ABD kanalı ile Moody's'in kredi notu tehdidine şimdi de AB'nin Kıbrıs tavrı ve AİHM baskısı geldi.
Abone olAK Parti'nin iktidara geldiği günden bu yana Avrupa Birliği-Kıbrıs meselesi ve Irak'a yönelik olası operasyon başta olmak üzere tarihinin en ciddi dış politik sorunlarıyla boğuşan Türkiye, son günlerde hem ABD, hem de Avrupa tarafından iyice kıskaca alındı. Güney Kıbrıs'ın AB üyeliğinin başlayacağı tarihin yaklaştığı ve ABD'nin de Irak operasyonu için sabırsızlanmaya başladığı bir dönemde, hem ABD hem de AB, işbirliği yapmışçasına Türkiye'ye tavır koydu. ABD, Moody's'i kullanıyor ABD askerinin Türkiye üzerinden Kuzey Irak'a geçişi ve üslerin kullanılmasını öngören yetki tezkeresinin Meclis'te kabul edilmemesinin ardından "Türkiye demokratik bir ülke, saygılıyız" tepkisini veren Washington yönetimi şimdi "Moody's" gibi kredi derecelendirme kuruluşlarını kullanarak Ankara'yı açıkça tehdit ediyor. Moody's'in, Türkiye'nin yetki tezkeresini Meclis'ten bir hafta içinde geçirmemesi ve ABD'den ekonomik yardım alamaması durumunda kredi notunun indirilmesinin gündeme geleceğini açıklaması Türkiye'deki ekonomik darboğazın kötüye kullanımı olarak yorumlandı. AB Konseyi'nin 'işgalci' tehdidi Ankara'yı dış politik arenada yalnızlığa itmeyi hedefleyen bir başka önemli gelişme ise Avrupa Birliği cephesinde yaşandı. AB Komisyonu, yalnızca Denktaş'ın değil, Rum tarafının da kabul etmediği 3. Annan Planı'nın hayata geçirilmemesi durumunda "Türkiye'nin Kıbrıs'ta işgalci durumuna düşeceğini" öne sürdü. Avrupa basını da, Kıbrıs görüşmelerinde gelinen noktayı Türk tarafı için olumsuz olarak nitelendirdi ve "birleşme umutlarının yok olmasıyla Türkiye'nin AB üyeliği sürecinin büyük yara aldığı" yorumunu yaptı. İngiliz Financial Times gazetesi, Lahey'de KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Rum lideri Tasos Papadopulos arasında yapılan görüşmelerde anlaşma sağlanmamasını, "28 yıl sonunda gelen büyük fırsatın geri tepilmesi" olarak yorumladı. Türk tarafının tutumunu eleştiren gazete, "Rumlar'ın da suçsuz olmadığını, federasyon halinde Türk tarafıyla eşit yönetim gücüne sahip olmayı reddettiklerini" belirtti. Times ve Daily Telegraph gazeteleri de, Kıbrıs görüşmelerindeki duraklama nedeniyle Türkiye'nin AB umutlarının zedelendiğini öne sürerken, The Guardian gazetesi, AB Komisyonu'nun "Kıbrıs Rum kesimi birliğe tam üye olunca Türkiye'nin işgalci konumuna düşeceği'' yönündeki açıklamasına yer verdi. ABD de Rumlar'dan yana AB cephesinden gelen bu "Rum yanlısı" baskıya, AB konusunda bugüne kadar Türkiye'nin yanındaymış gibi görünen Washington'dan da destek gelmesi dikkat çekti. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Richard Boucher, "Kıbrıs'taki çözümsüzlüğün sorumlusunun Türk tarafı olduğunu" ima etti. Boucher, dün yaptığı açıklamada, "Denktaş'ın, Kıbrıslı Türkler'in kendi geleceklerini belirleme ve temel konularda oy kullanma hakkını reddetmesini çok üzüntü verici buluyoruz" dedi. Gazetecilerin ısrarla, "neden sorumluluğun Denktaş'a yüklendiği ve Papadopulos'a karşı yorum yapılmadığını" sormasına karşılık Boucher, "Kıbrıslı Türkler'in, bu konulara bir referandumla karar verme fırsatı olmalıydı. Konuyu burada bırakalım'' demekle yetinmesi dikkat çekti. Bir gazetecinin, "Peki ya Papadopulos?'' demesi üzerine Boucher, "Konuyu burada bırakacağım. Her iki taraf da tavrını ortaya koydu. Analiz etmesi size kalmış'' diye konuştu. AİHM: Apo adil yargılanmadı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), terör örgütü başı Abdullah Öcalan'ın avukatlarının yaptığı şikayet başvurusuyla ilgili olarak, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3, 5 ve 6. maddelerini ihlal ettiği kararına vardı. Öcalan'ın duruşmaları başladıktan sonra DGM'deki askeri yargıcın değiştirilmesini yeterli görmeyen mahkeme, yargılamada, bu nedenle sözleşmenin adil yargılanma hakkıyla ilgili 6. maddesinin ihlal edildiğini bildirdi. Gözaltı süresinin uzunluğuyla ilgili 5. maddenin de ihlal edildiği savunulan AİHM kararında, Öcalan'ın idam cezasına çarptırılmasını da kötü muameleyle ilgili 3. maddenin ihlali saydı. Mahkeme, Türkiye'nin ödemesi istemiyle herhangi bir maddi tazminata karar vermezken, karşı tarafın mahkeme masrafı olan 100 bin euronun Türkiye tarafından ödenmesine hükmetti. AİHM'nin kararıyla ilgili olarak Türkiye'nin temyiz niteliğindeki Büyük Daire'ye başvuracağı öğrenildi. Mahkeme Başkanı Okyay: Vicdanen çok rahatım Teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın yargılandığı İmralı'daki mahkemenin başkanı M.Turgut Okyay, AİHM'in Öcalan'la ilgili kararına tepki gösterdi. Kararı Yeni Şafak'a değerlendiren Okyay, mahkemenin haksız karar verdiğini ve Türkiye'ye karşı çifte standart uyguladığını belirterek, "Duruşmayı tüm dünya yazılı ve görsel basın aracılığıyla izledi. Adil yargılama yaptığımızı bizzat sanığın kendisi ve avukatları kabul etti. Mahkeme bu kararı ile Türkiye'ye karşı önyargılı ve çifte standartlı olduğunu birkez daha kanıtladı. Mahkeme ne karar verirse versin, vicdanen rahatım" dedi. Mahkeme üyelerinden Ankara 2 No.'lu DGM Başkanı Hüseyin Eken de, "Yargılama tüm dünyanın gözü önünde oldu. Öcalan bile bize teşekkür etti" diye konuştu. Dışişleri: Kararı temyiz edeceğiz Türkiye, AİHM'in kararını Büyük Daire'de temyiz edeceğini açıkladı. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, AİHM'nin Öcalan'ın yargılanması ile ilgili kararına değinilerek, şunlar kaydedildi: "Mahkemenin mevzuatımızda gerçekleştirilen ve bazı iddialarla doğrudan ilgisi bulunan değişiklikleri ve tarafımızdan yapılan savunmaları yeterince değerlendirmediği gözlenmiştir. Bu açıdan kararın gerekçeleri ve buna bağlı olarak varılan sonuçlar sağlam olmaktan uzaktır. Karar henüz kesin değildir. Bu kararın yanlış olarak değerlendirilen unsurları tarafımızca Büyük Daire'de temyiz edilecektir." YENİŞAFAK