BIST 9.949
DOLAR 35,26
EURO 36,74
ALTIN 2.985,86
HABER /  DÜNYA

ABD Gülen cemaatini sattı mı?

Taraf'ta dün yayınlanan Wikileaks belgelerini yorumlayan Akşam yazarı Oray Eğin'e göre ABD Dışişleri çevreleri Fethullah Gülen'e kuşkuyla bakıyor.

Abone ol

İNTERNETHABER.COM- Dünyayı sarsan Wikileaks belgelerinin Türkiye versiyonu fırtına koparacağa benziyor...

Bu soruya yanıt olabilecek ilk yazı Akşam Gazetesi yazarı Oray Eğin'den geldi. Dün Taraf'ta yayınlanan haberi yorumlayan Eğin'e göre ABD Dışişleri Fethullah Gülen'e karşı mesafe almış durumda...

Eğin yazısına bir tespitle başladı:

Dün Taraf'ta yayımlanan WikiLeaks belgelerinden bir kez daha anlaşıldı ki tek bir Amerika yok. Dışişleri Bakanlığı'ndan CIA'ine farklı farklı devlet kurumlarının kendi gündemleri var ve zaman zaman bunlar çatışabiliyor. Fethullah Gülen'in Amerika'da bir devlet politikası çerçevesinde kaldığı iddialarına karşılık Ankara'daki büyük- elçiliğin bunu aksini ispat etmek için epey çaba sarf ettiğini anlıyoruz.

WikiLeaks'teki Gülen belgeleri Amerika-Gülen ilişkileri hakkında öğretilen ezberleri de bir anlamda bozuyor. Gülen bir yandan CIA ajanlarının referansıyla Amerika'dan oturma izni alıyor, ama bir yandan da Amerikan hükümeti hakkındaki şüpheleri de kulak arkası etmiyor.
Bugüne kadar bilinen, düşündüğümüz, Türkiye'deki muhalif teorisyenlerin de iddia ettiği Gülen'in bir ABD koruması altında olduğu ve sonuna kadar arkasında durulduğuydu. Belli ki Gülen, ABD'nin bir kesiminden destek almış ancak Dışişleri'nin tam anlamıyla bu politikanın arkasında olduğunu iddia etmek güç.

Daha da önemlisi, bugüne kadar hep belli bir kesim tarafından bilgilendirildiği düşünülen ABD Dışişleri'nin Türkiye'deki gelişmeler konusunda kamuoyunun nabzını eşit şekilde tuttuğu. Demek ki sadece Cengiz Çandar'ı dinlememişler.

ABD'NİN GÜLEN İMAJI DEĞİŞTİ Mİ?

Gülen cemaatininin imajının ABD'de değişmeye başladığını öne süren Eğin,yazısına şöyle devam etti:

Gülen sızıntıları gösteriyor ki Cemaat'e karşı laik hassasiyetleri de dinlemiş, hatta bir kısmını ciddiye almış ABD. Yazışmalarda Gülen'in 'içeriden bir değişim peşinde olduğu' ifadeleri yer alıyor, 'nihai amacı'na şüpheli yaklaşılıyor.

Emniyet'teki Cemaat'çi örgütlenme de, Gülen'cilerin Türkiye'de her alana yayılma girişimleri de sızıntılarda yer alan gözlemlerden.

Kriptoların birinde Cemaat'in 'devlet için açık ve yakın bir tehlike olmadığı' da yazılmış. Ancak bunun tarihi 2003 ve Türkiye'nin o dönemki ikliminde Cemaat'e daha önyargısız yaklaşmak mümkündü. Nitekim, ilerleyen yıllarda bu algı Amerika nezdinde de değişmeye başlamış.
Belgelerin en önemli tarafı da bu zaten. Hemen her kesimle görüşen, Türkiye'de taraf olmayan, dışarıdan bir gözlemci olarak kendi düşüncelerini aktaran Amerikan Dışişleri görevlilerinin bile Cemaat'ten şüphe duyar hale gelmeleri.

Türkiye'de Cemaat'in neler karıştırdığına dair soru işaretleri yöneldiğinde son zamanlarda bunun hep 'Ergenekoncu bir komplo' olduğu propagandası yapılır oldu. Gülenciler kendilerini eleştirenleri yaftalamayı, hedefe oturtmayı, haklarında en ufak bir eleştiriyi dile getirenleri yıpratmak için harekete geçmekten hiç çekinmezdi.

Çok basit bir psikolojik taktik bu: Gülen'i eleştirenlere topyekun saldırarak eleştirilerin yayılmasını, duyulmasını önlemek ve insanları itibarsızlaştırmak.

Gazeteci Ahmet Şık 'Dokunan yanıyor' diye çok net bir şekilde özetledi bu tavrı.
WikiLeaks sızıntıları gösteriyor ki Cemaat'in bu iletişim çalışmaları bir yere kadar etkili olmuşsa da kesin olarak başarıya ulaşmamış. En azından Gülen'in sığındığı ülkenin Dışişleri'nin kafasında bile bazı soru işaretleri oluşmasını engelleyememiş.
Artık belgeler de net bir şekilde gösteriyor ki Cemaat asla şeffaf bir yapı değildir, karanlıktadır, şaibelidir.

Şimdi 'Gülen'in arkasında ABD var' diyenler bu yazışmaları nasıl yorumlayacak?
Dahası, Cemaat benimsediği 'Dokunan yanıyor' ilkesi karşılığında ABD'li diplomatlara yönelik bir karalama kampanyasına da girişecek mi?