın Lüksemburg'da yapılacak Ortaklık Konseyi'nde Türkiye'ye sunulacak ortak görüş raporunu ele geçirdi. Türkiye ile AB arasında yarın Lüksemburg'da yapılacak ‘‘Ortaklık Konseyi’’ toplantısı öncesinde, AB'nin Türk tarafına sunacağı ortak pozisyon belli oldu. Hürriyet'in ele geçirdiği AB ortak görüşü 22 sayfadan oluşuyor. AB Dönem Başkanı sıfatı ile Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu tarafından meslektaşı Abdullah Gül'e sunulacak olan belgede şu görüşlere yer veriliyor. Ekonomik kriterler Türkiye'nin ekonomik krize rağmen istikrarı yakalayacak yapısal reformları yaptığına işaret ediliyor. AB tarafından Türkiye'ye 1 milyar 50 milyon euro aktarılacağı kaydediliyor. Reformlarla Türk ekonomisinin daha istikrarlı bir yapıya kavuşturulduğu, enflasyonun kontrol altına alındığı, bankacılık sisteminin güçlendirildiği ve daha şeffaf bir ekonomik yapıya geçildiği belirtiliyor. Ancak uzun vadede Türk ekonomisinin iyileşmesine rağmen, şu aşamada güvenli olmaktan uzak olduğuna dikkat çekiliyor. Buna göre, enflasyonun tam olarak istenilen seviyeye çekilemediği, devletin finansmanında sorunlar olduğu, uluslararası gelişmelerden Türk ekonomisinin kolayca etkilendiği vurgusu yapılıyor. Ayrıca borçların yüksek olması, kamu açıkları gibi konuların üstesinden bir türlü gelinemediği belirtiliyor. Siyasi kriterler Türkiye'nin AB Siyasi kriterlerini karşılama noktasında önemli ilerlemeler sağlandığının altını çizilirken, Kopenhag siyasi kriterlerinin hala karşılanamadığına dikkat çekiliyor. Buna göre: İşkence ve tutukluların sorunları sürüyor. Olağanüstü Hal kaldırılmasına rağmen, bölgede tutuklamalar ve izolasyon sürüyor. Düşünce ve ifade ile örgütlenme özgürlüğü alanlarında sorunlara çözüm bulunması gerekiyor. Dini vakıfların mülk edinmesi ve çalışmalarında AB normlarına ulaşılması çağrısında bulunuluyor. Ana dilde yayın ve eğitim alanında ilerleme sağlanması isteniyor. Yerleşim birimlerini terk eden insanların evlerine dönmeleri için alt yapının geliştirilmesine dikkat çekiliyor. HADEP'in kapatılmasından kaygı duyuluyor. BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs'ta çözüm çabalarının sonuçsuz kalmasından duyulan üzüntü ifade ediliyor. AB, Annan'ın çabalarını desteklediğini vurguluyor ve Kıbrıs'ta iki tarafa kalıcı bir çözüm bulunması çağrısı yapıyor. AB, Kıbrıs Türk tarafının da pozisyonunu bir kez daha gözden geçirmeye davet ediyor ve Türkiye'nin soruna çözüm bulunması çerçevesinde çaba sarfetmesi isteniyor. Türk-Yunan yakınlaşmasının önemli olduğu ifade ediliyor. İlişkilerin geliştirilmesinin iki tarafın da ekonomisine olumlu katkılar getirdiği ve sivil toplum örgütlerini birbirlerine yakınlaştırdığı saptamasında bulunuluyor.