'Türkiye Üzerine Farklı Bakışlar' konusuyla başlayan Abant Platformu'nun üçüncü gününde 'Türk Medyasına Bakış' konusu ele alındı.
Abone olOturumu yöneten Boston Üniversitesi'nden Jenny White, Türkiye'de verdiği röportajların basına farklı yansımasını eleştirdi.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkan Yardımcısı Cemal Uşşak da Türkiye medyasının ağırlıklı olarak meslek eğitimi almadan gelen gazeteciler tarafından yönetildiğini ifade etti. 1980'e kadar ağırlıklı olarak Simavi medyası olduğunu, daha sonra Doğan medyasının yer aldığını dile getiren Uşşak, Türkiye'de genel anlamda ifade ve basın özgürlüğü sorunu ile iç sansür, oto sansür sorunu bulunduğunu vurguladı.
Apoyevmatini Gazetesi Mihail Vasiliadis ise "İlk çıktığında 150 bin azınlık vardı. Ekonomik sorun olmadan yayınlanıyordu. 1927’de baskılar başladı. Yıllar içerisinde baskının parasını nasıl çıkartılacağı düşünüldü. Etik kurallar içerisinde nefret suçlarının da girmesi gerekiyor. Azınlıklara karşı yürütülen nefret söylemine karşı gazeteciliğe başladım. 64’ten sonra Basın İlan Kurumu, azınlık kuruma ilan vermeyi durdurdu. Yönetmelik değişti, ama ilan gelmedi. Yardım edeceklerini söylediler. Almamak isterdim, ama kapanacaktı." dedi.
Fatih Üniversitesi’nden Mohamed Bakari de "Her ülkede durum böyle, belli gazete ve dergilere güveniyorum. Çünkü kendi görüşlerim var. İnandığım görüşlerim var. Bu öznel bir durum. Bu gerçekler üretilen gerçekler. Afrika ile yazılıp çizilenleri okuduğumda, bu haberler başka gezegenden bahsediyor gibi geliyor. 14 yıldır Türkiye’de yaşıyorum. Bazı yorumları ve İslam ile ilgili yazıları okuduğumda başka bir şeyden bahsediliyor gibi düşünüyorum." ifadelerini kullandı.