Almanya, kararına gerekçe olarak Suriye’de balistik füze saldırısı tehlikesinin hemen hemen hiç kalmamasını gösteriyor. ABD’nin gerekçesi ise “yazılımında yapılacak yenilikler.” Ancak bazı uzmanlar bunu bir tür 'cezalandırma' olarak görüyor.
Abone olABD ve Almanya'dan gelen açıklamalar, NATO görevi kapsamında Türkiye'de bulunan Patriot füzelerinin, görev sürelerini doldurduktan sonra geri çekileceği, görevlendirmelerde herhangi bir süre uzatımının söz konusu olmayacağı şeklinde.
Almanya, kararına gerekçe olarak, Suriye’de balistik füze saldırısı tehlikesinin hemen hemen hiç kalmamasını gösteriyor.
ABD’nin gerekçesi ise “yazılımında yapılacak yenilikler.” Öte yandan ABD, Türkiye’nin Suriye’den gelecek olası füze saldırılarına karşı Doğu Akdeniz’deki ABD Donanması tarafından kullanılan entegre deniz silahları sistemi olan “Aegis Savaş Sistemi” ile korunacağını açıkladı.
2013'te ABD'nin iki füze bataryası Gaziantep'e, Almanya'nın iki bataryası Kahramanmaraş'a, Hollanda'nın iki bataryası da Adana'da kurulan birliklere konuşlandırılmıştı. Füzeler, Türkiye'nin sınır bütünlüğünü koruyacak ve NATO'nun güneydoğu sınırındaki tehditlere karşı önlem alacaktı.
‘Cezalandırma’
ABD ve Almanya’dan gelen açıklamalar sonrası ‘Tehdit ortadan kalktı mı ve füzeler neden çekiliyor?’ soruları gündeme geldi.
Bu konuda askeri ve siyasi uzmanlar, Türkiye’ye bir mesaj verildiği görüşünü dile getiriyor ama bu mesajın ne olduğu noktasında ise farklı yaklaşımlar var.
Örneğin emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu, her iki ülke tarafından yapılan açıklamaların “işin görünen kısmı” olduğunu ifade ediyor ve ABD’nin Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı İncirlik Üssü’nün kullanılmasına ilişkin mutabakatla birlikte Türkiye’den istediğini elde ettiğini söylüyor.
Kuloğlu, bu noktada “işin görünmeyen kısmını”, “ABD ve Almanya, Türkiye’nin, IŞİD’le mücadele yerine PKK’yla mücadeleye ağırlık vermesinden rahatsız oldu” diye açıklıyor.
Kuloğlu’na göre, Patriotlar'ın Türkiye’ye gelmesinin sebebi, Suriye’nin füzelerine karşı alınmış tedbir kapsamından ziyade, bir NATO ülkesi olması itibariyle başta ABD olmak üzere Türkiye’nin yanında olunduğunu ifade eden bir yaklaşımdı.
Füzelerin konuşlanmasını bu bakımdan önemli gören Kuloğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Şimdi bunu geri çekmeleri ‘Sen öncelikle PKK’yla mücadele eder ve bizim ortak mücadelemiz olan IŞİD’e gereken önemi vermezsen biz de sana böyle yaparız’ gibi bir cezalandırma yoluna gidildiğini düşünüyorum.”
‘El altından siyasi tavır gibi gösteriliyor’
Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Dış Politika Programı Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Şahin ise füzelerin çekilmesinin Esad ve PKK ile çatışmalara dayandırılmasına katılmıyor. Şahin, “İncirlik konusunda mutabakata varıldıktan sonraki süreçte buna gerek duyulmadığı, bunlar çekilirken de buradan acaba bir siyasi mesaj çıkarabilir miyiz düşüncesi olduğunu görüyorum” ifadesini kullanıyor.
‘Nedir bu siyasi mesaj?’ sorusuna Şahin’in verdiği yanıt şöyle:
“El altından bunun siyasi bir yönünün olduğunu göstermeye çalışan da bir tavır olduğunu görüyoruz. Nereden anlıyoruz bunu? Daha çok karar alıcılar değil de iç politikadaki muhalefet partileri ve onların temsilcileri üzerinden bunları yaptırıyorlar ve basın üzerinden gündeme geldiğini görüyoruz.”
Türkiye’nin, Suriye’de fiili bir tampon bölge için ABD’den destek ararken füzelerin çekilmesi kararı da kimi çevrelerce anlamlı bulunuyor.
Al Sharq Forum Araştırma Direktörü Galip Dalay, ABD ile Türkiye arasında ‘Suriye’de asıl tehlike nedir?’ sorusuna verilen cevap kısmında bir farklılaşma olduğunu savunuyor.
Dalay, ABD, IŞİD öncelikli bir mücadele öngörürken, Türkiye’nin ise Beşar Esad’ı ve YPG’yi de buna dahil etmek istediğini anımsatıyor.
ABD’nin bu iki kuvvetle mücadele isteğinin şu an görünmediğini aktaran Dalay, “Burada görebildiğimiz temel şey şu: ABD ile Türkiye arasında bu geçen süre zarfında birbirlerine yakınlaştıklarına dair bir pozisyon vardı. Bunun gerçeği çok yansıtmadığı gözüküyor” diyor.
‘Bölgede iki değişiklik var’
Aynı soruları yönelttiğimiz, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası İlişikler Bölümü’nden Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek de bölgede iki yıl öncesine göre “iki değişiklik” olduğunu söyleyerek konuşmaya başlıyor.
Özpek’e göre bu iki değişiklikten birincisi, ABD ile İran arasındaki nükleer anlaşma. İkincisi de Esad rejiminin, IŞİD ortaya çıkmasından dolayı kazandığı “dokunulmazlık.”
Bu nedenle Suriye’de mücadele edilmesi gereken asıl unsurun öncelik sıralamasının değiştiğini söyleyen Özpek, “Yani İran ve Suriye, NATO toprağı olan Türkiye’yi tehdit etme potansiyelini NATO’nun önemli ülkelerinin gözünde yitirmiş gözüküyor. Patriotların çekilme kararını böyle değerlendiriyorum” diyor.
‘Türkiye’nin, Esad politikasına da bir mesaj mı?’ sorusuna “Buna da işaret eder” yanıtını veren Doç. Dr. Özpek, “Bu realiteyle bana sorarsanız hemen yüzleşilmeli. Artık Türkiye’nin üç sene önce düşündüğü Esad rejiminin birkaç hafta içinde görevden uzaklaştırılacağı ve yeni bir rejimin kurulacağı tasavvuru gerçekliğini yitişmiş durumda” görüşünü savunuyor.