AB medyada çoğunluğu ve kültürel zenginliği tartıştı. "Medyada çoğulculuk için 1 milyon imza?" konferasında Avrupa çapındaki medya sektörü masaya yatırıldı.
Abone olAvrupa Medya sektöründe ''çoğulculuk'' büyük bir sorun
Avrupa Parlamentosu AP Sosyalist Grubu inisiyatifiyle, AB çapında gazeteciler, gazeteci sendikaları, AP üyeleri, Avrupa Komisyonu temsilcileri ve başlıca meslek örgütlerinin katılımıyla "Medyada çoğulculuk
için 1 milyon imza?" konulu konferans düzenlendi.
Konferansta Italya, Polonya ve Fransa başta olmak üzere Avrupa çapındaki medya sektörü masaya yatırıldı. Tartışılan başlıca konu başlığı ise Avrupa çapında medyada çoğulculuğu ve kültürel zenginliği,
özellikle AB Komisyonunun yayınladığı "ülkeler arası televizyon yayını" direktifini güncelleyerek, garanti altına almak. Komisyonun ise konu hakkında yeni bir yasal düzenlemenin gerekli olup olmadığı konusunda
çekinceleri var.
AP Sosyalist grup başkanı Martin Schulz bu konunun 10 yıldan beri Avrupalı Sosyalistleri endişelendirdiğini, bu konferanta özellikle Italya, Fransa ve Polonyoda'ki durumun incelenmesi gerektiği açıkladı. Ayrıca, medyada çoğulculuk ve kültürel çeşitliliği sağlayacak 'sınırsız televizyonculuk' fikrini öne sürdü.
Yunan sosyalist Nikolaos Sifunakis kültür ve eğitimden sorumlu parlamento komisyonunun 21 Nisan'da ifade özgürlüğünü tartışacağını belirtti.
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Aidan White Medayadaki gelişmeleri 'Kriz çok ciddidir' şeklinde açıklayarak şunları kaydetti:
"Her yıl medyadaki yoğunluk ve medya çalışanlarının yüksek kalitede hizmet ulaştırması tehlike altına giriyor. Bu tehlike hem eski hem de yeni AB ve
aday ülkeler için geçerli. Yeni üyeler için durum daha da karmaşık çünkü bu üye ülke medyalarında kamu hizmeti gelenegi yok." diye konuştu. Aidan White « zaman tepki verme zamandır. Şu an elimizde bu soruna bir çözümümüz yok. Uluslararası düzeyde bir çözüme ihtiyacımız var. » diye açıkladı.
UNESCO ile kültür çeşitliliği hakkında görüşülmesi gerektiğine değindi. Cracovie Gazetecilik ve Iletişim Enstitüsü Profösörü Beate Klimkiewicz ise
"Yerel Çek gazetelerinin çoğu Almanların elinde. Polonya'da, yerel medyada, Polonyalıların ve Norveçlilerin egemen olduğu 'ikili' sistem denilen bir
kavram var." dedi.
Estonyalı Sosyal Demokrat Marianne Mikko ise ülkesinde haber yayıncılığının çeşitlilik politikası izlediğini ve bunun çok ciddi bir sorun olduğunu
açıkladı.
Finlandıyalı sosyal demokrat Reino Paasilinna teknolojik gelişmelerle çok ilgili olduğunu ama teknoloji durdurulamadığında tehlike yarattığını
bildirdi.
Westminster Üniversitesi Iletişim Profösörü Steven Barnett liberal politikaların uygulandığını ve sonucun kültürel ve politik endüstriyelleşme
olacağını belirtti.
Italyan gazeteci Marco Travaglio, durumun ülkelerindeki ciddiyetini vurgulayarak "Biz Avrupada'ki Tayland'ız"dedi. Travaglio şöyle konuştu:
"Berlusconi tarafında yaratılan üç başlı bir canavar var. Italyan medyası özel sermayenin ve bir kartelin elinde. Devlet televizyonu ise siyasi
partilerin kontrolü altında. Bu yüzden Italyan televizyonlarında, Papa Irak'taki savaşa karşı konuştuğunda ve Berlusconi Temmuz 2003'te Sosyalist
Grup Başkanı Martin Schulz'a "Nazi subayı" benzetmesini yaptığı anları göremezsiniz." Fransa'da da program yayıncılığında oldukça tutucu bir tavır
izlendiği belirtildi.
AP Sosyalist grup üyesi Fransız Harlem Désir, Avrupa düzeyinde, medya fenomenini düzenlemek için ne gibi çözümler alınmalı sorusuna Avrupa düzeyinde çoğulculuk politikası izlenmelidir cevabını verdi.
"Sınırsız Televizyon" konseptinin kesinlikle değiştirilmesi gerektiğine değinildi.
Alman ARD kanalından Verena Wiedemann AB Komisyonunun Avrupa elektronik medyasına Avrupa Yasalarını uygulaması gerektiğini bildirdi.
Italya başbakanı'nın işini engellediğini savununan gazeteci Michele Santoro, medyada çoğulculuk konusunda yasalarda değişiklik yapılması için bir milyon imza kampayası toplanmasını önerdi.
2004 yılında halkın çoğulculuk konusundaki yasa değişikliklerine karşı olduğu açıklandı.
Son olarak,Iletişim ve Medya Topluluğu genel başkanı Fabio Colasanti ise , Komisyonlarının üye ülkeleri ulusal düzeyde harekete geçirmek için AB Komisyonuyla birlikte çalıştığını ve Avrupa Parlementosunun tüm önerilerine açık olduklarını kaydetti.
Haber: Vakur Kaya