15 Temmuz darbe girişiminde ABD rol oynadı mı? Günlerdir zihinleri meşgul eden kritik soruya Yeni Şafak yazarı Mehlet Acet yanıt aradı.
Abone olYeni Şafak yazarı Mehmet Acet son dönemde ABD medyası ve üst düzey isimler arasında Türkiye'de darbe olacağına dair yazı, analiz ve açıklamalarda dikkat çekici bir artış yaşandığını yazdı.
15 Temmuz darbe girişiminin perde arkasında hangi ülkenin olduğu merak konusu. Olağan şüpheli ise ABD.
Mehmet Acet, okların çevrildiği Washington'un darbedeki rolüne dair ABD darbenin neresinde" başlıklı yazı kaleme aldı.
Türkiye'den gelen eleştirilerden ABD'nin gocunduğunu belirten yazar, nedenini ise darbelere destek veren 'Dünya Jandarması' imajının bütün dünyada yaygınlaşmasıyla açıklıyor.
Mehmet Acet daha sonra ABD'de darbe olasılığına dair son dönemde çıkan ilişkin yazı ve demeçleri okurlarıyla paylaşıyor:
AÇIK AÇIK ANLATIYOR
"30 Mayıs'ta ABD'nin etkili yayın kuruluşlarından Foreign Affairs'de, yazarı da Gönül Tol isimli Türk olan bir yazı yayınlandı.
Yazının başlığı,
“What is Turkey's next coup/Türkiye'de bir sonraki darbe ne zaman?” idi.
Yazı, TSK içindeki generallerin eski güçlerine yeniden kavuşmakta olduklarını ve yakında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı bir darbeyle indirebileceklerini açık açık anlatıyordu.
16 Haziran'da yine Amerikan Foreign Policy Dergisi'nde bu defa çok daha etkili bir ismin yazısı çıktı.
Bush döneminde Neocon'ların lideri olarak tanınan Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in Ulusal Güvenlik Danışmanlığını yapan John Hannah, “Türkiye'de er ya da geç bir hesaplaşma yaşanacak” dedikten sonra “Türkiye'de bir darbe ihtimali var” diye yazıyordu.
21 Haziran'da Kemal Tahir'in sözünden atıfla 'Kravatlı Yamyamlar' başlığını attığımız yazımızda, bu yayınlara vurgu yapıp, “aslında olmasını istedikleri şeyleri yazıyorlar” demiştim.
Washigton'da Türkiye'deki durumu değiştirmenin tek yolunun bir 'darbe' olduğu yönünde yapılan yayınlar, değerlendirmeler son aylarda artış göstermişti.
Daha ileri gidip, açıktan çağrılar yapanlar da oldu.
Mesela Neoconların, TSK içinde ciddi ilişkileri olduğunu da bildiğimiz, bir dönem Harp Akademileri'ndeki toplantılara konuk edilen Michael Rubin'in, birkaç defa “Türkiye'de bir darbe olursa ABD buna karşı çıkmaz” dediğini biliyoruz.
ABD'nin Türkiye'deki darbe girişiminin neresinde olduğunu analiz etmek için darbe girişimi sonrası yapılan açıklamaların bir kıymeti bulunmuyor.
Çünkü, 16 Temmuz sabahı yapılan açıklamalar, darbe girişimi savuşturulduktan, kazanan ve kaybedenin kim olduğu anlaşıldıktan sonra yapıldı.
İLK TEPKİLER İKİRCİKLİ
İlk tepkilere bakmak gerekiyor.
15 Temmuz akşamı darbe girişiminin devam ettiği ve sonucunun ne olacağının bilenmediği saatlerde, ABD'den yapılan açıklamalarda bir 'fluluk' olduğu, demokratik seçimlerle işbaşına gelmiş hükümeti alaşağı etmek isteyenlere “durun” denmediği ortadaydı.
Mesela, 19 yıl önce 13 Haziran 1997'de Genelkumay'ın ışıklarının sabahlara kadar açık olduğu gün ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan “darbe istemiyoruz” netliğinde bir açıklama 15 Temmuz akşamı da yapılsaydı, ABD darbeye destek veriyor mu? Sorusu daha az sorulur olacaktı
Ha, o açıklamanın mahiyeti de şuydu tabi:
“Biz 28 Şubat sürecinin o haliyle devam etmesini istiyoruz. Sadece fiili bir darbeye gerek yok”