BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,85
ALTIN 2.965,05
HABER /  DÜNYA

ABD'de yargı vesayeti tehlikesi

ABD Başkanı Barack Obama, sağlık reformuyla ilgili Yüksek Mahkeme'nin 'emsali görülmemiş bir adımı atmayacağına' inandığını söyledi.

Abone ol

ABD Başkanı Barack Obama, ABD'de tüm zamanların en fazla tartışılan ve toplumda en büyük kutuplaşmaya yol açan konularından sağlık reformuyla ilgili olarak, ''Yüksek Mahkeme'nin, demokratik yollarla seçilmiş Kongre'nin güçlü çoğunluğu tarafından onaylanmış bir reformu geri çevirmek gibi emsali görülmemiş bir adımı atmayacağından eminim'' dedi.

Obama, Kanada Başbakanı Stephen Harper ve Meksika Cumhurbaşkanı Felipe Calderon ile üçlü görüşmesinin ardından, Beyaz Saray'da düzenlenen ortak basın toplantısında, sağlık reformuyla ilgili soruları da yanıtladı.

Sadece kendisinin değil farklı ideolojilerden birçok akademisyen, avukat ve hukuk uzmanının, emsallerine bakıldığında reformun anayasaya uygun olduğu şeklinde görüş bildirdiğini hatırlatan Obama, yasanın, geçmişte ''sigorta öncesi sağlık koşulu'' gerekçesiyle geri çevrilen on binlerce çocuk ve yetişkin, ailelerinin sigortasından yararlanabilme hakkı kazanan 2,5 milyon genç ve artık ilaçlara daha az para ödeyen milyonlarca yaşlının hayatını daha şimdiden etkilediğini kaydetti.

Obama, 2014'ten itibaren de 30 milyon kişinin sağlık güvencesi kazanacağını, reform sayesinde tüm Amerikalıların daha iyi sağlık hizmetine kavuştuğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

''Dolayısıyla, bu önemli birşey ve bence Amerikan halkı bunun önemini anlıyor ve yargı da anlamalı ki kişisel zorunluluk maddesi olmadığında 'önceki sağlık koşulu' olanların gerçekten sağlık hizmeti alabilmesini sağlayacak bir mekanizma olmayacak. Dolayısıyla bu sadece ekonomik veya hukuki bir unsur değil, bu insani bir konu. Umarım, bu, siyasi tartışmalarda unutulmaz. Yüksek Mahkeme'nin de demokratik yollarla seçilmiş bir Kongre'nin güçlü çoğunluğu tarafından geçirilmiş kanunu geri çevirme gibi emsali görülmemiş bir adım atmayacağından eminim.''

Ülkenin kaderi, yargıçların elinde

Yüksek Mahkemenin geçen haftaki üç günlük kamuoyuna açık tartışmasında, yargıçların ''bireysel zorunluluk'' maddesinin kaldırabileceği yönünde izlenimler ağır basmıştı.

Eğer mahkeme süreci, Demokrat Başkan dönemlerinde atanan 4 yargıcın kanun lehine, Cumhuriyetçiler döneminde atanan 5 yargıcın aleyhte karar vermesiyle sonuçlanırsa, o zaman ülke, mahkemenin ''siyasi bir organa'' mı dönüştüğü yönünde ciddi tartışmalara sürüklenecek. Nitekim, Obama şu sözleriyle, şimdiden Cumhuriyetçileri, geçmişte karşı çıktıkları konu sağlık reformu olunca savunmakla ve böylece konuyu''siyasileştirmekle'' eleştiriyor:

''Muhafazakar çevrelerden yıllarca şunu duyduğumuzu hatırlatırım: 'Yargı sistemindeki en büyük problem, bir grup seçilmemiş (atanmış) kişinin, (Kongre tarafından) usulünce kabul edilen bir kanunu geri çevirmesi konusunda herhangi bir yargısal sınırlamanın bulunmaması'.''

Kanunun toptan iptali halinde ise mahkeme, demokratik yollarla başa gelen Kongre'nin kararını ''hiçe saydığı'' şeklinde tepkiler çekecek. Nitekim Obama'nın konuşmasındaki ''demokratik yollarla seçilmiş bir Kongre'nin güçlü çoğunluğu'' vurgusu da bu tepkilerin ön habercisi niteliğinde.

Bunun yanında, mahkeme, zorunluluk maddesini iptal ederse federal yönetiminin elini zayıflattığı ve güçsüzleştirdiği izlenimi verecekken, aksi kararında ise hükümetin yetki alanını çok geniş tuttuğu şeklinde eleştirilecek.

Daha da önemlisi, yargıçların kararı ne olursa olsun, Kasım'daki ABD başkanlığı seçimlerini etkileyecek. Çünkü, Obama, başkanlığının neredeyse iki yılını, seçim sözlerinin başında gelen sağlık reformunu hayata geçirmek için harcadı.

Dolayısıyla, aslında yargıçların önlerinde hayli zor ve belki de karşılaştıkları en sorunlu davalardan biri bulunuyor. Kararla, sadece sağlık reformu alanında değil, hem ülkenin yönetimi, hem bireysel haklar hem de sosyal haklar gibi ABD'nin geleceğini ve kaderini belirleyen bir adım atmış olacaklar.

Mahkemenin karının Haziran ayı sonuna doğru vermesi bekleniyor.