BIST 9.900
DOLAR 34,10
EURO 38,09
ALTIN 2.875,03
HABER /  GÜNCEL

AB, ulaşılmaz bir fantazi oldu

Türkiye'nin AB yolculuğu büyük çelişkileri içinde barındırıyor. Bazı kesimlere göre AB, Türkiye ve ABD için şart. Fakat kimisi de bunun çok zor olduğu görüşünde...

Abone ol

ABD'nin iş ve finans çevrelerinin gazetesi The Wall Street Journal'da yer alan bir yorumda, Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki bir bölünmenin, Avrupa ve ABD'ye karşı Müslüman düşmanlığını derinleştireceği vurgulandı. The Wall Street Journal'ın bugünkü baskısında, Dan Bilefsky imzalı''Türkiye AB'ye Endişeli Bakıyor'' başlıklı yorumda, Türkiye'nin en güçlü işkadını Güler Sabancı'dan örnekler verildi. Yorumda, amcası Sakıp Sabancı'nın kendisine çocukluk yıllarında modern Türkiye'nin kurucusu Kemal Atatürk'ün ülkeyi Batı'ya yöneltmesinin, Sabancı Holding'in Avrupa'ya ihracat yapması anlamına geldiğini söylediği belirtilerek, Güler Sabancı'nın o zamandan beri sıkı bir Avrupa yanlısı olduğuna dikkat çekildi. Ancak son birkaç haftadır, Türkiye'yi AB'ye kabul etme konusunda artan muhalefetin Güler Sabancı'yı düşünceye sevk ettiğini kaydeden gazete, Sabancı'nın ve ülke genelindeki iş kesiminin, yiyecek paketinden, geniş çaplı Türk lastiklerinin Avrupa'daki yol koşullarına uygun hale getirilmesine kadar değişik konuları irdeleyen AB'nin, Türkiye'ye üyelik sözünü yerine getirip getirmeyeceğini sorgulamaya başladığını vurguladı. Bilefsky, Güler Sabancı'nın, işe toprak kirasını ürünüyle ödeyip çiftçilik yaparak başlayan ve bugün yıllık 8.6 milyar dolarlık ciro ile Türkiye'nin en büyük şirketlerinden birini kuran Sabancı'nın torunu olduğunu hatırlattı. Gazete, AB'ye giriş sürecinin ülkeyi, işsizliği azaltmaktan, zinayı suç olmaktan çıkarmaya kadar birtakım önemli kararları almaya zorlaması sebebiyle Türkiye'nin AB üyeliğinde çok ısrarlı olduğunun altını çizdi. Ancak Güler Sabancı'nın, ülkedeki birçok kişi gibi artık üyeliğe öncelikli bir hedef olarak bakmadığını da belirten gazete, Sabancı'nın, ''Türkiye'ye karşı reaksiyon tabii ki burada hissedildi. Reddedilmek nasıl bir duygu zannediyorsunuz? AB sürecinin, Avrupa ya da AB için değil Türkiye için olduğu hatırlanmalıdır'' şeklindeki sözlerine yer verdi. AVRUPA VE ABD'YE MÜSLÜMAN DÜŞMANLIĞINI DERİNLEŞTİRİR The Wall Street Journal gazetesinde yer alan yorumda, şöyle denildi: ''Avrupa'nın yakın geçmişte ekonomik ve siyasi geleceği üzerinde içine düştüğü anlaşmazlık, güneydoğu sınırlarında İran, Irak ve Suriye'nin bulunduğu 71 milyon nüfusa sahip bu laik Müslüman halkta AB karşıtı bir duygu oluşması riskini taşımaktadır. Bush yönetimi ve diğer birçok AB yetkilisi Türkiye'yi Batı'ya AB üyeliğiyle güvenli bir şekilde bağlamayı ümit etmişlerdir. AB ile Türkiye arasındaki bir bölünme, ABD'nin Ortadoğu'daki politikasının altını oyacaktır, Avrupa ve ABD'ye karşı Müslüman düşmanlığını derinleştirecektir.'' Yorumda, Fransa ve Hollanda'daki seçmen açısından, Türkiye'nin AB'ye müracaatına karşı olan güçlü muhalefeti ortaya çıkaran yakın geçmişte yapılan AB Anayasası referandumları sonrasında, çoğu Türk'ün, Avrupa onları reddetmeden onların Avrupa'yı reddedip reddetmemesini sorgulamaya başladığı vurgulandı. Resmi giriş görüşmelerin Ekim ayında başlaması ve en azından on yıl sürmesinin beklendiği belirtilen yorumda, Türklerin bu hedefe ulaşmaktaki ümitlerinin azaldığı ve AB'ye girme ümitlerinin iki yıl içinde, Türkiye'nin AB'ye girmesine karşı olan Fransız ve Alman liderlerden ağır bir darbe yemesinin de muhtemel olduğu savunuldu. Yorumda, İktisadi Kalkınma Vakfı (İstanbul Economic Development Foundation) tarafından mayıs ayında yapılan bir kamuoyu yoklamasında, Türklerin AB'ye müracaatın getirdiği şartlardan yorulduklarının bir işareti olarak, Türkiye'nin AB üyeliğine olan desteğin bir yıl öncesine göre yüzde 94'ten yüzde 64'e düştüğünün görüldüğü belirtildi. Yorumda, bunun sebepleri arasında, Türkiye AB'ye katılsa bile Türk işçilerinin AB ülkelerinde serbest dolaşımına getirilen yasağın da bulunduğu, bunun dünyanın en büyük ticari bloğunda Türk işçilerini istedikleri gibi kullanmayı düşünen Türk şirketlerini kızdırdığına işaret