Türkiye'nin AB'ye giriş serüveni, yılan hikayesine döndü. Türkiye'ye destek olan tüm ülkelerin tek isteği; "Türkiye'yi AB'de görmek.". Bunlardan biri de ABD...
Abone olABD’nin eski Dışişleri Bakanlarından Madeleine Albright, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Washington’a beklenen ziyaretinin, Türk-Amerikan ilişkilerinde "havayı temizlemeye" yardım edeceğini umduğunu söyledi. Washington’da Madison Otel’de, merhum işadamı Sakıp Sabancı adına düzenlenen oturumda konuşmacı olan Albright, İstanbul ile kurulan canlı bağlantı aracılığıyla Sakıp Sabancı Üniversitesi’nden öğrencilerin sorularını da yanıtladı. Albright, 50 yılı aşkın süredir var olan Türk-Amerikan ilişkilerinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ABD Başkanı George Bush’un Irak’ı işgal kararının, Türkiye’de ABD’ye desteğin azalmasını "anlaşılabilir" kıldığını söyledi. Irak’ta isyancıların bugünkü durumundan Türkiye’yi sorumlu tutmanın "saçmalık" olduğunu belirten Albright, Türkiye’de çok satan "Metal Fırtına" kitabı veya ABD’nin çok seyredilen televizyon dizisi 24’te bir Türk ailenin terörist olarak sergilenmesinin ortaklığa zarar verdiğini kaydetti. Madeleine Albright, "Bu ortaklık elden gitmemeli. ABD, Türkiye’nin bölgede görüşlerini dikkate almalı. Başbakan Erdoğan’ın beklenen Washington ziyaretinin, havayı temizlemeye yardım edeceğini umuyorum" diye konuştu. Irak’taki duruma ilişkin bir soru üzerine Albright, bu ülkenin parçalara bölünmemesinin çok büyük önem taşıdığını vurguladı. Albright, Bağdat’taki merkezi hükümete bağlı olmak kaydıyla, federal bir sistemin de işleyebileceğini, Kerkük’ün geleceğinin de adil bir şekilde belirlenmesinin önemli olduğunu söyledi. Ocak ayında Irak’taki seçimlerden bu yana büyük ilerleme kaydedildiğini belirten Albright, ancak geçen zaman içinde isyancıların eylemlerinin yavaşlamadığını, hükümet kurmada zorlukların yaşandığını hatırlattı. İstikrarlı, demokratik ve refah bir Irak’tan, bölgede herkesin çıkarı olacağını belirten Albright, "Bush’un savaşı başlatması bir zorunluluk değildi, ama orada Başkan bir seçim kullandı. Barışı kazanmak ise bir seçim değil zorunluluk" dedi. TÜRKİYE-AB Albright, eski Başkan Bill Clinton döneminin Dışişleri Bakanı olarak, Türkiye’nin 1999’da adaylık statüsünün kabul edilmesinden büyük memnuniyet duyduğunu belirtti ve "Ben Türkiye’yi AB’ye girmiş görmek istiyorum" dedi. Madeleine Albright, Türkiye’nin, NATO’da olduğu gibi, batı kurumları içinde yer almasının önemli olduğunu belirtti. Türkiye’nin "Avrupalı kimliğinin" sorgulanır bir yönü olmadığını belirten Albright, "Atatürk’ten bu yana, Türkiye’nin yüzünü batıya dönmüş olmasından hiçbir kuşku yok" dedi. Dini kimliğin de bir problem olmaması gerektiğini belirten Albright, hem AB’de hem de Türkiye’de laik hükümetlerin bulunduğunu söyledi. Albright, "önemli olan Türkiye’nin, batının temel demokratik kurallarını tam olarak benimseyip benimseyemeyeceği. Ben eminim ki Türkiye bu sınavdan geçecek. Bu hafta Çek Cumhuriyeti’nin eski Başkanı Vaclav Havel ile birlikteydik. Havel de Türkiye’yi AB üyesi görmekten yana" diye konuştu. Ermeniler’in soykırım iddialarına ilişkin bir soru üzerine Albright, bunların hassas meseleler olduğunu ve çok girmek istemediğini söyledi. Albright, kişisel fikrine göre, Türkiye’nin bölgesinde ilişkilerini güçlendirmesinden yana olduğunu kaydetti. Türk-Amerikan ilişkilerinde geçmişin bir kenara bırakılıp geleceğe bakılmasını salık veren Albright, ekonomik ve enerji işbirliğinin önemli olduğunu kaydetti. ABD için bölgede demokratik ortaklıkları korumanın önemine işaret eden Albright, Erdoğan’ın İsrail ziyaretinin de Ortadoğu’da ciddi bir adım olduğunu söyledi. TRANSATLANTİK İLİŞKİLER Albright, Clinton yönetimi olarak hükümetteyken, AB ile ABD arasında farklılıklar bulunmakla birlikte, büyük konularda anlaşma sağladıklarını, ancak Bush yönetimiyle birlikte ABD-AB ilişkilerinde ciddi bir açığın oluştuğunu kaydetti. Transatlantik ilişkilerin, dünya siyasetinin merkezinde yer aldığını belirten Madeleine Albright, birleşik bir Avrupa’nın ABD’nin çıkarına olduğuna işaret etti. Albright, Avrupa içindeki bir Türkiye’nin öğretebileceği çok şey olduğunu belirtti. Transatlantik ilişkileri düzelmezse Türkiye’nin konumunun nasıl etkileneceği yönündeki bir soruyu yanıtlayan Albright, Avrupa’da kendisini en çok rahatsız eden konunun, bazı ülkelerin, ABD ile AB arasında seçim yapmak zorunda bırakılması olduğunu ve böyle bir seçime gerek bulunmadığını söyledi. Sabancı Üniversitesi’nden, "stratejik ortaklığın" tanımını soran bir katılımcıya Albright, bu ortaklığın temelinde NATO üyeliğinin ve "birlikte plan yapma, ortak amaçlara sahip olmanın" bulunduğu yanıtını verdi.