BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Abant Platformu'ndan açılıma tam destek

Demokratikleşme ve özgürleşmeye vurgu yapılan Abant Platformu Bildirgesi'nde yeni anayasanın şart olduğu belirtildi.

Abone ol

Abant Platformu toplantısının sonuç değerlendirme metninde, ''Yüksek yargının oligarşik yapısının mutlaka giderilmesi gerektiği'' belirtilerek, ''Demokratikleşme için özgürlükçe yeni bir anayasaya ihtiyaç bulunmaktadır'' denildi.

Dün Rixos Otel'de başlayan ''Yeni Bir Toplumsal Mutabakat İçin Demokratikleşme'' konulu Abant Platformu toplantısı sona erdi.

Toplantının sonuç ve değerlendirme oturumunu yöneten Mümtazer Türköne, yaptığı konuşmada, bu toplantıda farklı görüşleri savunan insanların sorunların bir ucundan tuttuğunu, ortak bir sorumluluğun paylaşıldığını gördüğünü söyledi.

Toplantıda bir umutsuzluk havasının söz konusu olmadığını ifade eden Türköne, ''Bir tarihsel süreci yaşıyoruz. Ülkede silahlı vesayet dönemi sona eriyor. Daha önce korku ile önünden geçtiğimiz, kapısında askerlerin beklediği kışla binası müzeye dönüşüyor artık'' dedi.

Kürt ve Alevi sorununun Türkiye'nin yönetim biçimini, siyasal sistemini değiştirdiğini belirten Türköne, ''Kürt sorunu karşımızda dururken biz resmi ideoloji içinde Türkiye'yi yaşatamayız'' diye konuştu.

Törköne'nin konuşmasının ardından toplantının sonuç değerlendirme metni okundu ve daha sonra katılımcılar tarafından tartışılarak metne son şekli verildi.

Buna göre, sonuç değerlendirme metninde şunlar ifade edildi:

''-Hem devletin hem de toplumsal ve siyasal kültürün eş zamanlı olarak demokratikleşmesinin sağlanması öncelikle aydınların ve sonra bütün tarafların görevidir.

-Yargının demokratik meşruiyetinin sağlanması, temel hak ve özgürlüklerin garanti altına alınması için şarttır. Türkiye'nin gündeminde bulunan yargı reformunun, yargının tarafsızlığını sağlamanın yanında, yargının demokratikleştirmesi gerekmektedir. Özellikle yüksek yargının oligarşik yapısı mutlaka giderilmelidir.

-Demokratikleşme için özgürlükçü yeni bir anayasaya ihtiyaç bulunmaktadır.

-Kürt ve Alevi sorunlarının çözümü Türkiye'nin demokratikleşmesinin hem vazgeçilmez ön şartı, hem de imkanı ve fırsatıdır. Bu iki sorun, demokrasi standartlarını yükselterek çözülebilir; bu iki sorunun çözümü Türkiye'nin demokrasi standartlarını yükseltir.

-Din ve vicdan hürriyetini en geniş ölçüde güvence altına alan farklı inanç ve pratiklerin önündeki engelleri ortadan kaldıran bir anlayışın yerleştirilmesi zorunludur.

-Demokratik açılım çerçevesinde Kürt sorununun çözümü için alınması gereken çok uzun bir mesafe ve gösterilmesi gereken büyük çabalara ihtiyaç vardır.

-Alevi sorununun çözümü için toplumda karşılıklı güven ortamını ve empatiyi geliştirecek güçlü adımların atılması gerekmektedir.

-Yakın tarihimizde yaşanan başta Ermeniler olmak üzere trajik olaylara ilişkin tarihi belleğin canlandırılması ve yaşananlarla yüzleşilmesi vicdani bir sorumluluk olarak görülmüştür.

-Türkiye, askeri vesayet düzenini tasfiye etmektedir. Bu tasfiye süreci ile birlikte toplumun demokratik sorumluluk bilinci kendiliğinden yükselmektedir. Artık sorunların çözüm adresi doğrudan doğruya halkın kendisidir. Halk, bu sorumluluğu hakkıyla yerine getirecek olgunluğa ve bilince sahiptir.

-Demokratik sorumluluk bilincinin kökleşmesi için bütün tarafların, karşılıklı güven ve saygı esasına dayalı bir siyasal ortamın oluşmasına katkıda bulunması gerekir.

-Bölgesel ve küresel gelişmeler kadar yaşanılan demokratikleşmenin de Kürt sorunun çözümünde imkanlar barındırdığı, kamu gücü marifeti ile yapılması gereken işlerin somutlaştırılması kadar sorunun temsilini üstlenen çevrelerin de çözüm doğrultusunda adımlar atması gerektiği ifade edilmiştir.

-Kimliklere saygı demokratikleşmenin ve sağlam bir demokratik sistem içinde yaşamanın ön şartıdır.

-Mağduriyetlerin anlatılması ve anlaşılması demokratik ortak yaşamın en önemli kültürel gereklerinden birisidir. Mağduriyetlerin ifade edilmesine ve saygıya konu edilmesine özel önem gösterilmelidir.''