Hüseyin Yayman bugünkü yazısında, özellikle 14 Aralık operasyonunun ardından en çok merak edilen soruyu yanıtladı: ABD, Gülen'i geri verir mi? İşte cevabı...
Abone olİNTERNETHABER.COM
14 Aralık operasyonuyla Cemaate yakın medya kuruluşlarında görev alan bazı gazetecilrin gözaltına alınması ve ardından haklarında verilen ve aralarında en çok dikkat çeken iki isim olaan Ekrem Dumanlı (serbest bırakıldı) ve Hidayet Karaca (tutuklandı) hakkında verilen karar, gündeme bomba gibi düştü.
Operasyonun ardından kamuoyunun belleğinde en çok yer eden soru ise, Fethullah Gülen'in hakkında yakalama kararı çıkarılıp çıkarılmayacağı ve ABD'nin Gülen'i Türkiye'ye verip vermeyeceği yönünde oldu.
YAYMAN'DAN 'SADDAM' ÖRNEĞİ
Amerika’da, 98’den beri, hemen hemen 20 yıla yaklaşık zamandır ikamet eden Gülen Türkiye'ye iade edilir mi? İşte bu çok merak edilen soruya, Vatan yazarı Hüseyin Yayman, bugünkü yazısında yanıt verdi. Yayman Gülen'in iade edilip edilemeyeceği konusuna açıklık getirmek için şöyle bir örnek verdi:
Takvimler 25 Temmuz 1990’ı göstermektedir. Irak’ta tansiyon yükselmiş ve kışlalarda hazırlıklar hızlanmıştır. Kavurucu yaz sıcaklarının yaşandığı Bağdat’ta Saddam Hüseyin Dicle kıyısındaki dev sarayında ABD’nin Irak Büyükelçisi April Glaspie’i kabul eder. Saddam, Kuveyt işgali öncesi ABD’nin nabzını ölçmeye ve olacakları kestirmeye çalışmaktadır.
ABD’nin Irak Büyükelçisi April Glaspie’in, Saddam Hüseyin'le görüşmesinde ‘ABD’nin Araplar arasındaki sorunlara karışmak istemediğini’ söylediği, bunun da Saddam için cesaretlendirici bir işaret olarak algılandığı belirtilmiştir. ABD’nin telkinleriyle Humeyni’nin İran’ına savaş açan, Halepçe’de kimyasal silah kullanmasına rağmen herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayan Saddam için Glaspie’nin bu sözleri örtülü onay anlamına geliyordu. Saddam’ın Kuveyt sınırına askeri yığınak yaptığını bilmesine rağmen ABD’nin hiçbir uyarıda bulunmaması ABD'nin bilinçli olarak işgale yeşil ışık yaktığı şeklindeki değerlendirmelere yol açtı.
"ABD DEĞERİNİ BULDUĞU ANDA HER ŞEYİ ALIP VEREBİLİR"
Yayman bu örnekle 'ABD prragmatizmi'ne dikkat çekerek "Kendisini modern Roma olarak konumlandıran ABD için ebedi dostlar ve düşmanlar yoktur. En son Küba açılımı ve İran’la başlayan yeni ilişkiler tam da bunun çarpıcı örnekleridir. ABD değerini bulduğu anda her şeyi alıp-verebilir. Soğuk savaş dönemi bunun örnekleriyle doludur." dedi. Yayman, ABD'nin Gülen'i verme konusunda sadece kendi çıkarlarını göz önüne alacağını ifade etti.
"ABD YÖNETİMİ GÜLEN'İN ÜLKEDEN AYRILMASINI İSTEYEBİLİR"
Her ne kadar Gülen'in iadesi hakkında pek de olumlu görüş belirtmse de, Yayman, bir başka ihtimalin de olabilecğeini şu sözlerle belirtti: "Genel kanaat ABD’nin Gülen’i iade etmeyeceği yönünde. Ancak Türkiye-ABD ilişkilerini bilenler farklı bir noktaya dikkat çekiyorlar. Uzmanlara göre ABD yönetimi Gülen’in ülkeden ayrılmasını isteyebilir."
İşte o yazıdan çarpıcı satırlar:
(...)
Fethullah Gülen’in iadesi konusu ilk olarak 6 Mart 2014’te Başbakan Erdoğan’ın A Haber televizyonuna verdiği söyleşide gündeme geldi. Erdoğan, Başkan Obama'yla yaptığı konuşmayı anlatırken kendisine "... Ülkemdeki huzursuzluğun kaynağındaki kişi sizdedir, Pensilvanya'dadır dedim. Siz de buna karşı gerekli tavrı koymalısınız. Amerika'nın iç güvenliğini tehdit eden kişiler olduğunda benden nasıl bunları istiyorsanız, ben de sizden bunu isteme hakkına sahip olduğumu söyledim."
(...)
SEÇİM ÖNCESİ SÜRPRİZ OLUR MU?
Böyle bir durumda Gülen için yeni bir süreç başlamış olacak. ABD’den çıkarılan Gülen, Türkiye’nin baskıları sonucu hiçbir ülke tarafından kabul edilmez. Bir anlamda Glaspie’nin Saddam’a örtülü onay verip, sonra ABD’nin bölgeye yerleşmesine olanak sağlayan iki savaş gibi yeni bir hikaye yaşanabilir.
"ABD, ERDOĞANLA YAPACAĞIZ PAZARLIK SONRASI..."
Son tahlilde ABD için Gülen konusu hukuk meselesi olmaktan çok siyasi bir sorun. ABD yönetimi, Erdoğan’la yapacağı pazarlık sonrası Gülen’i 2015 seçimi öncesi ülke dışına gönderebilir. Nasıl ki Öcalan’ı Suriye’den çıkartıp Ecevit’e seçim kazandırdıysa benzer bir tavrı 2015’te de Davutoğlu için yapabilir.
Ne karşılığında mı? Suriye’de, Afganistan’da, Irak’ta tanımlı sorunlar yaşayan ve İsrail’in güvenliği konusunda kaygıları olan ABD, Türkiye’yle pek çok konuda müzakere yapabilir.