edildi. Sabancı'nın endişelerini, büyük Türk çelik şirketi Çolakoğlu'nun Genel Müdürü Uğur Dalbeler'in de paylaştığı hatırlatılan yorumda, Dalbeler'in Türkiye henüz AB'de olmamasına rağmen, ucuz Türk çeliğinin AB pazarını doldurmasını istemeyen AB'li politikacıları tatmin etmek için çelik şirketlerinin üretimlerinde sınırlamaya gitmeye mecbur bırakıldığını söylediğine dikkat çekiliyor. Yorumda, ''Standartları artırmak için bu değişiklikleri yapıyoruz ve ülkeyi yükseltiyoruz'' diyen Dalbeler'in, AB üyeliğinin artık bir hedef olmadığını söylediği kaydedildi. Yorumda, Dalbeler'in ''Önümüzdeki 10-15 yıl içerisindeki çıkarlarımızı ve zorluklarımızı göreceğiz ve ondan sonra ne yapacağımıza karar vereceğiz'' şeklindeki sözlerine de yer verildi. YENİDEN TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ Türk politikasındaki AB karşıtı bir hareketin, Avrupa ülkelerindeki Türkiye karşıtı hareketi yansıtarak güçlendiğini belirten gazete, milliyetçi Ümit Özdağ gibi uzun süredir AB'ye güvenmeyen yazarların birden televizyonlarda yıldız haline geldiklerine dikkati çekti. ''Yeniden Türk Milliyetçiliği'' tarzı makaleler yazan Özdağ'ın, ülkeyi dolaştığını ve AB'nin Türkiye'ye söz vermemesine saldıran ateşli konuşmalar yaparak kalabalıklara hitap ettiğini aktaran gazete, Özdağ'ın, Türklerin AB üyeliklerinin ''ulaşılamaz bir fantezi'' olduğunu fark ettikleri zaman bunun Avrupa'ya karşı büyük bir tepkisi olacağı konusunda uyarıda bulunduğunu vurguladı. Gazete, Türkiye'nin Avrupa'ya daha fazla taviz vermesine karşı çıkan milliyetçi partilere olan desteğin halihazırda son haftalarda yüzde 5 artığını bildirdi. Bu duyguların sürpriz sayılacak yerlerde de aynı olduğunu belirten gazete, Türkiye'nin Almanya, İspanya, Danimarka ve NATO eski Büyükelçisi Onur Öymen'in, AB ile olan gümrük birliği tasarısına katkıda bulunmuş ve ülkesinin AB'ye müracaatında önde gidenlerden biri olduğu halde, şimdi Türkiye'nin başta gelen muhalefet partisinin bir üyesi olarak, bu kararını yeniden değerlendirdiğini hatırlatıyor. AB süreci başarısız olursa Öymen'in, Türkiye'nin AB ile yakın ekonomik ilişkiler içinde olup da Birliğe üye olmayan Norveç ve İsviçre'nin bağlarını örnek alıp almamayı düşündüğünü belirten gazete, ikinci seçenek olarak da Ortadoğu'ya dönüp İslam dünyasına önderlik etmeye çalışma fikrini öne sürdüğünü aktarıyor. Öymen'in, ''Türkiye gibi büyük bir ülkeye hakaret eden'' AB sürecinden bıktığını söylediğine dikkat çekilen yorumda, Öymen'in Avrupa'daki Türkiye karşıtlığına çok içerlediğini, Türkiye'nin AB üyeliğine engel olan ülkelere NATO'nun askeri imkanlarını kullandırmayarak misilleme yapılmasının düşünülmesini önerdiği kaydediliyor. Gazete, Öymen'in yine bu bağlamda, Türkiye'nin bu ülkeleri karlı petrol anlaşmalarından da uzak tutabileceğini söylediğini belirtiyor. Türk uzmanların, Türkiye'ye soğuk davranmanın bu tür kızgınlığı artırabileceğini ve hayati önem taşıyan reformları yavaşlatabileceğini söylediklerini kaydeden gazete, Türkiye'nin yeni ceza yasasının yakın geçmişte yürürlüğe girdiğini, ancak tecavüz suçlarında cezanın arttırılması gibi hoş karşılanan değişikliklerin kaygı yarattığını ifade ediyor. Kaygı yaratan bu konuda, kaygı yaratan diğer bir gelişmeninse Türkiye'nin bölünmüş olan Kıbrıs'taki varlığını eleştiren gazetecilere uzun süreli ceza öngören yeni yasalar olduğu dile getiriliyor. Fransa ve diğer AB ülkelerinin, Birinci Dünya Savaşı'nda olduğu iddia edilen Ermeni katliamında Türkiye'nin rolü bulunduğunu Ankara'ya kabul ettirme çabasının da boşa çıktığını kaydeden gazete, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in, yakın geçmişte Ermeni trajedisini Türkiye'de tartışacak bir konferansın iptalini talep ederek, katılanları ''Türkiye'yi arkadan bıçaklamakla'' suçladığına dikkati çekiyor. Karamsarlığın artmasına rağmen, Türklerin çoğunluğunun AB üyeliğine bağlı olduğunu belirten The Wall Street Journal'ın yorumu, Çolakoğlu'nun Genel Müdürü Dalbeler'in ''Türkiye'nin büyük bir iç pazarı ve kalifiye iş gücü var ve 15-20 yıl içinde, AB'nin bize olan ihtiyacı bizim AB'ye olan ihtiyacımızdan daha fazla olabilir'' şeklindeki sözleriyle sona eriyor.