ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 2013 insan hakları raporunda, yolsuzluk iddialarına toplam 18 kez atıf yapılırken, "bireysel özgürlüklere yönelik kısıtlamalar" eleştirildi. Washington'dan İlhan Tanır'ın haberi.
Abone olABD Dışişleri Bakanlığı'nın 2013, ‘Ülkeler İnsan Hakları Uygulamaları Raporu’nda Türkiye'deki yolsuzluk iddialarına 18 kez atıf yapıldı.
Raporu Dışişleri Bakanı John Kerry’nin sunumuyla yayımlandı.
Kerry, ‘‘Kölelik daha sonra çıkarılmadan önce bizim Anayasamızda yazılıydı. Kadın, LGBT ve diğer bazı grupların eşit hakları için mücadelesi halen devam ediyor’’ dedi.
ABD Dışişleri Bakanı raporun küresel bağlamda ‘‘en detaylı, güvenilir, objektif ve gerçeklere dayalı’’ rapor olduğunun söyledi.
Bakanlığın 2012 yılı raporunun Türkiye bölümünde ‘yolsuzluğa" 11 kez atıf yapılırken 2013'te bu sayı 18'e çıktı.
İnsan Hakları ile ilgili olarak Bakanlık Yardımcısı vekili Uzra Zeya’ya göre, bu yıl raporun tümünde ‘yolsuzluk ve hesaba çekilebilirlik’ konularına daha ağırlık verildi.
Raporun ilk bölümünde ‘Güvenlik güçleri ve Adli Yargı’ var ve "Terörle ilgili geniş tanımlı kanunlar ve yargılamaların şeffaflıktan yoksun olması adalete erişimi kısıtlıyor" deniyor.
Raporun bu bölümünde ‘‘17 Aralık'ta başlatılan yolsuzluk operasyonu ve akabindeki skandal’’ın kolluk kuvvetleri ve yargının yürütme organının etkisinde kaldığı ‘özel bir not’la belirtiliyor ve binlerce polis ile savcının 17 Aralık'tan beri görev yerlerinin değiştirilmesi de bu kapsamda ele alınıyor.
"Özgürlükler kısıtlanıyor"
Raporun ilerleyen bölümlerinde de ‘yolsuzluk’ iddialarına daha detaylı yer verildiği görülüyor. Raporun ‘haksız tutuklama ve gözaltı’ bölümünde, ‘‘devlet yetkililerinin yolsuzluk ve görevlerini suistimal ettiğinde bunu araştıracak ve cezalandıracak süreç yetersiz. Hesaba çekilmezlik sorun olarak yerinde duruyor’’ deniyor.
Raporun 13. sayfasında ise, şu an Türkiye’de gündemde olan yolsuzlukla mücadele operasyonlarından bahsedilerken, AB’nin Genişlemeden Sorumlu yetkilisi Stefan Fule’nin Türkiye’de yargı bağımsızlığıyla ilgili endişelerine atıf yapılıyor. Raporda ayrıca yeni HSYK yasasıyla yargının hükümetin kontrolüne girebileceği savunuluyor.
Raporun özel hayata müdahale kısmında, böcek yerleştirme veya dinleme ile yapılan kanuni veya kanuni olmayan dinlemelerin, evde olduğu kadar profesyonel yaşamda da oto-sansürü teşvik ettiğinin üzerinde duruldu.
Hükümetin ifade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğüne müdahalesi başlıklı bölümde ise "Ceza hukuku ve terörle mücadele kanununun (TMK), ifade, basın ve internet özgürlüğünü kısıtladığı, oto-sansürün yaygın olduğu çünkü bireylerin devleti ve hükümeti açıkça eleştirmekten, sivil veya cezai olarak mahkemeye verilmekten korktuğu kaydedildi.
Rapordaki diğer unsurlar şöyle:
"Hükümet kadınlar, çocuklar, LGBT de de olmak üzere güçsüz toplumların korunması için yeterli önlem almadı."
"Güvenlik güçlerinin kanunsuz öldürme, aşırı güç kullanma ve işkence iddiaları, hapishanelerin aşırı kalabalıklığı not edildi."
Rapora göre, 2013 sonu itibariyle Türkiye’de gazeteci, yazar ve çevirmen olmak üzere 73 kişi hapiste tutuluyor.
Raporda Gezi Parkı protestolarıyla ilgili olarak da şu ifadeler yer aldı:
"Gezi protestolarında yetkililer olaylara müdahale ederken aşırı güç kullandı. İçlerinde gazeteci, akademisyen, avukat ve öğrencinin de olduğu binlerce insan gözaltına alındı ve TMK kapsamında suçlandı."