ABD skandalın arkasında durdu!

 

ABD Yönetimi’nin Türkiye’deki 17 Aralık “Büyük Rüşvet Operasyonu” sonrasında ortaya çıkanları ‘skandal’ olarak nitelendirmesinin yankıları sürerken, üst düzey bir Amerikan yetkilisi, ABD’nin yıllık insan hakları raporunda geçen bu yorumun “bilinçli ve zamanlı” olduğunu söyledi. Dışişleri Sözcüsü ise 17 Aralık sürecinin başından beri Washington Yönetimi’nin Türkiye’deki gelişmelere yönelik sürdürdüğü temkinli tutumu devam ettirip ‘skandal’ ifadesini podyumda tekrarlamaktan kaçındı ancak raporun ABD Yönetimi’nin görüşünü yansıttığını belirtti.

 

 

ABD Dışişleri Sözcüsü Jen Psaki, günlük basın toplantısında ABD insan hakları raporunda 17 Aralık soruşturması sonrasında yaşananların ‘skandal’ olarak nitelendirilmesi konusunda şunları söyledi: “İnsan hakları raporunun Türkiye ile ilgili işaret ettiği, ifade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü ve adalete erişime yönelik kısıtlamalar dahil 2013 boyunca belirgin insan hakları problemleri olduğuydu. 2013 yazındaki park protestoları sırasında, yetkililer yedi kişinin ölümü dahil protestocuların zarar görmesine neden olacak şekilde aşırı güç kullandı, ayrıca gazeteciler, akademisyenler, avukatlar ve öğrenciler dahil binlerce kişiyi gözaltına aldı. Elbette arkasında durduğumuz daha birçok detay vardı.”

 

 

Psaki, söz konusu raporda bu sene yolsuzluk konusunun Türkiye ile ilgili olarak ilk defa belirgin bir insan hakkı ihlali olarak yer alması konusunda ise “Bu Yönetimin bir raporu, bizim görüşlerimizi yansıtıyor” dedi. Üst düzey bir Amerikan Dışişleri yetkilisi ise Ankara Hükümeti’nin ‘komplo’ olduğunu iddia ettiği 17 Aralık soruşturmalarıyla ilgili ‘skandal’ nitelendirmesi yapılmasının “bilinçli ve zamanlı” bir tercih olduğunu söyledi. Yetkili, “Bu insan hakları raporu, dört yıldır ilk defa zamanında yayınlanıyor” derken, Türkiye bölümündeki ‘skandal’ tabirinin gözden kaçan bir ayrıntı olup olmadığı sorusuna, “Hayır, bilinçli ve zamanlıydı” dedi. Yetkili, ‘skandal’ ifasesinin zamanlamasının, bu hafta internete sızan, Türkiye’de Başbakan Erdoğan ve oğlu arasında geçtiği iddia edilen ve Erdoğan’ın ‘montaj’ olduğunu öne sürdüğü telefon konuşmalarıyla ilgisi olup olmadığı konusunda ise yorumda bulunmadı.