BIST 9.472
DOLAR 34,42
EURO 36,40
ALTIN 2.837,87
HABER /  GÜNCEL

ABD yurtseverliği tartışıyor...

11 Eylül terörist saldırılarında binlerce insanın hayatını kaybetmiş olması ABD'de yurtseverlik tartışması başlattı.

Abone ol

ABD 'Yurtseverlik Yasası'nı Tartışıyor Bu yasalardan "Yurtseverlik Yasası" olarak bilineni, eleştirilere hedef oluyor, temel hak ve özgürlükleri tehdit ettiği öne sürülüyor. Adalet Bakanlığı ise aksini savunuyor sözkonusu yasanın terörizmle mücadelede etkin bir silah olduğunu ileri sürüyor. Resmi adıyla "Amerikan Yurtseverlik Yasası", 11 Eylül terör saldırılarından bir ay sonra 2001 Ekim'inde kabul edildi. Yasa, ülkeye yönelik muhtemel terörist saldırıların önlenmesi için, güvenlik kuvvetlerinin yetkilerini genişletiyor hatta yeni yetkiler tanıyordu. Yasa tasarısı, Kongre'de, alelacele ve ezici bir çoğunlukla kabul edildi fakat aradan bir süre geçtikten sonra şikayetler ortaya çıkmaya başladı. Hukukçular ve insan hakları örgütleri, yasanın, federal kurumlara çok fazla yetki verdiği görüşünde. Örneğin, Amerikan Muhafazakarlar Birliği adlı lobi grubunun başkanı David Keene, tasarıya evet oyu veren bir çok Kongre üyesinin, yasa metnini okuyacak vakit bile bulamadığını söylüyor. Yasanın en çok eleştirilen bölümlerinden biri, polislerin, ön soruşturma sırasında şüpheli kişilerin telefonları gizlice dinleyebilmesiyle ilgili. Eskiden her soruşturma için ayrı mahkeme kararı gerekirken, artık, federal polis, tek bir izinle, hatta gerekli gördüğü durumlarda önceden izin bile almadan bunu yapabiliyor. David Keene şöyle diyor: "Terörizmle savaşacağız derken, anayasal güvenceleri azaltacak bir ortam yaratıyor ve bu ortamda, bazı görevlilere, daha önce sahip olmadıkları ve kolayca istismar edilebilecek yetkiler veriyoruz." Adalet Bakanlığı ise suçlamaları redediyor, "Yurtseverlik Yasası"nı ülkenin terörizmle mücadelesinde önemli bir dönüm noktası olarak görüyor. Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle yasa hakkında bir dizi dava açılması ve Kongrenin yasayı yeniden gözden geçirmesi yolundaki çağrılar ABD Adalet Bakanı John Ashcroft'ı oldukça telaşlandırdı. Ülke genelinde bir kampanya başlatan Ashcroft, genellikle emniyet mensuplarına hitaben konuşmalar yapıp yasayı savunacak. Kampanyasına Washington'da başlayan Adalet Bakanı, Salı günü, muhafazakar bir gruba hitaben yaptığı konuşmada şöyle dedi: "Yurtseverlik Yasası'nın terörizme karşı savaşta ne anlama geldiğinin herkes tarafından anlaşılması çok önemli. Bu yasayı, teröristlerin bizim topraklarımızda daha fazla ölüme ve yıkıma yol açmasını önlemekte kullandık. Bu yasayı, masum Amerikalıların hayatını korumakta kullandık. Bu yasayı, özgürlüğün garantisi olan güvenliği sağlamakta kullandık." Fakat Kongre'nin önde gelen bazı üyeleri, yasanın temel hak ve özgürlükleri zayıf düşürmesinden kaygı duymaya başladı. Örneğin Cumhuriyetçi Partili Milletvekili Butch Otter, aramalar da dahil olmak üzere, yasanın bazı hükümlerinin kaldırılması için Temsilciler Meclisi'ne değişiklik önergesi sundu. Amerikan Medeni Haklar Birliği adlı kuruluşun sözcüsü Jameel Jaffer, önerge hakkında şunları söylüyor: "Federal polis, şu anda, herhangi bir kişinin evini ya da işyerini, kendine haber vermeden gizlice arayabiliyor." Milletvekili Otter bunun kaldırılmasını, arama için, eskiden olduğu gibi, mahkemeden karar alınmasını istiyor. Yasada bizi kaygılandıran bir başka nokta da, federal polis teşkilatı FBI'ya, herhangi bir kuruluştan pensonel dosyalarını isteme yetkisi verilmiş olması. Adalet Bakanı Ashcroft ise, kendisi için en önemli şeyin yeni bir terörist saldırıyı öِnlemek olduğunu sِylüyor ve Yurtseverlik Yasası'nın terِrizmle mücadelede hayati önem taşıdığını savunuyor: "Buffalo, Detroit ve Seattle'da terörist olduğu söylenen hücreleri etkisiz hale getirdik. Şimdiye kadar, 225 cezai dava açıldı, 132 kişi mahkum edildi ya da suçunu kabul etti. Bir çok ülkede 3 binden fazla terِr zanlısı yakalandı. Bir çoğunun sonu ise daha kِtü oldu." Teröِrizmle mücadeleyle, anayasanın bireylere tanıdığı hak ve öِzgürlükler arasında denge sağlamak kolay olmasa gerek. ABD, 11 Eylül saldırılarının ikinci yıldönümünü anmaya hazırlanırken, Bağdat'ta, Salı günü, Birleşmiş Milletler tesislerine yapılan intihar saldırısı, terörizme karşı savaşın daha uzun bir süre devam edeceğini gösteriyor. Kaynak : Voice of America