ABD'de Ülkesindeki Yahudileri Deşifre Etti
Anlaşılan, Yahudi lobisi hoşlarına gitmeyen yönetmenleri, modacıları ve Harvard’lı öğrencileri kara listeye almak konusunda kararlı.
Bugünkü New York Times’da akıl almaz bir haber vardı.
Dünyanın en iyi ilk üç üniversitesinden biri olan Harvard’da 30’dan fazla farklı ırklara mensup öğrenci grubu, İsrail yönetimini Gazze’de yaşanan katliamın sorumlusu olduğunu söyleyen bildiriler yayınladılar.
Gazze’de yaşananların, İsrail’in yıllardır uyguladığı baskıcı politikaların sonucu olduğu ifade ettiler. Bu politikalar uygulanmaya devam ettiği müddetçe bölgede barış umudunun olmadığını vurguladılar.
Bildirilerinin yayınlamasının ardından, bu bildirilere imza atan tüm öğrencilerin açık kimlik bilgileri, adları, adresleri sosyal medyada yayınlanmaya başlandı.
Durum bununla da sınırlı kalmadı.
Öğrencilerin aile üyeleri, kardeşleri ve yakın fertleri tehdit edilmeye, korkutulmaya çalışıldı. Hatta tehdit mesajları atıldı.
O da yetmedi.
Dev ekranlarda üzerinde “Harvard’ın ünlü Yahudi Düşmanları” başlığıyla, bildiriye imza atan çocukların fotoğraflarını ve kimlik bilgilerini yayınlama ya başladı.
Daha bitmedi…
Harvard mezunu gençlerin istihdam alanı olan Wall Street’ şirketlerinin yöneticileri, bildirime imza atan öğrencileri “asla işe alınmayacaklar” listesine dahil etti.
Anlaşılan, Yahudi lobisi hoşlarına gitmeyen yönetmenleri, modacıları ve Harvard’lı öğrencileri kara listeye almak konusunda kararlı.
Son derece gayri ahlaki bir tutum.
Ama Yahudiler içinse dayanışmanın göstergesi.
Hatta çıkıp “biz bir Yahudi olarak İsrail’in bu katliamını desteklemiyoruz “ diyen Yahudilere bile inanasımız geliyor bazı bazı…
Biden henüz kana doymamış
Gazze’de yaşanan insanlık dramı. Katil Netanyahu’yu neredeyse “sevindiren” saldırılarda masum siviller ölüyor. İsrail’in “Gazze’den çıkın” tehdidine boyun eğip Gazze’den çıkmaya çalışanlarında üzerine bombalar yağıyor. Kilise, hastaneler, okullar, camiler vuruluyor.
İsrail kan bombalarının , nefret ve intikam bombalarının sonsuza denk yaşaması için çalışıyor.
Gazze’de bu acılar yaşanırken, biraz vicdanı olan herkes, bu savaşın bir an önce durmasını, bir yandan da insani yardımların yapılmasını sağlamak zorundadır.
Birleşmiş Milletler yardımı engele takıldı.
Engel mi?
Tabi ki ABD .
Tabi ki kana doymayan Biden.
BM Güvenlik Konseyi’ne verilen karar tasarısı, ABD’nin vetosu ile durduruldu.
Biden’ın bölgedeki savaşın sürmesinden, sivillerin, çocukların ve kadınla rın ölmesinden rahatsızlık duymaması Gazze’de akan kan miktarının henüz tatmin edici noktaya ulaşmamış olmasından mı ?
Ölen insanlar, perişan durumdaki yaralılar, kaçırılan kadınlar, kan gölündeki çocuklar, çocuğunun cansız bedenine sarılan babalar, göz yaşı dinmeyen anneler, cesetlerin ortasında yapılan basın toplantıları.
ABD’nin ateşkes arayışını veto eden tavrı.
Biden’ın vampir gibi kandan beslenme hali.
Müslüman dünyası’nın sessizliği.
Bütün bunlar devam ederken bu savaş kısa sürede bitecek gibi değil.
THE PİANİST
Piyanist, ya da orijinal ismiyle The Pianist, Roman Polanski'nin 2002 yapımı uzun metrajlı dramatik ve biyografik savaş filmidir.
Fransız–İngiliz–Alman–Polonyalı ortak yapımı olan film, gerçek bir hikâyeyi anlatmaktadır.
1930'lar Polonya'sının başarılı piyanist ve bestecilerinden biri olan Polonya Yahudisi Szpilman'ın, Varşova Ayaklanması'nın bastırılmasından hemen sonra subay Wilm Hosenfeld'ın yardımları sayesinde nasıl hayatta kaldığını anlatan biyografik film.
Almanlar, Polonyalı-Yadudi popülasyonu için bir dizi kısıtlamalar getirir. Yahudilerin sahip olduğu nakit paraya el koyma, park, kafe gibi işletmele re giriş yasağı ve kaldırımlarda yürüme yasağı.
16 Kasım 1940'ta Yahudiler, etrafı dikenli tellerle çevrili bir gettoya kapatı lırlar. Nazilerin zulmü ve Yahudilerin acısı, günlük hayatın bir parçası olarak filme de uyarlanır.
Temmuz 1942'de Almanlar, Yahudileri yavaş yavaş Varşova Gettosu'ndan sürmeye başlar. 2 sene sürecek olan hayata tutunma mücadelesi başlamış olur. Her geçen gün yaşamsal durumlar kötüleşir ve gıda kaynakları kesilir.
Diğer çoğu subayların aksine Yahudilere karşı sempati beslemiş subay Hosenfeld, Szpilman’a yardım etmeye karar verir. Alman karargâhından gizlice getirdiği yiyecek, içeceklerle ve üzerindeki askeri kürkünü vererek Szpilman'ın ölmemesini sağlar.
Bu filmde yaşanmış olan gerçekler şimdi yine bir Yahudi eliyle Gazze’de yaşatılıyor. Yahudilere uygulanan ırkçı politika ; Yahudi halkının büyük bir kesiminin vicdanını kurutmuş olmalı ki bugün Gazze’de böyle bir katliam yaşanıyor.